‘Tarım Paydaşlarının Birlik Olması Lazım’

Behçet Homurlu: “Tarım Paydaşlarının Birlik Olması Lazım”

Sayın Behçet Homurlu ile Tarım paydaşlarının ilişkilerini konuşacağız. Adana Çiftçi Birliği  Başkanı bana göre Adana’nın Tarım Bakanıdır. İşte karşımızda Adana Çiftçi Birliğinin Eski başkanı ile  birlikteyiz.

İlk sorumuz kuruluşlarla ilgili. Adanada sivil toplum kuruluşları, Tarım kuruluşları, Tarım İl Müdürlüğü, Bakanlığın direkt tarım araştırma kuruluşları var, Çukurova Üniversitesi Ziraat fakültesi Dekanlığı, Sivil toplum kuruluşları, bir de üretici birlikleri var.

Birçok paydaşlarımız var ancak bu paydaşların birbirleriyle ilişkilerinin zayıf olduğunu görüyoruz. Bir de teknolojik kısım var. Tarım bilgi sistemi, Teknoloji ilerledikçe tarım alanında da bilgiyi paylaşmak kolaylaşacak diye tahmin ediyorduk, paydaşlar için de teknoloji ortak bir paydaş olarak görülmüştü.

Kısmen haklısınız kısmen haksızsınız niye, yeri geldiği zaman tarımın paydaşları belirli periyotlarla bir araya gelebiliyorlar, çitçiler kesinlikle bir araya yan yana gelemez diye bir kural yok. Sayın Tarım Bakanımızın Adana’yı ziyaretlerinde Ziraat Mühendisleri Lokalinde biz çiftçiler birliği, üretici birlikleri, narenciye üretici birlikleri, Üniversite, Tarım İl Müdürlüğü, Damızlık üreticileri birliği vb. 8-10 kuruluş bir araya geldik. Buradaki ana amaç; hep aynı sorunların tekrar edilmemesi, her kısmın kendi branşındaki sorunlarını, taleplerini dile getirmeleri idi. Bu konuda da muvaffak olduk. Ziraat Mühendisleri odası başkanımız ziraat mühendisleriyle beraber Adana ziraatinİn dertlerini anlattık, Rifat Bey narenciye ağırlıklı konuşmalar yaptı, biz çiftçiler birliği olarak daha çok devletin teşvik politikaları ile ilgili konuştuk. Yani sizin arzu ettiğiniz birlik ortam vardı. Peki her zaman oluyor mu diyeceksiniz? Her zaman olmaz.

Bir problem çıktığında paydaşlar bir araya geliyorlar ama benim sormak istediğim, bir bütünsel olarak yıllık bir program olması lazım. Ziraat mühendisleri üniversitenin işini yapıyor, tarım teşkilatında görevli olanlar var, sonuçta tarım bakanlığının ( Havza Yönetimi) diye bir projesi var. 2017’de yürürlüğe girecek. Tarım bakanlığınca Çukurova’ya 20 tane, üzerinde sensör olan istasyonlar kuruldu. Bu istasyonlar gerçek zamanlı olarak veritabanına bilgiler veriyorlar. Ama bu veriyi çitçilere ulaştıran bir yapı yok. Bunu takip eden bir program yok, iyi günde kötü günde panelde paydaşlar biraya geliyor. Peşine düştüğümüz şey, tarımın paydaşlarının bir program dahilinde olmaları, ama bunun olmadığını görüyoruz. Buna ulaşmak için ne yapmak lazım?

bh-600x400

 

 

 

 

 

 

 

 

Bunu şöyle yanıtlamak istiyorum: Adana çiftçiler birliğinin panel, konuşmacı davetleri var. Zaten bu kuruluşların hepsinin birbirine üye olan aynı kaynaktan gelen ve birbirlerinin kuruluşuna üye olan kişilerden oluşuyor. Dolayısıyla bu da internet yoluyla veya SMS yoluyla haberdar ediliyor. Netice itibariyle, vakti müsait olanlar, konuyu merak edenler geliyorlar. Yeterli veya yetersiz olması tartışılabilir. TARSİM’in bilgi kaynağı var. Isı dereceleri, bu yıl negatif derecelere eksi derecelere düştü. Hemen böyle köy köy şimdi burada – 7 çalışıyor, pervaneler çalışıyor mu çalışmıyor mu vb. iletişim de yapılıyor. İnsanlar bu iletişimden kendilerine eski tabirle “Kaçındırmıyorlar.” Belki daha çok iletişim ortamı olsa daha çok bir araya gelebilecekler. Sizin biraz önce bahsettiğiniz veritabanlarında mesela sulama birliğinin veri tabanında metorolojik bilgiler var. Bu kaynaktan da insanlar bilgi alıyor. Doğrudur, yüzde yüz yeterli mi bu toplantılar, girişimler. Değilse de hiç yapılmıyor, hiç paylaşılmıyor da denilemez. Bu şekilde düşünebilirim

