Tırnak içine aldığım “hayat”ın cümleten ön plana çıktığı bir yazımda buluşmuştuk sizlerle geçen hafta… Bu Pazar günü yine tırnaklayasım geldi hayatı. Fakat, canımıza, ruhumuza renk katanların hâlâ aramızda olduğu bir dünyada kimsenin yüreği, hayalleri ve umutları çizilip kanamasın diye köreltiverdim düşüncelerimin en bıçkın yerindeki tırnaklarını.
Satırlarımın başına geçtim sonra… Dünyaya yeni gelmiş sanatsal bir mekânın ilk çığlıklarına kulak verin istedim. Çizgilerin hıçkırıp kırılmadığı, renklerin ağlamadığı, katılımcı figürlerin dimdik durduğu bir hayat kılavuzunun sayfaları arasında gezinelim dedim.
***
Bölgemizdeki sanata dair en kadim kuruluşlardan olan Adana Ressamlar Derneği, son yıllarda kaybettiği kanı yeniden toplamaya başladı… Dilerseniz bu konudaki bilgileri benim ifadelerimden değil, durumun kahramanlarından öğrenelim… Ve ilk sözü ARD Başkanı Ressam Hüseyin Yılmaz’a verelim:
“30 yıllık bir maziye sahip Adana Ressamlar Derneği, kentimizde birçok sanatsal etkinlere AÇS Galeri’de ev sahipliği yapmıştır. Adana kültür çevresinin takdirinin toplamasında üyelerimizin, derneğimizin eski yönetimlerinin yanı sıra bizim de katkılarımızı vardır. Eski galerimizi Mart 2019’da kapatmak zorunda kalarak değerli üyemiz Salime Kaman’ın bize karşılıksız tahsis ettiği dairede geçici olarak ikamet edip çalışmalarımızı Nisan 2021’’e kadar yürüttük. Salime Kaman’ın değerli eşi Rahmetli Nevzat Kaman’ı yeni kaybetmiştik. Salime Hanım, Cevat Yurdakul Caddesi’ndeki mekânını sanat galerisine dönüştürmeyi ve Adana Ressamlar Derneği’ni oraya taşımayı teklif etti. Yönetim olarak uygun gördük ve galeri olabilecek şekilde gerekli tadilatını yaptırıp 14 Nisan’da resmi olarak taşındık.
Bu pandemi koşullarında yeni yerimiz ‘Adana Ressamlar Derneği Kaman Sanat Galerisi’ boş kalmasın istedik… Ve 12 üyemizin tablolarının yer aldığı sergiyi, 28 Nisan’da açılış töreni yapmadan düzenledik. Bu sergimizi 24 Mayıs’a kadar gezilebilir.
Galeri yönetme tecrübesi olan derneğimiz, yeni bir galeriye kavuşunca yeni projeler planlamaya başladı. Her ay, 12 üyemize karma resim sergisi açma imkanı vererek üyelerimiz arası sanatsal üretim ve iletişimi artırmayı hedefliyoruz. 40 yaş altı işsiz genç sanatçılara ekonomik kişisel sergilerle 10 kişilik karma sergiler düşünüyoruz. Çukurova Üniversitesi, Mersin Üniversitesi ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi öğretim üyesi hocalarımızla sergiler ve sanat söyleşileri gerçekleştirmek istiyoruz . Covid-19 salgını bittiğinde yeni galerimizin önündeki boş alanda resim çalıştayları ve çağdaş sanat sergisi oluşturmak projelerimizden biridir. Zamanla yeni projelerimiz olacak ve ‘Adana Ressamlar Derneği Kaman Galeri’ olarak biz kuruluşlardan, kurumlardan ve kişilerden gelebilecek proje önerilerine açık olup beraber çalışmaktan onur duyacağız.”
SALİME KAMAN ANLATIYOR
Eşini yitirmenin taze acısını yaşadığı bir süreçte sanat hayatımıza güç veren Ressam Salime Kaman, düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi:
“Amerikalı düşünür Ralph Waldo Emerson (1803-1882), ‘Tanrı her zihne, kişinin gerçeklik ile rahat bir yaşam arasında kendi tercihini yapması için bir imkân sunar; bunlardan hangisini seçeceği insana kalmış bir şeydir. Ama o, ikisini birden asla seçemez.’ der.
