Fotoğraf Haluk Uygur (Adana’ya güç verenler)
Ey Adana! Unutma! Şehrinden bir Yalçın Remzi Yüreğir geçti. Ama ne geçti? Üzülme. Sahip çık ve gurur duy.
Babası Ahmet Remzi Yüreğir’in önce ailesini anlatayım. Altı kardeştiler; Cennet, Ahmet Remzi, Mustafa, Sakine, Ayşe, Hanife. Bu altı kardeşten en büyüğü Cennet benim nenemdir. Sadece onunla anne- bir, baba- ayrı kardeştirler. Diğer baba da yabancı değil; yetim kalan Cennet nenemin amcası, anasına eş olmuş. Baba vefat ettikten bir zaman sonra genç yaşta dul kalan bir çocuklu hanımı vefat eden oğullarının kardeşiyle evlendirmişler. Diğer beş çocuk dünyaya gelmiş.
Ahmet Remzi Yüreğir’in zamansız vefat eden ilk eşi Melek Hanım’dan üç çocuğu vardı: Orhan Remzi Yüreğir, Aydın Remzi Yüreğir ve Nilüfer Hanım.
İkinci evliliği Tiraje Hanım iledir. (1906- 1950). Tiraje Hanım çok modern, aydın bir kadındı, ünlü şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın da ablasıydı. Yani;
‘Hey göklere duman durmuş dağlar hey!
Değirmenin üstü her gün yel olmaz
Dinle ağa, dinle paşa, dinle bey!
Sen söylersin o susar mı belli olmaz.’
dizelerinin kalemi ünlü şair, Yalçın ve Çetin Yüreğir’in dayısıydı.
Baba Ahmet Remzi Yüreğir, şimdilerde 104 yaşındaki Yeni Adana Gazetesi’nin kurucusudur. İşgal zamanı Pozantı’da bir vagon içinde yönetimini Hamdi Gönen’e verdiği gazete, yayın hayatına gizlice devam etmiş, basılan gazeteler devrin Kuvay-ı Milliye İstihbarat Şefi babam Hüseyin Polisci tarafından eşek sırtında taşınmış ve halk, gündemden haberdar edilmiştir.
Ahmet Remzi Yüreğir, aynı zamanda Atatürk’ün bizzat, düşüncelerine, kanaatlerine çok kıymet verdiği bir aydın, bir yurtseverdir. Bunu kanıtlayan birkaç olayı tarihe not düşmek isterim. Atatürk Adana’ya geliyor. (Bilinen üç, ancak dokuz kez gelmiştir. ) İlk olarak Türk Ocağı’nı ziyaret ediyor. O sırada Adana’da üç gazete var; Yeni Adana, Bugün ve Türk Sözü. Sonuncusunun sahibi Ferit Celal Güven. Ahmet Remzi, Atatürk’ü bilgilendiren bir konuşma yapınca; gözüm arkada gitmeyeceğim övgüsünü alıyor. Esnaf Odaları Başkanı olarak da Ahmet Remzi Bey, huzurunda yaptığı bir konuşmada şöyle diyor:
‘Esnaf yorgun. Haftada bir gün tatil istiyor. Ancak toplumdaki bazı dindar çevreler, haftada bir gün tatil talebine; ‘Türk toplumunun Hristiyanlaşması mı isteniyor?’ diyerek sıcak bakmıyor.’ diyor. Atatürk bunu hemen not aldırıyor ve toplantı tarihi bir yılı devirmeden, 1924 Şubat ayında Cuma günlerini tatil ilan ediyor. 1924’den 1934’e kadar on sene, Türkiye’de haftada bir günün tatil günü olarak kabul edilmesi işte bu insanın eseridir. ‘34’den sonra, batı ülkelerinde olan teamüle uyularak Cuma günü yerine Pazar günü tatil yapılıyor. Kârda aynı olsa da gündelik hayatlarda batı dünyası ile bir eşitlik sağlanıyor.
Eniştemi hep büyülenerek dinliyorum. Bir insan hiç mi unutmaz? Nenem Cennet Hoca, 81 yaşında öldü diyor; tarih 7 Aralık ‘53. Ahmet Remzi Yüreğir, 7 Ekim ‘51’de öldü. Adana’da Türk Gücü adlı bir futbol takımı vardı. İşgal kuvvetleri tarafından kapatıldı. Yerine Seyhan Spor kuruldu; onun ilk başkanı Ahmet Remzi Yüreğir’di diyor. Atatürk, eşi Latife Hanım ile 1923’ün Mart ayında Adana’yı ziyaret etti diyor. Babamın sahibi olduğu Toros Matbaası’ndan Şu Çılgın Türkler romanı 487. sayfada söz eder diyor. Yalçın annesi Tiraje Hanım’a, Çetin babasına benzetilirdi diyor. Ahmet Remzi Bey, kuşkusuz ki Atatürk’ün sağ kollarından biriydi diyor.
Hiçbir insan geçmiş ve şimdiki kuşağının hatalarından sorumlu tutulamaz. Aynı akıl yürütmeyle bakmak zorunda olduğumuza göre; geçmiş kuşakların doğru adımları da bir insanı pür-ü pak yapamaz; değil mi? Fakat öyle değil! Yalçın ve Çetin Yüreğir’in tek sıfatı, Ahmet Remzi Yüreğir’in oğulları olmak değil. Aynı zamanda Yalçın ve Çetin Yüreğir’in babasının adı da Ahmet Remzi Yüreğir’dir. Ne demek istediğimi doğru sözcük sıralaması ile anlatabildim mi?
Hayatını paylaştığı eşi, Prof. Dr. Güneş Yüreğir sayılarını bilemeyeceğimiz kadar çok bio- kimya mühendisinin ve tıp doktorunun hocası olmuştur. Amcam Akif Kemal ve rahmetli yengem Nesrin Akay’ın doktorasını veren çok değerli hocalarıdır ve biz ailecek bu aydın aileyi hep ayağa kalkarak, saygı ve değer veren bir duruşla selamlarız.
Rahmeti bol olsun. Kabrinin otunu temizleyen tanıdıkları çok olsun; tanımadıkları onlardan da çok olsun. En çok sevdiği klasik müzik bestekarlarının ezgileri yanı başındaki ağaçlara konan kuşların cıvıltısıyla huzuruna buyursun.
Ey Adana! Unutma! Şehrinden bir Yalçın Remzi Yüreğir geçti. Ama ne geçti? Üzülme. Sahip çık ve gurur duy.