Geçmişten bu yana değişmeyen bir şey var: Yani çiftçinin sorunları, bunları çözebilmeye vakıf üniversitedeki akademisyenler, proje yapma, bu projeler için proje finansmanı bulmak lazım. Baktığımız zaman üretici örgütlerinin finansman bakımından çok güçlü olmadıkları görülüyor. Bunun için ne yapıyorlar, Ticaret borsasına, Ticaret odasına giderek kaynak bulmaya ya da odalardan Avrupa Birliği kaynaklarından proje bulmaya çalışıyorlar.

Bu konuda ben Çiftçiler Birliği adına konuşabilirim. Biz mesela ne yaptık, Adana Depreminden sonra kendi binamız büyük hasar görmüştü bu hasarı kim karşıladı, tamamen üyelerimizin bağışlarıyla karşıladık ve bu bağış yapanların isimlerini duvara yazdık. Tabi imkanı olup bağış ve yardımda bulunan insanlardı bu üyeler, bu vesileyle kendilerine bir daha teşekkür ederim.

Bunun dışında yine Adana Çiftçiler Birliği olarak Kalkınma Vakfıyla iş birliği yaptık. Aşağı yukarı 55-60 bin liraya yapılan bir projeydi ve bu para devletten karşılandı. Türkiyedeki Narenciye tüketim haritası vilayet vilayet incelendi, enteresan veriler bilgiler elde edildi. İllerde kişi başına düşen narenciye tüketim verileri elde edildi, 11 adet Meyve Sebze toptan satış hali olmayan vilayet tesbit edildi, bazı ürünlerin gitmediği vilayetler vardır. Mesela Burdur’a 1 kg. Greyfurt gitmemiş. Bu proje devletle yapıldı ve giderleri devlet tarafından karşılandı. Bizim çiftçi birliği olarak küçük çaplı projeleri yönetim kurulundaki arkadaşlarımızdan ve üyelerimizden finanse ettiğimiz çok oldu. Resmi kuruluşun kaynağı yetmiyorsa, bağış yöntemiyle bir kaynak bulmaya çalışıyoruz. Elbette ki bizden sonraki nesil daha yurtdışına açık, daha sosyal, daha çok sosyal medyayı, interneti bilen, teknolojiyi pozitif kullanan nesiller olacağına inanıyorum. Gençlerin içinde Türkiye dışında işler yapan, dünyaya açılmış arkadaşlarımız çok. Yurtdışında tahsil görmüş olanlar da çok. AB birliği kaynaklarının kullanılması gerekir. Daha büyük finans kaynakları için bu kapılar çalınabilir diye düşünüyorum.

Sizinle şu konuda anlaşamadığımızı düşünüyorum. Yani ben bunun Paydaşlar arasında önemli bir sorun olduğunu düşünüyorum. Ben yayıncı gözüyle baktığım zaman tarımda başarılı olmuş ülkelerin, Üniversitelerin, üretici örgütlerinin iç içe çalıştığını sahada çiftçinin gözüne sokarak karar vermesini sağlayacak şeyler yapıyorlar. Çünkü çiftçi karar verirken şöyle bir şey yapmak istiyor; ya benim ziraat mühendisim ne diyor, ihracatçı bu işe nasıl bakıyor, komşu ne yapıyor, farklı parametrelere bakması lazım. Bu parametrelerden bakan bir çiftçi nasıl bilgiye ulaşacak doğru düzgün medyası yok iletişim yok. Paydaşlar arasında birlik hiç yok demiyorum ama vasat düzeyde, köylülerin deyimiyle “karadüzen”in ötesine geçemeyeceğimizi anlıyoruz.

