YerYönYol dergimizin birinci sayısını geride bıraktık.
İlk sayımızda Küçük Prens gibi yaşamayı, hayata Şerif Sezer’in asil boynuyla, Tarık Akan’ın ölümsüz yakışıklılığıyla bakmayı, Le Corbusier’in işlevci sanatıyla konut tasarlamayı, ruhumuzun politikayla kirlenmiş sokaklara ne kadar da benzemeye başladığını, çocuklar gibi bakkala gitmeyi, sinemanın bükücü mimarisinden keyif almayı, fotoğrafın kızgın bir demir gibi ruhmuza akıp tarifsiz bir hazla kalbimizin şeklini almasını, bir konservatuar mezununun yolculuğunda hepimizin ruhundaki yersiz yönsüz yolsuzluğunu ve sebepsiz heyecanlanmayı ne kadar unuttuğumuzu hatırladık yeniden.. Kısacası bunları unutma lüksü için “Hayat Kısa” dedik..
Dergimizin ilk sayısı ile ilgili bizi çok sevindiren tepkiler aldık. Mesela dergimizi keyifle okuduğunu söyleyen, yazan, ifade eden dostlarımızı gördük.. Kazağının üzerindeki Küçük Prens işlemesinin fotoğrafını paylaşıp bize selam yollayan güzel arkadaşlarımızı gördük, “lan ne güzel iş yapmışsınız öyle şerefsizler” diyen dostlarımızı gördük, “bana niye haber vermediniz alacağınız olsun” diyen güzel arkadaşlarımız oldu, “kim çıkarıyor bunu editörü kim, niye çıkardınız bakim kıracam kafanızı diyen” meleklerimiz oldu.. bu kadarı bile bizim gibi sıradan, ölümlü, heyecanlı insanları gaza getirmeye yetecekken, bir de baktık ki dergimizin okunma sayısı neredeyse bine yaklaşmış.. hepsi ikinci sayı için bizi fazlasıyla gaza getirmeye yetti de arttı bile.
İkinci sayımız için çoktan kolları sıvadık bile. İkinci sayımızın aydınlatıcı konusu olarak “Duvar”’ı seçtik. “Duvar”ın nesnel anlamlarıyla, metaforik sorgulamalarıyla, izleriyle yokluğuyla, az biraz yolumuzu ve zihnimizi aydınlatmaya çalışacağız. Tabii ki sadece “Duvar”a çarpıp kalmadan, tüm güzel dostlarla konuşmak istediğimiz başka her şeyi de konuşmak niyetindeyiz.
Yine yerimiz yönümüz yolumuz belirsiz. Ama özlemlerimiz belli. Biz turşu suyunda sirke mi limon mu kavgasının, Canon mu Nikon mu tartışmalarının, İnek Şaban gülüşlerinin rüyalarımıza girmesini, geceleri başucumuzdaki Küçük Prens kitabının huzuru ile uyumayı, yeni basılmış kitapların tutkal kokularını, hunharca şiirden müzikten kitaptan sinemadan mimarlıktan konuşmayı özlüyoruz. Biz yaşadığımız şehrin tüm sokaklarının güzel olmasını, tüm insanlarının umutlu olmasını istiyoruz. Umutsuzluğun tek ilacının; dostluğu güzelliklerle pekiştirmek olduğunu biliyoruz. Umudu dostluğu büyütmeye, sokak kedilerine tüm soğuk sokaklarda ev yapmaya, kartopunu dükkanların camına atmaya devam edeceğiz. Ve yolumuzda yalnız olmak istemiyoruz..
Yazılar için son tarih 14 şubat 2017.. adres: [email protected]
Yazılarınızı yazın, 14 Şubat günü mail adresimize göreselleriyle birlikte yollayın sonra da; sevgilinizle birlikte, sevdiklerinizle birlikte ya da yalnız, ama mutlaka Sevgililer Günümüzün tadını çıkarın….
“Uygar kişi, uluslararası havaalanlarının ‘transit’ salonlarında huzur duyan insandır.”
O. Aruoba
http://www.yeryonyol.com
https://www.facebook.com/yeryonyol/?fref=ts