Konser Tarihi : 21Şubat 2025 Cuma
Konser Saati : 20:00
Konser Salonu : Adana Büyükşehir Belediyesi Konser Salonu
KONSER PROGRAMI
Şef : ERAY İNAL
Solistler : CAN ÇAKMUR “piyano”
CEM ESEN “piyano”
- POULENC İki Piyano İçin Konçerto
- A. MOZART Senfoni No: 39
ERAY İNAL
Besteci – Orkestra şefi
1983 yılında Ankara’da doğdu. 1995 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Fagot Bölümünü kazandı. Üstün başarılarından dolayı 1999 ve 2001 yıllarında iki kez sınıf atladı, 2003 yılında mezun oldu.
2002-2007 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tanıtma Vakfı ile ABD, Çin Halk Cumhuriyeti, Singapur ve Katar’a kadar uzanan 25’e yakın ülkede ülkemizi temsilen görev aldı.
2005 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Yüksek Lisansını kazanarak 2007 yılında Yüksek Şeref derecesiyle mezun oldu. Aynı yılın Kasım ayında Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın (ÇDSO) açmış olduğu sınavı kazanarak “Fagot” sanatçısı olarak göreve başladı.
2011-2018 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarında Öğretim görevlisi olarak çalıştı.
2013 Şubat ayında Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın düzenlemiş olduğu 1.nin seçilmediği Ulusal Beste yarışmasında “Anadolu Rapsodisi” adlı eseriyle 3. oldu.
2015 yılında 1951’den bu yana yazılmış 2. Kanun konçertosu olan “Mesnevi Kanun Konçertosu” nu besteledi.
2016 Mayıs ayında 15. Mersin Uluslararası Müzik Festivali 6. Beste yarışmasında “Hadrianapolis” adlı eseriyle 1. oldu.
Birçok ünlü sanatçının senfonik projelerini hazırladı. Tiyatro ve belgesel müzikleri besteledi. “Senfoni ile Türküler” ve “Senfoni ile Müziğimiz” adıyla, mirasımız olan türkülerin ve Türk müziği eserlerinin çok seslendirilerek dünyaya duyurulması için projeler hazırladı.
2019 Eylül ayında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Yüksek Lisans sınavını kazandı. Prof. Rengim Gökmen ile Orkestra Şefliği çalışmalarına başladı, 2023 Haziran ayında mezun oldu.
2023 Ekim ayında ÇDSO Orkestra Şef yardımcısı kadrosuna atanan Eray İnal, beste ve orkestra şefliği çalışmalarına devam etmektedir.
CAN ÇAKMUR
Doğum tarihi ve yeri : 1997, Ankara
Türk piyanist.
Uluslararası piyano yarışmalarında ödüller kazanan sanatçı, 2017 yılında düzenlenen İskoçya Uluslararası Piyano Yarışması’nda ve Japonya’da 2018’de düzenlenen10. Hamamatsu Uluslararası Piyano Yarışması’nda birincilik ödülüne değer görülmüştür. Türkiye’nin, Avrupa’nın ve Japonya’nın birçok önemli orkestrası ile konserler vermiştir.
İlkokuldan itibaren ODTÜ Geliştirme Vakfı Lisesi’nde öğrenim gördü. Piyano eğitimine Leyla Bekensir ve Ayşe Kaptan ile başladı. Konservatuar eğitimi görmedi,
2009–2015 arasında Emre Şen, Jun Kanno ve Paris’teki Schola Cantorum’ da Marcella Crudeli ile çalıştı.
Uluslararası Roma Piyano Yarışması’nda 2011’de ikinci, 2012’de birinci oldu.
2013’te Mersin’deki Kamuran Gündemir Yarışması’nda ikinciliği elde etti. Üstün yeteneklerinin gelişimi için burs sağlamak üzere Güher ve Süher Pekinel kardeşlerin başlattığı TÜPRAŞ sponsorluğunda gerçekleşen Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler projesine dahil oldu. Çalışmalarını bu proje bursu ile sağlanan Yamaha C3X kuyruklu piyanoda sürdürdü.
