Sanat yolunda izleyicileriyle ilerliyor – Kudret Sönmez

Geçiş mevsimlerimiz olan baharlarımızdan ilkine yanaştığımız bir günde aldım bu yazımı kaleme…  Birer hafta arayla, önce havaya bulaşan, ardından suya dalan ve en sonunda da toprağımıza sarılıp günlerimizi ılıtmaya başlayan cemreli vakitlere dokunmak istedim biraz.

Sözü özüne bırakacak olursak, ele aldığım bazı konulara havadan sudan girip sanata iliştirmeyi, sonra da olabildiğince geliştirmeyi üslup edindim ben… Bu satırlarım da, o tür üslupla boyutlanan yazılarımın bir örneğini oluşturdu diyebilirim.

 Neyse! Cümlelerimi kasıp havanın “strüktürel / yapısal” hallerini bir cemre gibi kavurmadan, bugünkü değerli konuğumuz Ressam Müge Süel’in sanatsal yaklaşımlarındaki önemli değerleri paylaşmaya başlayalım isterseniz. Çünkü, sanat denilen kavramın hava kadar, su kadar, toprak kadar konuşulmasının, yazılmasının, dolayısıyla da gündemde tutulmasının duygu ve düşüncelerimizdeki karartıyı ışıklandıracağına inananlardan oldum her daim.

***

Müge Süel… 1969 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş. 1991’de, Çukurova Üniversitesi Resim – İş ve Sanat Eğitimi Grafik Anasanat Dalı’nda eğitim gördükten sonra başarıyla mezun olmuş. Bu bağlamda, sanat eğitimcisi olarak hayatını sürdürürken, fırçası, boyası ve tuvaliyle de üretken ressamlar kervanındaki yerini tutmayı bilmiş. Düzenlediği kişisel sergilerinin yanı sıra, yurtiçi ve yurtdışında birçok karma etkinliğe katılarak sanatseverlerle kurduğu bağları güçlendirmiş Süel.

OYUN GİBİ BAŞLAYAN RENKLİ BİR HAYAT

Halen Adana’daki atölyesinde çalışmalarını sürdüren Müge Süel, çocukluk çağlarında başlamış resim çizmeye ve renklendirmeye… O vakitlerde resim yapmaya boyalarla oynamak anlamını yükleyen Süel, sanatsal yolculuğu boyunca geliştirdiği çizgiyi şu açıklamalarla dile getiriyor:

“Çamurdan heykeller yapmak, çizgi film izlemek, boyalarla, bebeklerimle, misketlerimle oynamak ve kumdan kaleler yapmak çocukluğuma ait en doğal anılarım arasındadır.”

Halen, soyut dışavurumcu bir yapı ve strüktürel katmanlı bir teknikle doğadan koparılmış kent insanının tinsel yapısıyla ilgilendiğini söyleyen ressamımız, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Resim yapmak benim çocukluğum, saflığım ve ben olma çabam demek… Yaşadığımız dünyada yaşadığımız surecin hızlı tüketim bilinciyle doğadan koparılmış insanın hüzünlerini, kendini ifade ediş biçimlerini konu olarak seçiyorum. Resimlerimde insan ve parçası olduğu doğanın izdüşümleriyle, yasadığım sürece samimi bir yanıt olma çabasındayım.”

 Sanatın, insan ruhunun yaradılışındaki doğallığın iyileştirici gücüne inanarak iyiliğin geri dönüşüm zincirine dahil yapısıyla ve gücüyle ürettiğini belirten Müge Süel, sözlerini şu şekilde tamamlıyor:

“Benim için sanatsal üretim, izleyicinin yolculuğuna eşlik etmek. Bu benim hissettiğim resimlerimdeki sorumluluğum. Bu yüzden, kesinliğin değil değişimin gücüne inanarak üretiyorum.”