Paris – Aydın Sihay

Paris’de ölecegim boşanan yağmurlarla
anısını şimdiden yaşadığım bir günde.
Cesar Vallejo
————————–————————–———–
Akşama doğru indim Paris’e.
Arkamda onca şeyi bırakarak.
Sıcaktan çıkıp gelince serinlik ürpertti beni.
Yağmur çiseliyordu.
Gri bulutlar bir çarşaf gibi örtmüştü şehrin üstünü.
Yavaş yavaş ışıklar yanmaya başlamıştı.
Bu saatlerini severim Paris’in.
Hüzünlendirse de….
Alandan çıkıp metroya yürüdüm.
Montmartre’de ki evime geldiğimde şehir tamamen ışıldamıştı.
Ortasında havuz olan ve etrafı çınar ağaçlarıyla çevrili bir meydanın etrafındaki evlerden birinin çatı katında oturuyorum.
Girişde bir fırın var.
Nefis baget ekmek yapıyorlar.
Sabahları bir parça peynirle baget ekmek alıp, bisikletime atladığım gibi ya Lüksemburg bahçesine ya da Seine nehrinin kenarındaki bir banka gidip oturuyorum.
Şehri dinliyorum.
O kadar çok şey anlatıyor ki.
Kapıdan girince önce masadaki yarım şişe şarap ve iki kadeh gözüme çarpıyor.
Son gecenin hatırası.
Pencereyi açıyorum.
Karşımda ışıl ışıl Eyfel.
Şehrin sesi odaya yayılıyor.
Üst kattaki komşum yine Edit Piaf dinliyor.
Yarın Paris’le kucaklaşacağım.

Paris / Mayıs 2018