2014’te Almanya’nın Fulda kentinde düzenlenen Pianale Junior Akademi’ye ve yarışmaya katılarak 16-18 yaş arası kategoride birincilik kazandı. Bu başarısı sayesinde Avrupa Gençlik Müzik Yarışmaları (EMCY) Listesine katılan, Türkiye’den ilk piyanist oldu; böylece Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ustalık sınıflarına katılma ve konserler verme imkânı buldu. Aynı yıl, dünyada 18 yaş altı genç piyanistler için piyano yarışmalarının en büyük ve zorlularından biri olarak bilinen ve üç yılda bir düzenlenen “Franz Liszt Genç Piyanistler Yarışması” na katılıp üçüncülük ödülü ve Bartók Özel Ödülü’nü kazandı. Ard arda gelen bu başarılarından ötürü 2014 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde 18 Yaş Altı Genç Müzisyeni Özel Ödülü’ne değer görüldü. Aynı yıl Viyana’da Schola Cantorum Konservatuvarı’nda girdiği sınav sonucunda Virtüözlük Ödülü “Diplome de Virtuosite” aldı.
Lisans ve yüksek lisans eğitimine Almanya’da Weimar Franz Liszt Müzik Okulu’nda Grigory Gruzman ile devam etti, ayrıca Belçika’da Diane Andersen ile özel olarak çalışmayı sürdürdü.
- İstanbul Müzik Festivali’nin Açılış Konseri’ ni Sascha Goetzel şefliğindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde verdi.
2016’da 10. Balys Dvarionas Genç Piyanistler Yarışması’nda “laureate” ödülü ve iki ek özel ödül kazandı.
2017 Uluslararası İskoçya Piyano Yarışması’nda birinci geldi. 2018 yılında ise 10. Hamamatsu Uluslararası Piyano Yarışması ve birincisi oldu. Hamamatsu Piyano Yarışması’nda birincilik kariyerinde bir sıçrama noktası oldu.
2019-2020 sezonunda Tokyo Sumida Triphony Hall’ daki resitali, Japon NHK kanalı tarafından kaydedildi ve çeşitli ülkelerde radyo televizyonlarda birçok kez yayınlandı.
Türkiye’de yer aldığı birçok müzik etkinliğinin yanı sıra, İngiltere’de Wigmore Hall, Glasgow Konser Salon, Edinburgh Usher Salonu, Hollanda’da Eindhoven Muziekgebouw, Japonya’da Tokyo Opera City, Muza Kawasaki Salonu gibi salonda sahneye çıkan Çakmur’un ilk solo albümü 2019 yılında BIS Records tarafından yayınlandı.
2023’te 2028’e kadar sürecek 12 albümlük yeni bir kayıt dizisine başladı. Dizide Schubert’in tamamlanmış bütün önemli piyano eserlerine ve Schubert ile bağlantılı 10 bestecinin eserlerinin yer alacağını açıkladı.
Sanatçı, çello sanatçıları Alexandre Castro-Balbi ve Friedrich Thiele, kontrbas sanatçısı Dominik Wagner ve trio olarak Veriko Tchumburidze ve Dorukhan Doruk ile oda müziği konserleri vermektedir. Sanatçının 2019 yılında çellist Jamal Aliyev ile Orkney St. Magnus Müzik Festivalinde verdikleri konser BBC Radio 3 için kaydedildi ve yayınlandı.
CEM ESEN
Doğum tarihi ve yeri : 1997, Adana
Türk piyanist, besteci.
Piyano eğitimine Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Can Çoker ile başladı. Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ ndaki yedi yıllık eğitimin ardından 2010-2015 yılları arasında Mimar Sinan İstanbul Devlet Konservatuvarında Prof. Metin Ülkü’nün piyano öğrencisi oldu, aynı zamanda Belçika’da müzisyen ve pedagog Alan Weiss ile çalıştı.
Piyano eğitimine 2015 yılından beri Almanya’da devam etmektedir. Hochschule für Musik, Theater und Medien Hannover’de Prof. Roland Kruger’ in öğrencisidir.
Peter Florian, Emre Şen, Stefan Kovacevich, Andrej Dutkievich, Diana Anderson, Alan Weiss, Johann Schmith, Jun Kanno, Gülsin Onay, Fazıl Say, Andrea Lucchesini ve Ludmil Angelov’ un ustalık sınıflarına katıldı.
2012 yılında İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (IKSV – Genç Ustalar ve Kahramanları) düzenlediği konsere davet edilerek Gülsin Onay ile iki piyano konseri verdi. Aynı yıl 13. Antalya Piyano Festivali’ne davet edilerek konser verdi.
