Kent planlaması ve kent sorunlarının çözümü farklı disiplinleri doğru fikirlerle bir araya getirebilme gücüne sahip olan siyasetin konusudur. Belediyecilik sağlam bir siyasi altyapıya ihtiyaç duyar.
Önceki yazımda genel olarak sosyal demokrat belediyecilikten, evrensel ilkelerden bahsetmiş ve ölçeği Adana’ya indirerek Adana’nın genel olarak kent sorunlarına göz atmıştık. Bu yazıda da sosyal demokrat belediyelerin sorunlara ne ölçüde sosyal demokrat politikalarla ve evrensel ilkelerle çözüm üretebildiğini, nerelerde sosyal demokrasiden uzaklaştığını tartışmak istiyorum.
KENTLEŞME SORUNLARI
Adana’da Kentsel dönüşüm her ne kadar geçtiğimiz sağcı belediyeler dönemlerinde plansız gitse de bu dönemde de kent estetiğinin planlanmasından fonksiyonların ayrışması problemine kadar, kent merkezlerinin ekonomik yapısının değişmesinden atık yönetimine kadar, yayalaştırma ile otomobil kullanımının azaltılmasına yönelik çalışmalara kadar kamuoyunu tatmin edecek ve Adana’ya gelecek adına yol kat ettirecek bir adım ne ilçe yönetimleri ne de büyükşehir belediyesi tarafından atılamamıştır. Adana’da düşük gelirlilerin yanında artık orta gelir grubu için de ciddi anlamda konut problemi yaşanmaya başlanmıştır. Adana’yı geleceğe taşıyacak şehircilik hamleleri, imar kanununun gereği olan sokak ve cadde silüetlerini korumaya yönelik düzenlemeler yapılamamıştır. İmar konularındaki düzenlemelerde, kent estetiğinin ve evrensel ilkelerin lehine karar almaktan ziyade geçmişteki sağ yönetimlerin yaptığı gibi müteahhitlerin lehine sonuçlar çıkmaktadır. Disiplinden uzak ranta ve fazla inşaat alanına dayalı mevcut inşaat düzeninin aktörleri, kentle ilgili alınan kararlarda, olması gerekenden daha fazla etkili olmaktadır. Belediyelerin onay verdiği imar ihlalleri, fazla emsal kullandırılması ve yolsuzluk olarak adlandırılabilecek onaylar da kentin çok önemli bir problemidir. Bu anlamda geçmiş dönemlerden gelen rantçı belediyecilik anlayışı özellikle sosyal demokrat ilçe belediyelerimizde devam etmekte ve kentin imar düzenini, çalışma barışını, toplumun güvenini ve bağlantılı tüm sektörlerin çalışma disiplinini fazlasıyla bozmaktadır.
ULAŞIM
Toplu ulaşımla ilgili yeni otobüs alımı dışında, kent içinde toplu taşımayı özendirip önceleyecek çalışmalar yapılmadığı gibi, metro ve diğer raylı sistemler ya da toplu taşıma şeritleri gibi altyapı çalışmaları da yapılmamıştır. Aksine yol ve kavşak genişletmeleri gibi trafiği hızlandırıcı çalışmalarla özel otomobil kullanımı özendirilmiş, trafik birçok noktada hızlandırılmış böylece mevcut kent içi yaya ve bisiklet kullanımı daha da zorlaştırılmıştır. Kent içinde 80-90 km hızla akan yollar mevcuttur. Belediye toplu taşımayı sadece otomobili olmayanların kullandığı bir ulaşım yöntemi olarak görmüş ve bu anlayışı ısrarla muhafaza etmiştir.
Kent içindeki yaya kaldırımları otomobillerden korunamamış, mevcuttaki kaldırımlar otoparklara dönüşmüş, engelli güzergahları otomobillerin işgaliyesi haline gelmiş, ve haliyle kent kentli için daha da zorlaşmıştır. Sosyal demokrat yerel yönetimler yaya ulaşımını korumamış evrensel erişilebilirlik ilkelerini önemsememiş, onun yerine özel otomobillerin parkından yana tavır almıştır. Bunun yanında dükkan ve restoranların bina genişletmek suretiyle işgal ettiği yaya kaldırımlarına herhangi bir yaptırım uygulanmadığı gibi bu işgaller kira geliri ya da hak olarak da görülmüştür. Bu anlamda kent geçmiş dönemlere göre geriye gitmiş ve vatandaşla ya da sermayeyle kötü olmamak adına yerel yönetimler kentte disiplinini kaybetmiştir. Oysa sosyal demokrat bir yönetim anlayışının önceliğinin yaya bisiklet ve toplu ulaşıma vermesi, kamusal alanları koruması ve kamu kaynaklarını bu yönde harcaması beklenirdi.
Ayrıca şehir içerisindeki önemli noktalardaki kentsel tasarım eksikliği, ayrıntılarda kentlinin hayatını mikro ölçeklerde zorlaştırmaktadır. Kentsel tasarım ve koordinasyon eksikliği kenti, kaldırım taşeronu müteahhitlerin yerinde çözdüğü, bütüncüllükten uzak, gelişi güzel detaylara emanet etmektedir.
Yazının devamını okumak için tıklayın