ANADOLU’DAN YÜKSELEN IŞILTILAR MÜCEVHER SADEKARLIĞI SERGİSİ GALATAPORT’DA
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İstanbul’da düzenlediği Kültür yolu Festivali 28 Eylül-6 Ekim 2024 tarihlerinde 9 gün devam edecektir. Konserden sergiye, tiyatrodan söyleşiye çeşitli etkinlikler izleyicileri ile buluşuyor. Bunlardan bir tanesi var ki Anadolu’nun derin tarihinden ilham alan göz alıcı dünyasını anlatan mücevher sergisi, Galataport’da 28 Eylül-6 Ekim 2024 tarihlerinde saat 10-20 arasında ziyaret edilebilir. Sergide 13 Mücevher Sadekarı, T.C. Kültür ve ve Turizm Bakanlığı Sanatçısı ve Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı birlikte Galataport’da eserlerini sergiliyorlar.Eserlerin tamamı el işçiliği ile üretilmiş, taşlı ve/veya taşsız mücevherlerin gümüş, altın,platin gibi değerli madenlerden yapılmıştır. Bu işi yapan kişilere sadekar denir. Sadekarlık mücevherin gerçek kıymetini ortaya çıkarılmasını sağlar. Bu sanat kuyumculuğun bel kemiğidir ve Osmanlı Sarayında önemli yere sahip olmuştur. Sadekarlık kuyumculuktaki 22 meslek grubundan birisidir ve 21 sanat dalından alıntılar yapabilir. Kendi tasarımını yaparken ilham kaynakları eski medeniyetler, arkeoloji müzeleri, yaşadığı kentler, doğa, tarihi eserler olabilir. Sadekar, kendi disipliniyle tasarlar ve elleriyle işler. Her parçanın bir hikayesi vardır ve hikayesini kendi yazar.
Bu sergiye katılan 13 sadekar; Gülden Belen, Nigar Duman, Nilgün Mercan, Berna Karataş, Dilek Yıldız, Hacer Tulay, Hakan Dönmez, Hande Çalık Baş, Eğemen Kazmaz, Nihal Duman, Nurhan Özen, Pınar Sondal, Nasuh Ortak kendi disiplinleriyle eserlerini tasarladılar, esin kaynaklarını da belirterek kendi eserlerinin hikayeleri ışığında, eklektik bir anlayışla değerli madenleri elleriyle işleyerek taşlı, taşsız mücevherlerini yarattılar. Ben bu çalışmalara mimarideki bir üslup arayışı gibidir de diyebilirim. Mimariyle birlikte, resim ve heykel yaşantısını da içine alınarak yeni bir sanat doğurulmuştur. Her bir eserde anlam derinlikleri katman katman oluşturulmuştur. Bu katmanlarla, sergilenen tüm eserler üç boyutluluktan çıkarak dört boyutlu görsel şölene dönüşmüştür. İstanbul izleyicilerini, yolu İstanbul’dan geçen sanatseverlerin bu sergiyi ziyaret etmelerini isterim.
Sergilenen Gülden Belen eserlerinden biri olan ‘Su yolu Anadolu Kolyesi’nde Selçuklu Yıldızı ajurunu kaynak yaparak kalbin; şükretmek, merhamet, mütevazilik, sabretmek,cömertlik, sır tutmak, sadakat, doğruluk gibi güzel erdemlerle atması niyetiyle kendi hikayesi ile buluşturmuştur. Sadekar Pınar Sondal eserlerinden ‘Yaşam Döngüsü Madalyon’ taş ve metal işlemesi Rasyonalist mimarinin sadelik anlayışı ile resim ve heykeli dışlamadan, yaşantının içine alarak izleyicisinin benliğine işler niteliktedir. Kendi üslubunu oluştururken, toplumun tüm özelliklerini, zevkini, hayat anlayışını göz ardı etmemiştir. Güç timsali hayvanlar ve fantastik yaratıklar, sanatçının ustalığıyla birleşerek eserlerine ruh katarak farklı bir boyuta taşımıştır. Pınar Sondal’ın doğa gözlemciliği, onun form dünyasını da zenginleştirmiştir.
Nasuh Ortak, mücevher Sadekarı, eserlerinden ‘Bir Olmak’, birliği temsil etmesi ve tasavvufta Allah’ın sembolü olarak bilinen ‘lale’ çok güzel resim ve heykel ile birlikte ruhani bir yolculukta sadekarın ellerinde hayat bulmuştur. Bu hayat, birlik uğruna yolculuk yapan hayatları simgelemektedir.
Kutlarım!
Montaigne’nin ‘İnsanlar her şeyi, başka başka gözler, başka başka düşüncelerle görürler; fikir ayrılıklarının asıl nedeni budur’ sözlerini düşününce, eserleri yaratan sadekarlar, dünya gerçeğinin dışında bir değer aramıyorlar, en yüksek değerleri onda buluyorlar ve onu yüceltiyor, kısacası özgür bir sanat dünyası yaratmış bulunuyorlar.
‘Anadolu’dan Yükselen Işıltılar Mücevher Sadekarlığı Sergisi’ eserlerinde gördüklerim, ‘Duygunun, nesnelciliğe karşı öznelciliğin üstün gelmesidir’ diyebilirim.
Salime Kaman
Ressam- Sanat Yazarı
Eylül 2024