2018 yılında 19. Antalya Piyano Festivali’ne davet edildi ve solo resital verdi. Bu konserde şef Gürer Aykal’ın ricası üzerine bestelediği birinci piyano sonatının ilk seslendirilişini gerçekleştirdi, aynı yıl Sofya Müzik Festivali’nde resital verdi. Resitali ulusal radyoda yayınlandı.
2022 yılında 20. Uluslararası Kuzey Kıbrıs Müzik Festivalin’ de, 2024 yılında Oman’da Royal Opera Evi Muscat’ ta keman sanatçısı Elvin Hoxha Ganiyev ile resital gerçekleştirdiler.
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası, Estonian National Symphony Orchestra, Filharmonia Dolnośląska, Samsun Devlet Opera ve Balesi ve İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile konserler verdi.
2020 yılında JCI’ a bağlı T.O.Y.P. (Ten Outstanding Young Persons) tarafından “Kültürel Başarı” dalında birincilik ödülüne layık görüldü.
2010-2015 yılları arasında katıldığı Ulusal ve Uluslararası piyano yarışmalarından onbir ödül kazandı.
2019-2024 yılları arasında 7 albüm ve 4 tekli çıkardı. Birçok önemli salonda resitaller gerçekleştirmeye devam ediyor.
Esen, 2024 yılına kadar, 41 Opus numarası altında 100’den fazla eser besteleyip yayınladı. Cosmos Projesi adı altında Cosmos Albümü’ nü her ay bir sanatçıyla bir Tekli olarak Kasım 2023’te yayınlamaya başladı. Albümde Esen’in farklı enstrümanlar için yazdığı müziklerle bir besteci portfolyosu sunuldu. Bu sanatçılar arasında, Veriko Tchumburidze, Elvin Hoxha Ganiyev, Nil Kocamangil, Cem Önertürk, Ezgi Su Apaydın, Tolga Akman ve Deniz Şensoy yer aldı.
2022 Kasım ayı içerisinde “Voyages Project live in Turkey” kapsamında, Poyraz Baltacıgil, Cem Önertürk ve Elvin Hoxha Ganiyev ile, Türkiye’nin prestijli salonları CRR ve AASSM ‘de çello, keman ve flüt sonatlarından oluşan konserler gerçekleştirdi.
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası tarafından 2015 yılında Scarlet Op.1, 2021 yılında Mavi Peri Bale Süiti Op.21 ve Yaylı Çalgılar İçin Konçertant Op.26 eserlerinin, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası tarafından 2019 yılında Kozmik Varyasyonlar Op.10 eserinin, “Duo Blanc et Noir” duo grubu olarak tanınan sanatçılar Selin Şekeranber ve Yudum Çetiner tarafından 2023 yılında Hypatia Op.27 ve 2024 yılında KODA ve Duo Blanc & Noir ile 4 El Piyano ve Yaylılar İçin Konçerto Op.38 eserlerinin dünya prömiyerleri gerçekleştirildi.
Flüt Sonatları, 3. ve 4. Cahit Koparal Flüt Yarışması’nda seslendirilmekle birlikte, Almanya’da düzenlenen 20. Uluslararası “Kloster Schöntal” Keman Yarışması’ndan gelen sipariş üzerine bestelediği keman eseri, bu yarışmanın üst kategorisinde zorunlu eser olarak seslendirildi.
FRANCIS POULENC
Doğum tarihi ve yeri : 7 Ocak 1899, Paris
Doğum adı : Francis Jean Marcel Poulenc
Ölüm tarihi ve yeri : 30 Ocak 1963, Paris
Fransız besteci ve piyanistti. Besteleri arasında şarkılar , solo piyano eserleri, oda müziği, koro parçaları, operalar, baleler ve orkestra konser müzikleri bulunur. En bilinenleri arasında piyano süiti Trois mouvements perpétuels (1919), bale Les biches (1923), klavsen ve orkestra için Concert champêtre (1928) , Organ Konçertosu (1938), Dialogues des Carmélites operası (1957) ve soprano , koro ve orkestra için Gloria (1959) yer alır.
Zengin bir üreticinin tek oğlu olarak Poulenc’ in babasının peşinden aile şirketine girmesi bekleniyordu ve bir müzik kolejine kaydolmasına izin verilmedi. Bestecinin anne ve babasının ölümünden sonra akıl hocası olan piyanist Ricardo Viñes ile çalıştı. Poulenc ayrıca Erik Satie ile tanıştı ve onun himayesinde topluca “Les Six” olarak bilinen bir grup genç bestecinin arasına katıldı.
