Gece 02:30, Bakü’ye uçuyorum, muhteşem THY jeti ile.
Ağır bir ameliyat gününden çıkıp, koşarcasına yetişilen devasa uçakta,
Yolculuğun insanı kendi düşüncesi ile başbaşa bırakma terapisi.
Koca uçağın beni ve diğerlerini hedefe yetiştirmesi için ödediğimiz bedel,
Seçmediğimizi sandığımız ama ortağı olduğumuz gelecek, altıncı yokoluş.
Maskemin ardında, aşı pasaportu ve PCR testiyle girebildiğim uçakta,
Benim gibi yiyen, içen, akıllı telefonuna bakan , giyinen, düşünen insanların,
Son ikiyüz yılda soyu tükenen canlılardan, erimiş buzullardan, yokolan ormanlardan,
Ölü mercan kayalarından, sıcaklık artışından, tatlı su kaynaklarının bitişinden,
Hiç sorumlu olmadıklarını düşünerek seyahat ettiğini farkediyorum.
Gidebileceğimiz yere varabilmek, yiyeceğimiz yemeğe, içileceklere erişebilmek,
Ararayacağımızı aramak, görmek, kafamızda ne varsa hemen elde etmek uğruna,
Artık heryerde karşımıza çıkan süper hücreli fırtınalardan, siklonlardan,
Yangın ve kuraklıktan, sellerden ve doğanın yıkıcı devinimlerinden bağımsız,
Bunları hiç etkilemeyen işler yaptığımız düşündüğümüzü algılıyorum.
Tropikal ormanların yarısı yok olurken televizyonda yangını seyrediyorduk,
Son elli yılda kuşların, memelilerin, balık, sürüngen ve amfibilerin,
Tam %60 oranında azalması sırasında, seyahat ediyor ve hazır içecek yudumluyorduk.
Petrol, moda, tekstil, plastik vb endüstrilerle kolaylaşan hayatımız disposable olurken,
Sadece ve sadece bunların sembolik egzozundan yayılan sera gazlarından,
Ana tüketici tek canlı olarak ne kadar sorumluyuz pek de düşünmediğimi anlıyorum.
Acaba diyorum hastalarıma ulaşmak, daha iyi bir gelecek, bilim adamlığı şapkası,
Diyerek çıktığım yolculuk, aslında tam tezat bir iklim hasarı sorumluluğumu yüklüyor.
Yalan dünyanın orta yerinde bunlarla ilgili tüm anlatılan, yayınlanan dataya bakınca,
Yalanın kanatları var ve gerçek onu topallaya topallaya takip ediyor hakikaten…
●●●●○○○○●●●●
İnsan olarak nasıl ileri bir uygarlığa eriştik değiştik, anlatmaya gerek yok,
Amma velakin bizi ayakta tutan eko-sistemleri korumakta başarısız olduk.
Devasa uçakta, hepimiz adına düşüncelerimde kavrulan bir sorgulama bu.
2050 yılında eğer böyle devam eder ve emisyon kısıtlamaları dışında,
Hiçbir önlem alınmazsa, 2100 yılında her mevsim üç derece daha ısınacak.
Artan sıcaklık, buzulların erimesi, tatlı su akını ile suların yükselmesi,
Fosil yakıt vb atıklarla artan karbondioksiti emen okyanusları asidikleşmesi,
Yiyecek ve su sıkıntısı ve buna bağlı insanların düşmanca tavırlar göstermesi,
Mezhepsel şiddet, önlenemeyen yeni hastalıklar, sağlıksız bir göç,
Biribirinden bağımsız şeylerdir ve ilgilenmiyorum demek, artık su içmemek kadar yanlış.
Artık tüm dünya nüfusu için yeterli besin ürünü üretememe ve kuraklık gibi,
Somut bir sorun varken, sanal meta ve piyasalar gibi soyut hesaplar nafile.
Paranın yada pulun dahi erişemeyeceği en temel yaşam ihtiyaçlarına rağmen ,
Büyük bir iklimsel ekosistem krizine benim sorunum değil demek,
Artık durdurulamaz boyutlara ilerlemiş felakete çanak tutan nesil olarak,
Dipsiz bir kaybolmuşluk hissi ve dayanılmaz bir vicdan azabına gark ediyor.
O halde ne yapılmalı diye düşünmeden edemiyor insan,
Bir uçakta uçup bu kirliliğe teşni olup, sanki önemli bir iş yaptığını sanarken…
●●●●○○○○●●●●
Heyhat bugünden tezi yok, yaratılabilecek dünyayı nasıl idrak etmeliyiz dostlar.
2100 yılında sıcaklığın 1.5 dereceden fazla artmadığı, sera gazları azalmış bir dünya,
Ağaçların, ağaçlarımızın eseri olacak kuşkunuz olmasın.
Her yeni dikilen, ekilen, korunan, gelişigüzel kesilmemiş, vandalca yakılmamış.
O halde o ağacın yerine gelmiş her insan yapımı suni mutluluğa paye vermemeli.
Denizlerin emdiği karbonu oksijenle değiştirip toprağa iade eden ağacı idrak.
Araç sayısı ve ulaşımı değiştirmekten, yağmur sularını korumaya,
Fosil yakıttan elektrikle işleyen, rüzgarı kullanan, güneş ışığına dayana sistemlere,
Jeotermal, hidro gibi yenilenebilir kaynaklara yönelim bizi çok ilgilendiriyor artık.
Bahçeler, tuvaletler, yıkanma ve kirli herşeyi yıkama için kullanılan suyu,
Kullanılması gereken yağmurdan denize, atık sudan dökük suya kadar düşünmek,
Artık sadece yeşillerin, doğa dostlarının yada çok duyarlı insanların değil,
Bu dünya yüzünde yaşıyan ve neslini yaşatma güdüsü taşıyan herkesin sorunu.
Kaynakları ve sorumluluğu paylaşmayı , kollektif çaba gerekliliğini hissetmemek,
Bu dünyayı kurtaracak son bir elli yüz yıl için yapılacak en büyük ihanet dostlar.
İklim krizine, ekosistem zararlarına, karbon emisyon önlenmesine dair yapılan,
Her ama her düzenlemeye samimiyetle katılıp bir parçası olmakla başlayın işe.
Yenilenebilir, ortak paydaş, doğal, entegre olabilen, farkındalık kelimelerine,
Sizi ilgilendirmeyen değil, hemen ardını idrak etmeniz gereken olarak bakın.
Gelecek, doğa ile uyum içinde, kullanılmış kaynaklara yeni değerler katabilen,
Atıkları aza indirgeyip, tükenen kaynakları yenileyen görüşlere inanan,
Yani kaynaklarımızın nihai yenileyicisi ve geri dönüştürücüsü olan,
Doğanın özündeki bilgeliği idrak edenlerin elinde gelecek olabilecektir.