Aşk, sinema tarihinin ilk yıllarından bu yana yedinci sanatın vazgeçilmez temalarından biri. Biz de 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle aşkı anlatan 20 unutulmaz film seçtik. Habertürk film eleştirmeni Mehmet Açar’ın seçkisi…
- AŞK (2013)
(Her)Spike Jonze’nin yazıp yönettiği film, tek kişilik hayatların giderek yaygınlaştığı bir dünyada aşkın anlamını sorguluyor. Theodore’u (Joaquin Phoenix) biraz tanıyınca; dinlediği melankolik şarkılara ya da yalnızlığına tanık olunca, Scarlett Johansson’un sesiyle konuşan işletim sistemi Samantha’ya âşık olmasını garip karşılamıyorsunuz. O da bilgisayarıyla vakit geçirirken yalnızlaştığını fark etmeyen insanlardan biri. Theodore’un Samantha ile ilk “çıktığı” günler, akıllı telefonlarla ilişkimizi akla getiriyor. Çevremiz artık tek başına dolaşırken konuşan, gülen, eğlenen insanlarla dolu değil mi? Film, mutluluğu başkalarıyla bulmak konusundaki sosyal tembelliğe çekiyor dikkatimizi. Theodore’un telefonda bir yabancıyla yaptığı “seks”, sadece “ses”ten oluşan bir partnere çoktan hazır olduğunu gösteriyor. Spike Jonze, bu hüzünlü ve gerçekçi aşk öyküsünü sıcak, rengarenk bir gelecek dekorunda anlatıyor. Hafif puslu, melankolik gelecek görüntüleri, doğal renkli sade kostümler ve iç mekânlarla birleşip, Arcade Fire’ın dokunaklı, lirik müziğine karışıyor. - 02BİR ERKEK 10 GÜNDE NASIL KAYBEDİLİR? (2013)
(How to Lose a Guy in 10 Days)Andie Anderson (Kate Hudson) bir kadın dergisinin yazarıdır. Daha ciddi konular üzerine yazmak istese de ‘Nasıl?’ (How to) başlıklı yazılarını sürdürmek zorundadır. Yakın arkadaşı Michelle’in sevgilisinden ayrılması üzerine yeni yazı konusunu ‘Bir Erkek 10 Günde Nasıl Kaybedilir?’ olarak belirler. Tam da bu sırada, bir reklam ajansında çalışan Ben (Matthew McConaughey) yeni kampanyasının hazırlıklarını yürütürken istediği her kadını kendisine 10 günde âşık edebileceği üzerine patronuyla iddiaya girer. Andie’nin yazı konusunu bilen ve Ben’in iddiayı kaybetmesini isteyen iki kişi, Andie ve Ben’i karşı karşıya getirir. Andie, kendisinden kurtulmak için elinden geleni yaparken Ben’in onu baştan çıkarmak için uğraşması ve ikisinin de birbirlerinin gerçek niyetlerini bilmemesi, eğlenceli sahnelere vesile olur. Michele Alexander ve Jeannie Long’un resimli romanından sinemaya uyarlanan filmi Donald Petrie yönetti. - 03AŞK SARHOŞU (2010)
(Love and Other Drugs)Edward Zwick’in yönettiği film hem satıcılık hem de kadınları baştan çıkarma konusunda çok maharetli olan Jamie Randall’ın (Jake Gyllenhaal) gerçek aşkı bulmasını anlatıyor. 90’ların favori ilacı Prozac’a karşı verilen pazar kavgasındaki satış temsilcilerinden biri olan Jamie’nin, genç yaşta Parkinson’a yakalanmış Maggie Murdock (Anne Hathaway) ile olan ilişkisi yoğun bir duygusallığa doğru ilerliyor. Bu arada Jamie, Viagra’nın piyasaya sunulmasıyla mesleğinde atağa kalkıyor. 11 Eylül saldırısı ve ekonomik krizler öncesinde neşesini bulmuş, ahlakçılığı bir yana bırakmış Amerikan orta sınıfının seks hayatıyla ilgili hoş gözlemler de var filmde. Mesleğinde giderek yükselen Jamie’nin orjilere dönüşen kongreler ve seks partileri ile Parkinson hastası Maggie arasında kalması ilginç. Jake Gyllenhaal ve Anne Hathaway, derinlikli karakterler yaratıyor ve seyre değer kompozisyonlar çiziyorlar. İkisinin arasındaki sahnelerin gerçekçiliği ve inandırıcılığı, filmi de alıp götürüyor. ‘Aşk Sarhoşu’nun romantik komedi gibi başlayıp, göz yaşartıcı bir drama dönüşmesi hiç rahatsız edici değil. Duygu sömürüsünden uzak durması da takdire değer. - 04AŞKTA HER ŞEY MÜMKÜN (2003)