Poulenc ilk çalışmalarında yüksek ruhlu ve saygısızlığıyla tanındı. 1930’larda doğasının çok daha ciddi bir yanı ortaya çıktı, özellikle 1936’dan itibaren bestelediği dini müzikte, bunları daha neşeli eserleriyle dönüşümlü olarak kullandı.
Poulenc, besteci olarak çalışmalarının yanı sıra yetenekli bir piyanistti. Özellikle bariton Pierre Bernac (kendisine vokal yazımında da danışmanlık yapan) ve soprano Denise Duval ile yaptığı performans ortaklıklarıyla tanınıyordu. Her ikisiyle de Avrupa ve Amerika’da turneye çıktı ve piyanist olarak birçok kayıt yaptı.
Gramofonun önemini fark eden ilk bestecilerden biriydi ve 1928’den itibaren kapsamlı kayıtlar yaptı.
Poulenc, son yıllarında ve ölümünden sonraki on yıllar boyunca, özellikle kendi ülkesinde, mizahi, hafif bir besteci olarak ünlendi ve dini müziği sıklıkla göz ardı edildi.
- yüzyılda, Dialogues des Carmélites ve La voix humaine’ in dünya çapında birçok yeni prodüksiyonu ve şarkılarının ve koro müziğinin çok sayıda canlı ve kayıtlı performansıyla ciddi çalışmalarına daha fazla ilgi gösterildi.
Émile Poulenc ve eşi Jenny, née Royer’ in küçük çocuğu ve tek oğlu olarak doğdu.
Emile Poulenc, başarılı bir ilaç üreticisi olan Poulenc Frères’ in (daha sonra Rhône-Poulenc ) ortak sahibiydi. Aveyron bölgesindeki Espalion’ dan dindar bir Roma Katolik ailesinin üyesiydi.
Jenny Poulenc, geniş sanatsal ilgi alanlarına sahip bir Parisli aileden geliyordu. Poulenc’ e göre , doğasının iki yönü de bu geçmişten kaynaklanıyordu; babasının ailesinden gelen derin bir dini inanç ve annesinin dünyevi ve sanatsal yönü…
Eleştirmen Claude Rostand daha sonra Poulenc’ i “yarı keşiş, yarı yaramaz çocuk” olarak tanımladı.
Poulenc müzikle dolu bir evde büyüdü; annesi yetenekli bir piyanistti ve klasikten daha az yüce eserlere kadar uzanan geniş bir repertuvarı vardı ve bu ona “sevimli kötü müzik” dediği şeye ömür boyu sürecek bir zevk verdi.
Beş yaşından itibaren piyano dersleri aldı; sekiz yaşındayken ilk kez Debussy’ nin müziğini duydu ve sesin özgünlüğüne hayran kaldı. Gelişimini etkileyen diğer besteciler Schubert ve Stravinsky idi; ilkinin Winterreise’ si ve ikincisinin The Rite of Spring’ i onda derin bir etki bıraktı. Babasının ısrarı üzerine Poulenc, bir müzik konservatuvarı yerine Paris’teki Lycée Condorcet’ de eğitim alarak geleneksel bir okul kariyeri izledi.
1916’da çocukluk arkadaşı Raymonde Linossier (1897–1930), Poulenc’ i Adrienne Monnier’ in kitapçısı Maison des Amis des Livres ile tanıştırdı. Orada yenilikçi şairler Guillaume Apollinaire, Max Jacob, Paul Éluard ve Louis Aragon ile tanıştı. Daha sonra onların şiirlerinin çoğunu müziğe uyarladı. Aynı yıl piyanist Ricardo Viñes’ in öğrencisi oldu.
Biyografi yazarı Henri Hell, Viñes’ in öğrencisi üzerindeki etkisinin hem piyano tekniği hem de Poulenc’ in klavye eserlerinin tarzı açısından derin olduğunu belirtir.
Poulenc daha sonra Viñes hakkında şunları söyledi: “Büyük bıyıklı orta yaşlı adam, Poulenc’ in 1914’ten itibaren birlikte çalıştığı piyanist Ricardo Viñes… O çok hoş bir adamdı, kocaman bıyıkları olan tuhaf bir hidalgo, en saf İspanyol stilinde düz kenarlı bir sombrero ve pedal çevirmeyi yeterince değiştirmediğimde bacaklarıma vurmak için kullandığı düğmeli çizmeler. … Ona çılgınca hayrandım çünkü o zamanlar, 1914’te, Debussy ve Ravel çalan tek virtüöz oydu. Viñes ile olan o buluşma hayatımda çok önemliydi: Ona her şeyi borçluyum… Gerçekte, müzikteki yeni çabalarımı ve piyano hakkında bildiğim her şeyi Viñes’ e borçluyum.”