Ben o kadar karamsar değilim. Çok iyi anlıyorum sizi Dünyada da çok çeşitli misallerini gördüm. ABD’de sivil toplum kuruluşu soya ile ilgili bir teknik fungusit olayında üniversiteye 150 bin doları verebiliyor. Bu verdiği paranın karşılığında da fungusit konusunu incelemelerini ve önerilerini istiyor. Üniversiteler de bunu seve seve kabul ediyor araştırıyor. Daha başka bir örnek vereyim. Güney Afrika daki narenciye üreticiler birliği her kasa başına yanılmıyorsam onların parasıyla 5 lira veriyorlar. Bilim adamları çalışıyorlar ve narenciye konusunda çözüm yolları arıyorlar. Hatta diğer kuruluşları da beğenmiyorlardı. Oradayken sorduğumda, kendilerinin kendi sorunlarını daha iyi bildiğini, daha bilimsel teknolojiyle çalışma yaptıklarını söylüyorlar. Bunlar büyük ve güzel projeler, bizim seviyenin üstünde olanlar. Buna ek olarak dünyadan başka örnekler de verebiliriz, Fransız çitfçisinin süt ve şarap kooperatifi vb. Bunlar olmalı mı olmalı, bunda hemfikiriz. Olmalı mı olmalı, kim yapacak birileri yapacak.

Mesela Adananın tarımından gelir borsası var. Borsanın tüm Çukurova’dan topladığı paranın çok ciddi miktar olması lazım. Adana’daki çitfçilerin borsaya para öderken, biz üniversite ile işbirliği yaparak proje üretmek istiyoruz denebilir. Adana Ticaret Borsasında ciddi bir kaynak var.

Bir sürü çalışmayan işler var. Mesela Üretici birliklerinin dekar başına belirli bir para almaları lazım, toplayıp toplamadıklarını bilmiyorum. Bir fon çıkıyor mu ortaya bilmiyorum. Borsa dediğimiz gibi ciddi bir iş yapıyor. Depoculuk, depolarını silolarını yapmış vaziyetteler. Bu iyi bir hizmet, çiftçiye dönecek bir hizmet. Mallarınızı burada depolayıp bir kağıt alıp bu kağıtları birbirinize satmanız iyi bir olay.

En azından ilişkilerin zayıf olduğunu size kabullendirebildik, daha olumlu işler için ne yapmamız lazım?

Bana bir kere Finans lazım. Yoksa insanların insanlarla bir sorunu yok. Herkes herkesle işbirliği yapar, biz burada çiftçi birliği olarak herkesle aramız iyidir, biz onlarla onlar bizle her zaman işbirliği içinde olabiliriz, bir sıkıntı yok.

Yani buradaki tek sorun finans kaynağı mıdır?

Hayır… önce projeyi bulacaksınız önce proje yazılacak sonra finans kaynağı yaratılacak, tek sorun para dersek kendi kendimizi kandırırız. Önce çiftçiye fayda sağlayacak proje bulacaksınız sonra projenin finans kaynağını takip edecek bir ekibinizin olması lazım. İlla bunu yönetim kurulunun yapması şart değil, kuruluş adına bir komitede takip edebilir. Bu komitede bunu yapabilir, bir zamanlar Çukobirlikle ilgili bir problem oldu hemen bir komite kuruldu, Nur hanım, Teyfik Kısacık, Mehmet Ortatepe bir araya gelerek komite kurdular. Bunlar yapılmayacak şeyler değil. Bu konuda herşey yapıldı mı herşey çok mu düzgün derseniz? Herşey 10 üzerinden 10 değil, eksikler bugün var yarın da olacak. İnsanlar yaşadıkça, ekonomik dalgalanmalar oldukça, bilim ve doğa insanla kavga ettikçe, dünyaya zarar verecek zararlılar da durmuyor, mutasyonlar yapıyorlar, ilaçlara direnç gösteren zararlılar oluşuyor, her zaman eksiklik olması demek te her zaman yeni projeler yapılabilir, projelere finans bulunabilir, ve bunu takip edebilecek bilgili insanlara ihtiyaç var.

Peki son olarak söylemek istediğiniz birşey varmı?

Bu olay için şahsen sizin yıllarca verdiğiniz uğraşları gördüm, bundan da keyif aldım size de başarılar diliyorum.