Basit, sıradan, gösterişsiz hayatları seviyorum ben.
İnsana tepeden bakmayan, yüreğime dokunan, insan sıcaklığı taşıyan hayatları.
Bu sabah Kayalıbağ’da bir yokuşu tırmanırken balkonda güneşin zalim yakıcılığına bırakılmış çamaşırları görünce “işte sana gösterişsiz bir hayat” dedim.
Sabah erkenden kalkılmış çamaşırlar asılmış sonra mutfağa geçilmiş, kocası ve iki oğlu için kahvaltı hazırlanmış sonra onlar yolcu edilmiş, akşamdan ıslanan kuru fasulye ocağa konmuş, sonra orta şekerli kahve yapılmış, ve pencerenin önüne oturulmuş…
Kahvesini içiyordu ben geçerken.
“Günaydın” dedim gülümseyerek.
Çoğumuzun buna benzer sade hayatları olmuştur sanırım.
Sonra o sade hayatlardan çıkıp teknolojinin karmakaraşık ettiği hayatlarrın içine düştük.
Çaresizce debelenmeye başladık.
Peki ne kadar mutluyuz acaba?
Ya da şöyle sormalıyım:
MUTLU MUYUZ?
Aydın Sihay