Bir gazeteden çok fazlasıdır Yeni Adana.
Bir ulusun var olma mücadelesidir her şeyden önce. Kurtuluş bilincidir. Kuva-yı Milliye ruhudur.
Düşman kuvvetlerince hakkında ölüm kararı alınan Ahmet Remzi Yüreğir’in ve arkadaşlarının yayını yasaklanan gazetelerini, Pozantı’daki bir tren vagonunda oldukça zor şartlarda çıkarttıkları ilk baskıdır; umuttur.
Vatan savunmasına olan inançtır.
Atatürk ilkeleridir. Bağımsızlıktır, kuruluştur, cumhuriyettir.
1918’den bu tarafa gücünü ulusal bağımsızlıktan, cumhuriyet temellerinden, Atatürk ışığından alan onurlu bir duruştur.
Aydınlıktır, çağdaşlıktır, dürüstlüktür, tarafsızlıktır.
Hem ülkemizin hem de Adana’mızın hafızasıdır.
Ben onun en çok ilkelerinden, değerlerinden, dünya görüşünden ve bağımsızlığından ödün vermemiş bu onurlu siyah beyaz halini sevdim.
Bu onurlu duruşta bize, her birimize ait ne çok şey vardı:
105 yıl öncesinden gelen bir vatan sevgisi önce, bu topraklara ait bir aidiyet ve sahiplenme, şehrimiz sonra, Adana, bereketin can bulduğu canım, güzel yuvamız.
Önce bir yuva kıldı bize bu toprakları Yeni Adana, sonra hepimize yuva oldu.
10, 12 yıl önce çerçeveletip salonumun en güzel köşesine astığım ve önünden her geçişte bakıp bakıp gülümsediğim, duygularımı acemice kaleme aldığım Toplum-Sanat-Düşünce dergisindeki ilk yazımdır mesela benim için.
Sonraları haftada bir, büyük bir heyecanla yazıp sevgili editörüm Süreyya Köle’ye gönderip yine büyük bir heyecanla yayına girmesini beklediğim köşe yazılarımdır.
Hiç aklımda yokken, geçmişiyle, bugünüyle, geleceğe bırakacağı mirasıyla çok değerli bir gazetede yazıyor olmanın bana yaşattığı gururdur.
Arada bir, ne iş yapıyorsunuz, diye sorduklarından, Yeni Adana Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapıyorum, demenin onurudur ve o anlarda, insanların gözlerinden geçen ışıltıyı fark etmenin mutluluğudur.
Sanat, tarih, kültür, edebiyat, basın dünyasıyla ilgili bulunduğum ortamlarla, tanıştığım kişilerle, katıldığım projelerle kendimde olduğunu bildiğim bir deryanın içinde attığım kulaçlardır, kendimi bir kez daha keşfimdir.
Sadece yazılarımın yer aldığı sayılarıyla oluşturduğum ve günün birinde geçmişi anmak isteyip de her birini tek tek açıp okumaya başladığımda, iyi ki, diyebileceğim, kendimle ilgili çok kıymetli hazineler olarak karşıma çıkacak, kocaman, iki bavul dolusu arşivdir.
Anlamı ve önemi inanıyorum ki herkes için çok büyük, biz yazarları içinse kuşkusuz böyle bir yuvaya ait olmak büyük bir şeref.
İşte bu değerlerle bir asırdan fazla ışık olmuş, Kurtuluş Savaşındaki zor koşullarda dahi ayakta kalmış, yayın hayatını sürdürmüş Yeni Adana Gazetesi’nin karşı karşıya kaldığı ekonomik mücadeleden haberdardık elbette, ama yine de böyle onurlu ve fakat sessiz sedasız gidişine hazır değildik, değiliz de.
Bir devrin sonu, diyerek, yayın hayatına son vermesi her birimizi üzdü, dijitalde kalma kararı alması ise bir nebze de olsa neyse ki, dedirtti.
Buna rağmen elimizde kalan değerleri yaşatmaya yönelik tüm arzularımızın ve çabalarımızın, Yeni Adana gibi, gazeteden çok fazlası olan bir gazetenin yaşama döndürülmesi gerekliliğini düşündürttü.
İnanıyorum ki bu kadim topraklar, bu güzel Adana, Yeni Adana gibi bir büyük değere sahip çıkar ve onu yaşatmak için elinden geleni yapar.
Çünkü bilir ki bir ulusa umut olmuş, kimlik olmuş, ruh olmuş, aydınlık olmuş bir değer yaşamalı, yaşama döndürülmeli, yaşatılmalı.