Dogtooth ile toplumsal kodları yıkarak bizlere farklı bir görüş alanı sağlayan Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos, kendi ülkesi dışında farklı bir yerde çektiği The Lobster’la bizleri distopik bir geleceğe götürmüştü. Bekar olmanın bir yasa dışı olduğu ve bu suçu işleyenlerin seçtikleri bir hayvana dönüştürüldüğü bir dünyadan geçen film; Colin Farrell, Rachel Weisz, Jessica Barden gibi isimlerin bulunduğu oyuncu kadrosuyla da dikkatleri çekmişti. Karısı tarafından terk edilmiş bir adamın sıra dışı kuralları olan, olağanüstü bu ülkeye ve düzenine karşı gelmesini hikayesinin merkezine alan The Lobster; büyüleyici sinematografisi ve etkileyici hikayesiyle hafızalarımıza adını yazdırdı. İnsana, topluma ve ilişkilere olan bakış açısı ve yarattığı distopya ile sinemanın önemli yapımları arasında anılmaya başlayan, Lanthimos imzalı The Lobster’ı sevenlerin izlemesi gereken filmleri sizin için sıraladık.
The Lobster Sevenlerin İzlemesi Gereken 10 Film!
Fahrenheit 451 – 1966
Amerikalı yazar Ray Bradbury’nin 1953 tarihli aynı adlı distopya romanından uyarlanan, usta sinemacı François Truffaut tarafından beyazperdeye yansıtılan Fahrenheit 451; kitapların tamamıyla yasaklandığı otoriter belirsiz bir gelecekte geçmektedir. Devlet otoriteleri, okumanın ve bilgi edinmenin bağımsız düşünmeyi yaygınlaştıracağına, onun da toplumda mutsuzluğa ve kargaşaya neden olacağını düşünerek sakıncalı veya sakıncasız diye ayırmadan, ülkede o zamana kadar yazılmış ne kadar kitap varsa kesin bir biçimde yasaklamışlar ve onları yok etmeye başlamışlardır. Yazılı bilgi tamamen ortadan kalkınca doğal olarak; yerini ezbere dayalı görsel bir kültür almıştır. Dev ekranlı monitörlerden gelen bilgilere bağlı yaşayan bu kitle; artık neredeyse duyguları olmayan uyuşmuş bir topluluğa dönüşmüştür. İşin en üzücü kısmı ise; sahte bir huzura kavuşmuş olan bu insanlar kendilerini özgür sanmaktadırlar.
Total Recall – 1990
Gerçeklikle düşsellik arasında bir hikayeyle karşımıza çıkan Total Recall; Philip K Dick’in kısa öyküsünden uyarlanarak Paul Verhoeven yönetmenliğinde izleyici ile buluşmuştu. Film; düşleri gerçek anılara dönüştüren Recall adlı bir şirketten hizmet alan Douglas Quaid adlı bir adamın merkezinde yaşananları sunar. İnsanın var oluşunda yatan doyumsuzluk hissini, hep daha iyi bir yaşama sahip olma isteğimi elen alan filmin 2012 yılında bir yeniden çevrimi bulunmaktadır. Quaid, güzel bir karısı olan sıradan bir fabrika işçisidir ve Rekall şirketinin sunduğu bu olanaktan faydalanarak sıkıcı hayatından uzaklaşmak ister. Kendisine bir üstün ajanın anıları yüklenen Quaid için işler hiç de yolunda gitmez ve kendisini bir anda av durumunda buluverir.
Yazının devamını okumak için tıklayın