Sanatın şantiyesini kitaplarında kuruyor – Kudret Sönmez

“Güngör Zencirli’nin bir kürenin çeperini çağrıştıran atölyesine her uğrayışımda, bilgi ve boya dalgalarıyla ıslanıyormuşum gibi bir duyguya kapılırım. Gününün önemli kısmını renklendirdiği mekânda, tuvalini kendine siper etmiş savaşçıyla yüzleşmek de ayrı bir heyecan verir bana. Yuvarlak masa, her yeri anılarla tıka basa dolu raflar; kitaplar, defterler, kâğıtlar, biblolar, boyalar…

Güngör Abi’nin fırçasıyla biçimlenip katmer katmer birikmiş yağlıboya resimler. Ve bakımlı olmasına rağmen, dağılmasını engelleyemediği saçlarıyla konuklarını karşılayışı… Kısacası, o dünyayı her ziyaret edişimde, Henri Matisse’in lekesel tarzıyla kompoze edilmiş bir Albert Einstein portresi görürüm.

Hayatını daha çok resim sanatıyla tatlandıran, duyguları, düşünceleri ve eşyayı matematiğin gücüyle irdeleyen bir mühendistir Güngör Zencirli… Yazar, çizer, boyar ve değme stand up göstericilerine taş çıkartacak düzeyde konuşur.

Sadede gelecek olursak… Güngör Abi, yaşanmışlıkları didik didik ettiği onca kitabının ardından, şuan elinizde duran yapıtını kaleme alıp sundu bizlere:
1- Dünya Sanat Tarihi
2- Resim Sanatının Elması, Akımlar Üstü Şaheser; Mona Lisa
3- Çağdaş Sanat Akımları
4- Resim Sanatı Yörüngesindeki En Önemli Yapıtlardan Seçmeler
5- Yedi Ünlü Ressamın Bilinmeyen Garip Yönleri
6- Ünlü Ressamların Hastalıkları
Bu altı başlık altında gelişen kitabın sayfaları arasında gezinirken, resim sanatına dair ilginç bilgilerin yanı sıra, deneyim yüklü bir insanın duygu dağarcığını algılamak mümkün… Bakmakla görmek arasında kurduğu köprüden geçmemizi sağlayan yazarımızdan daha nice yapıtlar beklediğimizi önsözüme sonsöz olarak ekliyor, hayatı derince tanıyan bir ustaya daimi başarılar diliyorum.”

*
Güngör Zencirli, yani Güngör Abi… “15. Renk-Saatçiçeği Okulunda Resim Sanatı Dersi” adlı yapıtının 4. cildi için bir önsöz kaleme almamı istediğinde memnuniyetle kabul ettim. Böylece, kitabın diğer sayfalarına giden koridorun kapısını yukarıdaki sözlerle açmış oldum. Aslında, kitabın içeriğindeki verilerden çok Güngör Abi’nin niceliği ve niteliği hakkındaki gözlemlerimi ön plana çıkarttım önsözümde. Çünkü, diğer sayfalarda dalgalanan paylaşımları okuyup kavrayabilmek için, yazarın/ressamın göğüs kafesinden çıkıp bedenine ve meskenine dağılmış özelliklerini bilmek daha değerli olur diye düşündüm… Bu konuda ne kadar başarılı oldum, bilemiyorum. “15. Renk”in önsözünü yazmak bana düştüyse de, kitabın son sayfasını okuyup kapağını kapattığınızda dile getireceğiniz düşüncelerle son lafı eden sizler olacaksınız. Bence sizlerin görüşleri kitabın yazarı tarafından çok daha anlamlı bulunacaktır, bundan eminim.

Güngör Zencirli
Güngör Zencirli

KISACA YAZDIM UZUNCA BİR HAYATI
Güngör Abi’nin hayat hikâyesine şöyle bir baktığımızda, uzunca ve engebeli bir yolda yürümüş bilge profiliyle karşılaşırız… Fransa’dan Mısır’a, Mısır’dan Konya’nın Ermenek ilçesine göç etmiş varsıl bir ailenin 3. kuşak çocuğudur. Güngör Zencirli’nin soyağacından dökülen sayfaların birinde, onun 1943 yılında Adana’da doğduğu yazılıdır. İnşaat Yüksek Mühendisi ve Müteahhit sıfatıyla, temelden tepeye birçok mekânın yapımını yönetmiştir. Kuveyt, Suudi Arabistan ve Libya gibi ülkelerdeki 3.000’e yakın konutun üretiminde imzası vardır.

Uzun lafın kestirmesi, Güngör Abi’nin hayatındaki detaylar yazarak bitirilemez ve tam ederiyle anlatılamaz… Elbette, bu detayların önemli bir kısmında sanat da vardır. 200’ü aşkın yağlıboya tabloya gönlündeki renkleri sürmüş, 10’larca kitaba da yüreğini dökmüştür. Kişisel ve karma sergileriyse, onun en heyecanlı paylaşım etkinlikleridir.
*
Siyahı açarsan gri olur hayatın benzi. Laciverte beyaz çalarsan gökyüzü ağarır… Kırmızı, sarı, turuncu ve diğerleri… Mor lekelerle hüzünlenip suratını asan hayat, bilinmez bir renkle yeniden yeşerir mutlaka.