Siz hiç geniş bir alana yayılmış yüzlerce insanı aynı anda kebap yerken, yanına şalgam içelim, yayık ayranını sonra sıkmayla alırız diye konuşurken, üzerine de halka tatlı iyi gider, şırdanı eve götürürüz muhabbeti yaparken gördünüz mü?
Bundan bir ay önce bu festivalin tanıtım yazısını yazıyorken bununla karşılaşacağımı tahmin etmiştim ve bu hafta sonu hiç yanılmadığımı anladım.
Festivali yapılır da durur mu Adanalı? Ruhunda vardır Adana´nın, lezzetin peşinde koşmak. Karşı yakadaki ağaçların yeşili, gondolla sefa yapılabilen Seyhan´ın maviliğine vurmuş o kıyıya doğru giderken akın akın gelen insanları gördüğümde aklımdan bunu geçirdim.
Galleria Festival Alanı´na girdiğimde ise henüz iki adım atmamışken kulağıma çalınan ilk cümleydi daha çok şaşkınlığın yer aldığı bu nasıl bir sıcak ifadesi. Belli ki şehir dışından gelmiş, muhtemelen artık kaloriferlerin yandığı evlerden gelmiş değerli misafirlere, -her ne kadar dilimin ucuna gelse de- içimden Bu ne ki? Siz Adana´nın sıcağını görmediniz daha derken buldum kendimi.
Ve festival ateşinin çoktan yandığı, ortalığa insanı mest eden kokuların yayıldığı, onlarca stanttan, her biri kültürümüzün bir parçası olan yemeklerin albenisinin yükseldiği bir ortamda ilerlerken ilk önce doymuş yüzlerdeki mutluluğu fark ettim.
Yazının devamını okumak için tıklayın