Poulenc on altı yaşındayken annesi öldü; babası iki yıl sonra öldü. Viñes bir öğretmenden daha fazlası oldu: Myriam Chimènes’ in Grove Müzik ve Müzisyenler Sözlüğü’ ndeki sözleriyle, genç adamın “manevi akıl hocası” ydı. Öğrencisini beste yapmaya teşvik etti ve daha sonra üç erken Poulenc eserinin prömiyerini yaptı. Poulenc onun aracılığıyla erken gelişimini şekillendirmesine yardımcı olan iki besteciyle arkadaş oldu; Georges Auric ve Erik Satie …
Poulenc ile aynı yaşta olan Auric, müzikal açıdan erken bir gelişim gösteren biriydi; ikisi tanıştığında Auric’ in müziği önemli Paris konser mekanlarında çoktan icra edilmişti. İki genç besteci benzer bir müzikal bakış açısına ve coşkuya sahipti ve Poulenc’ in hayatının geri kalanında Auric onun en güvendiği arkadaşı ve rehberiydi. Poulenc ona “ruhen gerçek kardeşim” diyordu.
Ana akım Fransız müzik kurumundan izole edilmiş eksantrik bir figür olan Satie, Auric, Louis Durey ve Arthur Honegger dahil olmak üzere birçok yükselen genç bestecinin akıl hocasıydı. Başlangıçta Poulenc’ i burjuva amatör olarak görmezden geldikten sonra yumuşadı ve onu “Les Nouveaux Jeunes” adını verdiği himayesindekiler çevresine kabul etti. Poulenc, Satie’ nin kendisi üzerindeki etkisini “hem ruhsal hem de müzikal düzlemlerde anında ve geniş” olarak tanımladı. Piyanist Alfred Cortot, Poulenc’ in Trois mouvements perpétuels’ inin “Satie’ nin ironik bakış açısının günümüz entelektüel çevrelerinin hassas standartlarına uyarlanmış yansımaları” olduğunu belirtti.
İki Piyano ve Orkestra için Konçerto Re minör
Bestelenme tarihi : 1932 yaz ayı içerisinde 3 aylık bir zamanda
İlk seslendirme tarihi ve yeri : 5 Eylül 1932’de Venedik, Uluslararası Çağdaş Müzik Topluluğu
Orkestra Şefi : Désiré Defauw
Orkestra : La Scala Orkestrası
Solistler : Francis Poulenc ve Jacques Février
Adanan kişi : Prenses Edmond de Polignac
Konçerto; iki piyano ve flüt, pikolo, iki obua (ikinci çift koranglais), iki klarnet, iki fagot, iki korno, iki trompet, iki trombon, tuba, trampet, sığ trampet, bas davul, kastanyet, üçgen, askeri davul, askılı zil ve yaylılardan oluşan orkestra için bestelenmiştir.
Genellikle Poulenc’ in erken döneminin doruk noktası olarak tanımlanır. Besteci Belçikalı müzikolog Paul Collaer’ e şöyle yazmıştır: “Önceki çalışmalarımdan ne kadar büyük bir adım ileri olduğunu ve gerçekten büyük dönemime girdiğimi kendiniz göreceksiniz.”
Paris salonu, müzikal avangardın buluşma yeriydi.
Konçertonun tekrarlayan moto perpetuo’ su, modal olarak vurgulanmış figürasyonları açıkça Poulenc’ in 1931 Exposition Coloniale de Paris’te bir Bali gamelan’ ı ile karşılaşmasından esinlenmiştir.
Poulenc, Igor Markevitch’ e yazdığı bir mektupta, “Konçertonun iki aylık oluşumu sırasında piyanomda ne olduğunu bilmek ister misin? Mozart’ın konçertoları, Liszt’ in konçertoları, Ravel’ in konçertoları ve senin Partita’n” diye yazmıştır.
