Eskiden öcülerimiz vardı, bizim kuşağın bebe sayıldığı yıllarda. Korkardık, ürkerdik o çağlarımızda fakat keyifle kabartırdık kulaklarımızı öylesi varlıkları içeren masallara. Neyse ki, hikâyenin devamında bir kahraman ortaya çıkar ve yok ederdi o ucubeleri…
Şimdi, sanki bir virüsün kılığına bürünüp hayatımıza karıştılar, tuvallerimizdeki birçok renge bulaştılar. Ve bizler, ne geçmişte ne de bugün, ne idiği belirsiz bu yaratıkları asla kanıksamadık, onları kendi rollerinin kadrajında tutmaya çalıştık. Gerçi, sadece masalı anlatanın dudaklarında kalsalar, sokaklara, caddelere dökülmeseler, canımıza kastedip özgürlüğümüze taş koymasalar iyiydi ama… Neyse, yine de içimize iyimserliği yerleştirip dışımıza güzel bakalım dilerseniz. Korona denilen öcüden uzak durup sanatsal perilere, muselere yaklaşalım.
***
Adana’da bir lisede görsel sanatlar öğretmeni olarak eğitim hayatımıza katkı sağlayan Murat Günaydın, resim ve heykelle de uğraşmasına rağmen, son yıllarda fotoğrafçı yanını ön plana çıkarttı… Bu daldaki ilk eğitimlerini Fethi Sabunsoy ve Sina Coşkun gibi değerli isimlerden alan Günaydın, sokakların gidişli gelişli yaşamsal dilini iyi bilip ustaca görselleştirebilen fotoğraf dostları arasında yer almaktadır. Arka Plan Fotoğraf Derneği’nin kurucu üyesi olan, katıldığı ulusal ve uluslararası pek çok yarışmadan eli boş dönmeyen fotoğrafçımız yanı sıra, Adana Kocavezir Bitpazarı’nın kitabını görsel desteklerle yazarak önemli bir belgeseli hayatımıza kazandırdı.
HAYAT HER YERDE DEVAM EDİYOR
Virüsten mirüsten korkmadan, bu arada elbette alınan korunma önlemlerine uyarak, sokakların nefesini kareleyip biriktirmeye devam eden Murat Günaydın, süreçle ilgili izlenimlerini şu sözlerle anlatıyor:
“Pandemi döneminde insanların yaşam biçimlerini, alışkanlıklarını yeniden yapılandırması zorunluluğu oluştu. Belli bir süre evde kapalı ortamda kalıp pandemi dönemini güvenli şekilde atlatmam söz konusuydu. Fakat, bir yandan da insanlar işlerine dönüp yaşamlarını devam ettirmek zorundaydılar. Hasta olmadan hayatlarını devam ettirebilmek için büyük gayret gösterdiler.
Toplumun bir kısmı, sosyal statülerinden dolayı hijyenik, havadar ortamlarda bilinçli, tedbirli bir şekilde pandemiyle yaşamayı başarırken, bir kısmı çoğunlukla sokakta günübirlik işlerde yüksek risk taşıyan ortamlarda çalışarak hayatlarını kazanmak zorundalar.
Belirli bir eğitim seviyesinde sosyal bilinç kazanmış, tedbir almakta çok zorlanmayan kişilerle, tedbir alması oldukça zor olan ve yüksek riskli işlerde çalışan insanları bir arada, aynı karede fotoğraflamaktayım… Amacım, fotoğraflarıma bakıldığında, pandemi döneminde anlatmak istediğim detayları, ana fikri özümseyip toplumsal çelişkileri düşündürebilmektir.
Bir gazetede ya da dergide okuduğumuz önemli bir yazıyı, konferansta dinlediklerimizi kısa zamanda unutabiliriz. Fakat, çok iyi bir zamanlamada çekilmiş bir fotoğraf zihinlerde hiç silinmeyecek etkiler oluşturabilir. Bu anlatımı da ‘görsel yazarlık’ olarak tanımlarsak yanlış olmayacaktır sanırım.”
Gönüllü bir sanat emekçisi olarak sokakları ve sokaktakileri karelere sığdırmaya devam eden Murat Günaydın, eğer koşullar elverirse, pandemili günleri içeren çalışmalarından oluşan bir seçkiyi kişisel sergiye dönüştürmeyi hedeflediğini belirtti.