Topraktan buluta bakan insanlık halleri – Kudret Sönmez

Kartallar da dolaşamaz oldu gökyüzünde, kuşlar bütün türleriyle torlayıp toplanıp kayboluverdi aniden.

Bulutların gezindiği zirvelerden bombalar düşmeye başladı. Toprağın her yanı yüreksavarlarla donandı. Sevgi duvarları yıkıldı, barış çiçekleri soldu, mutluluklar kurudu. Duygular umuda uymaz oldu.

Kar taneleri değmiyor artık avuçlara. Saçlar ıslanmadan telleniyor, başladığı yerde kuruyup buharlaşan yağmurları boşuna bekliyor bekleyen.  Hatta en sert fırtınaların da beli kırıldı; ağır aksak esiyor, yaprakları süpürmeye bile yetmiyor mecali hiç bir yelin.

Adı bilmem ne ülkenin gözlerinde yaş mı var ne? Kuzey körkütük sarhoş ve sanki dayılanıyor Batı’ya…  Namlular nereye çevrilirse çevrilsin, mermiler hep umudu mu parçalar ya?  

Savaşın adı konmadı henüz.  Sanatın tuvalinde orantısız kırmızılar akışıyor. Ve mavi kendine beyaz bir huzur arıyor sanki.

Sözün kestirmesi…  Güneş de dolaşamaz oldu gökyüzünde artık, renklerin her çeşidi siliniverdi kendiliğinden.

Fakat insanlar kaybetse de, umut her şeye rağmen kesmedi kredisini. Bakkalın alacak defteri açık halen.

***

Bana adını sorsalar “Barış Usta” diyesim gelir Hayri Çırak için… Yüreği sevgiyle işlenmiş, çektiği fotoğraflar iyimserlikle kaplanmıştır. Direncini hep içinde taşır, asla düşürmez gönül cebinde hayata dair sakladığı haklarını. Çektiği her fotoğraf karesi, hayatın nefesini de gösterir sanki… Oğlu Küçük Hayri’yle kurduğu dünya, onun içindeki evrenselliği anlatan naif bir özet gibidir. Hayri Dost’a dair yazmaya devam edersem kelimeler yorulur, yürekler bir başka yoğrulur. En iyisi mi ben sözü ona bırakayım, sizi biraz onun diliyle ışıklandırayım:

 “İnsanın, otobiyografik tarzda kendini anlatması oldukça sıkıntılı bir durum… Edebi yazının en zor yanı böyle başlıyor. Oysa sanatla meşgulken ne kadar kolay anlatıyor insan kendini.

 İnsanlığın başındaki pandemi bitse de tekrar anlatsalar, sevebilseler; korkusuz, stressiz hayata merhaba diyebilseler. Sergiler gezebilseler, sergiler açılabilseler. Her yıl en az bir defa sergi açabilirken… Pardon! Ben kim miyim? Fotoğraf Sanatçısı Hayri Çırak… Karanlıkta mum ışığında modelle portreler, soyut sanat çalışan kişiyim. Bugünlerde, pandemi döneminde küçük kursiyerimi yetiştiriyorum. Oğlum Hayri Ozan daha çok resim alanında çalışıyor. Kitaplar okuyoruz, dersleri birlikte yapıyoruz, folklor kursuna gidiyor, pandeminin yarattığı boşluğu doldurmaya çalışıyoruz. Ona daha çok örnek olmaya çalışıyorum.

İbn Haldun’a sormuşlar; ‘Üstat çocukları nasıl yetiştirelim?’ İbn Haldun da demiş; ‘Yetiştirmenize gerek yok, çocuklar sizleri örnek alıyorlar.’ Mümkün olduğu kadar iyi bir örnek olmaya çalışıyoruz. En kısa zamanda sanatseverlerle sanatlı günlerde bir araya gelme dileğimle sağlıklı ve mutlu kalın.”