Ben ve eşim, her zaman yaşamımızda tercihimizi gerçeklikten yana yaptık. İçinde yaşadığımız dünyayı veya çevresini anlamlı kılmaya çalıştık. Ölüm olgusu üzerinden hayatımıza, hayattayken de bir anlam yüklemeye, amaçlarımızı inşa etmeye çalıştık. Ancak bu yolda birlikte yürürken, 26 Aralık 2020’de sevgili eşim Nevzat Kaman yakalandığı amansız hastalığına yenilerek hakk’ın rahmetine kavuştu. Acım çok büyük!
Acımı azaltmak, gerçekleri kabullenmek için çalışmaya ve inşa etmeye devam ediyorum, Tanrım sağlık verdikçe de devam edeceğim.
Dogmatik kalıplara sıkışmış biçimde sıradan bir hayat sürmedim hiç. Bireysel kimliklerimi unutarak kolektif kimliklere bağlanmadım, algısal görüşlerin ötesine geçerek hep sorguladım; tıpkı, Platon’un mağara alegorisi gibi.
‘Alegoriye göre bazı insanlar karanlık bir mağaraya zincirlenmişlerdir ve bu insanlar başlarını sağa ve sola çeviremezler, sadece karşılarındakini görebilmektelerdir. Doğuştan beri bu mağarada bulunan insanlar mağaranın girişinden yansıyan nesnelerin gölgelerini görür ve bunları gerçeklikleri olarak algılarlar. Nihayet bir gün bu insanlardan bir tanesi zincirlerinden kurtulur ve mağarayı terk eder. Mağarayı terk eden bu insan mağaranın dışında yeni bir gerçeklik ile tanışır ve duvarda gölgelerini gördüğü nesnelerin gerçek olmadığının farkına varır. Bunu mağaradaki arkadaşları ile paylaşmak üzere mağaraya geri döner. Arkadaşları ise mağaranın dışında farklı bir gerçeklik olduğuna inanmazlar. Ve bu insanlara mağaranın dışındaki gerçekliği aktarabilmek de imkânsızdır.’
Platon’un düşüncesi bu alegori üzerinde şekillenir. Ona göre nesneler ve idealardan oluşan iki ayrı dünya vardır. İnsan bedensel olarak nesneler dünyasına aittir ve orada bulunmaktadır. Ancak ruhen bir zamanlar bulunduğu idealar dünyasından izleri kendisinde taşımaktadır.
Alegoride mağaranın toplumu, zincirin o toplumsal yapı içerisinde var olan kuralları, mağaranın duvarına yansıyan gölgelerin toplumda kabul edilen doğruları sembolize ettiği ileri sürülebilir. Buna göre zincirini kıran birey, gerçek hakikatin peşine düşen bir filozofu olduğu kadar sorgulayan insanı da temsil etmektedir.
İnşa etmek zordur. Amaçladığımız varışa ulaşmak için alçakgönüllülükle unutulmuş yolları açmak ve yeniden hayata iade etmek için hep birlikte yürüdük. İnşa etmek bir günlük iş değildir. Günbegün amaçladığım sanat coşkusunu sürdürebilmenin çok zor olduğunu biliyorum. Sabırla, hedefimi gözümün önünden ayırmadan çok çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Adana da inşa etmek istediğim bu sanatsal çalışmaları eşimin vefatı ile hızlandırdım.
Aslında inşa ettiğim yol Adana’da tüm sanatçılar ve sanatseverlere hediyemdir. Sonunda kendimizi bulduğumuz yerdir burası. Bizden sürekli bir eylem ister. Eylemimi öncelikle, Adana Ressamlar Derneği ile birlikte paylaştım. Mutluyum… Bu fikir inşamda bana güç veren ARD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yılmaz’a ve yönetim kuruluna çok teşekkür ediyorum.
Son olarak şunu söyleyebilirim… Kendimizi ve yaşadığımız dünyayı daha iyi bir hâle getirmek istiyorsak ve bir onur ya da unvan peşindeysek bu kendimizin ve yaşadığımız toplumun inşacıları olmanın onuru olmalıdır.
Kaman Sanat Galerisi çatısı altında yapılacak tüm eylemler, Adana Ressamlar Derneği ile birlikte Adana’nın onuru olacaktır.”
***
Bu gelişmenin yerelden küresele doğru ilerleyeceğinden hiç kuşkum yok… Oluşuma destek veren her sanat dostunu içtenlikle kutlarım.