(Something’s Gotta Give)Müzik endüstrisinin tecrübeli yapımcılarından Harry Sanborn (Jack Nicholson), genç kızlarla birlikte olmaktan vazgeçmeyen bir çapkındır. Sevgilisi Marin (Amanda Peet) ile birlikte yalnız kalma umuduyla, başarılı bir oyun yazarı olan Marin’in annesi Erica’nın (Diane Keaton) evine giderler. Ne var ki, Erica kardeşi Zoe (Frances McDormand) ile birlikte evdedir… Tuhaf bir akşam yemeğinin ardından Marin’le odasına çekilen Harry, fenalaşarak kalp krizi geçirir. Doktor Julian (Keanu Reeves) bir süre evde kalmasını isteyince Erica ile Harry mecburen yakınlaşırlar… Süreç içinde Harry, Erica’dan etkilenmeye başlar. Nancy Meyers’in yazıp yönettiği film, romantik komedi türüne farklı bir hava getiriyor. Başroldeki Diane Keaton’ın bu filmle en iyi kadın oyuncu dalında Oscar, Altın Küre ve SAG ödüllerine aday olduğunu ve Altın Küre’yi kazandığını belirtelim. - 05KIRMIZI DEĞİRMEN (2001)
(Moulin Rouge!)1900 yılında Paris’in bohem hayatına karışmak isteyen genç İngiliz yazar (Ewan McGregor), gece kulübü yıldızı Satine’e (Nicole Kidman) âşık olur. Dönemin bohem kültürü üzerine düşündüren gösterişli bir müzikal… Eğlenceli bir tonda başlayan filmin giderek melodrama kaydığını belirtelim. Avustralyalı yönetmen Baz Luhrmann’ın bir tür yabancılaştırma efekti gibi kullandığı şarkıların özelliği, öykünün geçtiği dönemden çok sonra bestelenmiş ve farklı bir biçimde yorumlanmış olmaları… Elton John’un ‘Your Song’ ya da Sting’in tango olarak yorumlanan “Roxanne” şarkıları gibi… - 06SENDEN NEFRET ETMEMİN 10 SEBEBİ (1999)
(10 Things I Hate About You)William Shakespeare’in ‘Hırçın Kız’ adlı komedisinden yapılan serbest bir uyarlama… Senaryo yazarları Karen McCullah ve Kirsten Smith, olayları ABD’de bir liseye taşıyorlar. Cameron (Joseph Gordon-Levitt), hoşlandığı Bianca ile çıkmak ister. Ama kızın babasının koyduğu kurala göre Bianca’nın (Larisa Oleynik) bir erkekle çıkabilmesi için önce ablası Kat’in (Julia Stiles) bir erkekle çıkması gerekmektedir. Cameron da bunun üzerine okulun çapkın çocuklarından Patrick’ten (Heath Ledger) Kat’i baştan çıkarmasını ister. Ama Kat kimseye kolay lokma olacak bir kız değildir. Gişelerden iyi bir sonuç alan film, Gordon-Levitt, Stiles ve Ledger’ın performanslarıyla öne çıkmıştı. Filmden 10 yıl sonra aynı adla bir TV dizisi de çekildi. - 07AH MARY VAH MARY (1998)
(There’s Something About Mary)Ted (Ben Stiller), lise yıllarında âşık olduğu Mary’yi (Cameron Diaz) bulmak için bir özel detektif (Matt Dillon) tutar. Dedektif Mary’yi çok beğenince Ted’e yalan söyleyerek ondan kurtulmaya çalışır. Ama Ted bir şekilde Mary’nin hayatına girer ve ‘Mary’ye âşık şaşkın erkekler kulübü’nde yalnız olmadığını anlar… Bobby ve Peter Farrelly kardeşlerin yönettiği ‘Ah Mary Vah Mary’, eleştirmenlerin katıldığı birçok soruşturmada 1990’lı yılların en komik filmlerinden biri seçildi. Kaba güldürüyle romantizmi birleştiren ve birbirinden komik sahneler içeren film, Cameron Diaz’a New York Film Eleştirmenleri’nin en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırdı. 1998 yılının en çok seyredilen 4 filminden biriydi. - 08BENDEN BU KADAR (1997)
(As Good As It Gets)Melvin Udall (Jack Nicholson) insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaya gayret eden, obsesif-kompülsif özelliklere sahip bir romancıdır. ‘Yürürken çizgilere basmamak’ başta olmak üzere birçok takıntısı vardır. Hep aynı restoranda, aynı masada kahvaltı etmek de bunlardan biridir. Restoranda ona katlanabilen tek garson Carol’dur (Helen Hunt). Kaldı ki, o da Carol’dan başka hiçbir garsonun kendine hizmet etmesini istemez. Melvin’in bir saat gibi hep aynı düzende işleyen hayatı, sanatçı komşusu Simon’un (Greg Kinnear) hastaneye yatmasıyla alt üst olur. Melvin, Simon’un köpeğine bakmak zorunda kalır ve bu, Carol’la ikisini yakınlaştırır. James L. Bridges’in yönettiği film, başrollerde oynayan Jack Nicholson ve Helen Hunt’a Oscar kazandırmasıyla da bilinir. Mark Andrus’un öyküsünden sinemaya uyarlanan film, durum komedisiyle karakter dramını ustalıkla birleştirir.
https://www.haberturk.com/sevgililer-gunu-icin-aski-anlatan-20-film-3343061