Onun hakkında uzun uzadıya yazıp duygularınızın hüzne açık yanını fazlaca eşelemek istemiyorum… Yine de insan, böylesi durumlarda, içinde kımıldayan üç beş şeyi paylaşmadan edemiyor siz sanat dostlarıyla. Çoğunuz duymuş ya da okumuşsunuzdur… Adana’da yetişip ulusal televizyonlarda spor spikerliği ve yorumculuğu yaparak haklı bir ün kazanan Emre Gönlüşen’i geçtiğimiz Pazar günü kaybettik.
2000’li yılların ortalarında, Kanal A’da ortaya konan pek çok başarılı işe alın ve yürek teri akıtmıştı Sevgili Emre… Ben de aynı kanalda, “8. Renk” adıyla bildiğiniz, daha çok plastik sanatlara yönelik etkinlikleri içeren programın yapımcı ve sunuculuğunu yüklenmiştim. İlke olarak, kendi düzenlediğim sanatsal etkinliklerin çekiminde “8. Renk”e müdahale etmez, mikrofonumu diğer televizyoncu arkadaşlarıma emanet ederdim. Bu bağlamda Emre, bir karma sergimizin 22 Mart 2005’teki açılışını, bizleri kırmayarak gönüllüce sunmuş ve davetlilerin hayranlığını kazanmıştı. O dönemde 20’li yaşların ortalarında olan ve kendini sürekli ileriye yönelten Emre Gönlüşen, müzikle de aktif olarak ilgileniyordu… Bir ara benden, sanata dair temel kitap isimleri istedi. Ben de, Ernst H. Gombrich’in kaleme aldığı, 20. Yüzyılın en çok okunan sanat kitaplarından “Sanatın Öyküsü”nü önermekle kalmayıp, kütüphanemde özenle sakladığım bu eseri incelemesi için bizzat kendisine emanet ettim. Emre büyük bir keyifle aldığı kitabı ertesi gün kibarca iade etti. Nedenini sormadım. Fakat, kitap ağırlıklı olarak plastik sanatların tarihçesini ve derinliklerini ele alan bir eserdi. Emre’yse bir müzik tutkunuydu. İşte bu nedenle gerçekleşti sanırım o erken iade vakası.
Aslına bakarsak, hayatlar kopup kayıplarımızı çoğaltırken, anılar / acılar bağlanıyor yutkunduğumuz yere… Bilemedim, başka ne diyeyim şimdi bu durumda? Sana her yerde her daim güzel şeyler yakışır. O zaman, mekânın cennet olsun Sevgili Emre Gönlüşen!
Not: Emre Gönlüşen bir futbol tutkunu, aynı zamanda da Adanaspor sevdalısıydı… Ulusal televizyonlarda dünya çapındaki maçları anlatırken bile Adana’nın turuncu beyaz değerlerini düşünmeden edemezdi. Memleketiyle bağlarını asla koparmayan dostumuzun adı yaşasın diye, Hürriyet Çukurova GAP Temsilcisi Erdal Fernergiz önemli bir vefa örneği gösterdi. Bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazının son bölümünde şöyle dedi Erdal Abi: “Süper Lig’de 2020/21 sezonunun ‘Emre Gönlüşen Sezonu’ olması için gerekli girişimleri yapalım. Çünkü o bunu cidden hak ediyor. Federasyonun da isme sıcak baktığı gelen bilgiler arasında, yeter ki biz de istekte bulunalım.“ Bu öneriye sadece sıcak bakmıyor, sonuna kadar da destekliyorum. Bence de Emre Gönlüşen adı her daim her yerde yaşatılmalı.
Kudret Sönmez