Bazı hayatları anlatmak, hikâyenin gerçek kahramanlarını irdelemek, doğru olarak ifade etmek çok güçtür… Güngör Zencirli; Yüksek İnşaat Mühendisi, Matematikçi, Filozof ve en önemlisi de felsefenin resmini çizen “Adam”dı…
Yaklaşık 18 yıl önce, Ressam Dostum Ramazan Yıldırım tanıştırmıştı beni Güngör Abi’yle. Kocaman bürosunda mütevazı boyutta bir oda ayırmıştı kendisine. Kitaplarla, resimlerle dolu mekânında mutluluğu arıyordu. Zaman zaman ziyaretine gider, hayat hikâyesini dinler, derin matematik bilgisine dair anlattıklarına kulak kesilir; bazen anlamadığım durumlarda bile anlamış gibi yapardım…
Hayatının önemli bir kesitini Libya çöllerinde inşaat yaparak geçirmiş ve sonra Adana’ya dönerek oğlu Bilgehan Zencirli ve diğer ortaklarıyla bir yapı denetim firması kurmuştu. Fakat, iş hayatına ilgisi azalmıştı sanıyorum. Daha çok resim yapıyor, evrensel ve yerel düzeydeki çalışmalarını, anılarını derleyip kitaplaştırıyordu. Yanı sıra, kişisel resim sergisi açıyor, karma etkinliklerimize katılıyordu… Yaşı 70’i geçip 80’e doğru ilerlediği süreçte sağlık sorunları oluşmaya başladı. Fakat o, ofisteki odasından pek çıkmıyor, dinlenmeye yanaşmıyor, renkleriyle felsefesini tuvallerde buluşturmaya devam ediyordu…
Son aylarda pek ulaşamaz olmuştuk, Albert Einstein ve Salvador Dali gibi atan yüreğiyle Adana’ya anlam katan bilgi yüklü dostumuza… Ve 23 Mart sabahı Sevgili Ramazan Yıldırım’dan öğrendim, Güngör Abi’nin yıldızlar arasına karıştığını… Çok üzgünüm, gittiğin yer cennet olsun. Oraları da resmet, renklendir sonra da tablolarını rüyalarımıza yolla, e mi Abi!
Ressam Ayşe Sezen
“Depremlerin ve diğer doğal afetlerin toplumlar üzerinde büyük dönüştürücü etkilerinin olduğu yadsınamaz bir gerçek. Lakin bu etkinin sanat söz konusu olduğunda aynı şekilde var olduğunu, yer aldığını düşünmüyorum. Bu söylediğim sadece ülkemiz özelinde değil, dünyada da benzer bir durum var. Yaşanan büyük doğal afetlerin unutulmasının, gelecek nesiller tarafından hatırlanmasının, bu konuda bilinç oluşmasının yegâne yolu kanaatimce sanat eserlerinde yer bulmasıyla mümkün… Dünya var oldukça bu depremler aralıklarla devam edecektir. Alınacak önlemlerle kayıplar olabildiğince azaltılmalıdır.
Şu yaşadığımız zor günlerde birlik olup, yaralarımızı sarıp hayata devam edeceğiz, felaketin psikolojik etkilerinden kurtulmak içinse sanatı değerlendireceğiz. Sanatın iyileştirici yönünü kullanmak üzere, depremzede çocuklar için arkadaşlarımızla şu anda tuval ve resim için malzemeler temin etmekteyiz. Gerekli organizasyonlarla ruhsal anlamda destek olmak istiyoruz ve bununla ilgili adımlar atıldı. Çözümlerin bitmediği, sanatsal faaliyetlerin süreceği güzel günler umut ediyorum. Her şeye rağmen umut olmalı hayatta…”
Ressam Safa Büte
“Gerçekten de zor zamanlar geçiriyoruz. Pandemi’de evden çıkamadık, şimdi de evlere girmek istemiyoruz. Bu zorlukları her ne pahasına olursa olsun aşacağız. Ama kalıcı ve doğru bir şekilde aşmamız gerekiyor. Bu da, mimar, mühendis, kamu görevlileri ve biz vatandaşlar, olması gerekeni hakkaniyetle yaptığında başarılı olabileceğiz. Ama en önem vermemiz gereken şeyin liyakat olduğu gerçeğini hiç unutmadan… Tabi bir de bunun iç dünyamızı, hayallerimizi, maneviyatımızı ilgilendiren bir kısmı da var. Onu da sanatla aşacağız…
Kısacası bütün sanatçılar, hangi sanat dalıyla ilgileniyorsa, üzerine düşen vazifeyi, yılmadan usanmadan yerine getirmelidir. Ben bir ressam olarak resmetmeliyim, müzisyen notalara dökmeli, tiyatrocu yeni trajedileri kaleme alıp sahnelemeli. Sinemacı filmini çekmeli, fotoğraf sanatçısı en etkili kareler için deklanşöre basmalı. En iyi dileklerimle, yeniden güzel ve ışıklı günlere kavuşmak umuduyla selamlar, sevgiler.”