Konçerto, birinci ve ikinci bölümde basit A-B-A formunu sergiler, ancak finalde araya giren bölümlerle daha karmaşık bir rondo formu önerir. Konçerto üç bölümden oluşur:
- Allegro ma non troppo – Re minör
- Larghetto – Si bemol majör
- Allegro molto – D minör
Birinci bölüm Allegro ma non troppo – Re minör
Poulenc, açılış bölümünde sonata allegro kurallarını atlayıp daha yavaş bir orta bölümle üçlü form lehine karar kılıyor. Eğer bu ilk bölüm Mozart’ ı çağrıştırmak için tasarlanmışsa , o da keyifli Divertimenti ve Serenades’ in neşeli bestecisidir. Genel etki “neşeli ve doğrudan” dır, Poulenc’ in kendi müziğini tanımlamak için sıklıkla kullandığı kelimeler.
İkinci bölüm Larghetto – Si bemol majör
Yavaşça sallanan, bilinçli olarak naif Larghetto’da Poulenc, Mozart’ın K. 466′ daki Re Minör Konçertosu’ndan ünlü Andante’ yi çağrıştırıyor. Giderek daha gür, istikrarlı bir şekilde gelişen orta bölüm, yorulmak bilmez bir şekilde Fransız olmasına rağmen ciddi anlarında 19. yüzyılın en Mozart’ çı bestecilerinden biri olabilen Camille Saint-Saëns’ in ruhunu yansıtıyor.
Poulenc, “Bu Konçerto’nun Larghetto’ sunda, ilk tema için kendime Mozart’ a dönme izni verdim, çünkü melodik çizgiye düşkünüm ve Mozart’ ı diğer tüm müzisyenlerden daha çok tercih ediyorum. Hareket alla Mozart ile başlasa da ikinci piyanonun girişinde hızla o zamanlar bana tanıdık gelen bir stile doğru ayrılıyor.”
Üçüncü bölüm Allegro molto – D minör
Poulenc’ in finali, Parisli bir müzikholün kayıtsızlığını ve bir gamelan orkestrasının büyüleyici seslerini birleştiren senkretik bir Rondo’dur. Parıldayan ritmi ve enerjik ritimleri canlı, coşkulu bir etki yaratır. İdolü Mozart gibi, Poulenc de bizi savurgan melodik icatlarla şımartıyor ve neredeyse her bir sonraki bölüm için yeni bir tema sunuyor.
Biyografi yazarı Henri Hell, “final, bestecinin kalbinden hiç uzaklaşmayan o kasıtlı olarak kaba temalardan biriyle flört ediyor.”
Kulağa ne kadar parlak gelse de Poulenc İki Piyano Konçertosu piyano solistlerinden teknikten çok topluluk becerileri talep ediyor. Piyanolar sohbetvari interlüdler serpiştirse de geleneksel kadanslar yok. Konçerto boyunca, piyanistler neredeyse sürekli çalıyorlar, bazen orkestra eşliğinde değil… Poulenc, iki klavye ve destekleyici orkestra topluluğu arasında dramatik ama büyüleyici bir diyalog yaratıyor. Alışılmadık bir şekilde, orkestrasyonu üflemeli çalgıları, bakır üflemeli çalgıları ve vurmalı çalgıları ön plana çıkarıyor ve yaylıları alışılmadık bir ikincil role indirgiyor.
WOLFGANG AMADEUS von MOZART
Vaftiz adı : Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart
Doğum tarihi ve yeri : 27 Ocak 1756, Salzburg
Ölüm tarihi ve yeri : 5 Aralık 1791, Viyana
Klasik Batı Müziği’nde Klasik dönemin etkili ve üretken bestekârlarından biridir.
Mozart, olağanüstü yeteneklerini erken yaşta göstermeye başladı. Beş yaşında piyano ve keman konusunda yetkin hale gelmiş, beste yapmaya başlamıştı ve Avrupalı kraliyet ailelerine konserler veriyordu. 17 yaşında Mozart, Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başladı ama orada tatmin olmayınca daha iyi bir pozisyon aramak üzere seyahatlere çıkmaya başladı. 1781’de Viyana seyahati sırasında Salzburg’daki görevinden ihraç edildi. Bunun üzerine Viyana’da kalmaya karar verdi. Viyana’da daha meşhurdu ama maddi güvencesi daha azdı. En ünlü senfonilerinin, konçertolarının ve operalarının birçoğunu ve Requiem’in bazı kısımlarını Viyana’daki son yıllarında besteledi. 35 yaşında öldüğünde Requiem henüz tamamlanmamıştı. Ölümüyle ilgili ayrıntılar hâlâ tartışma konusudur.
Bestelediği 600’den fazla eserin birçoğu senfoni, konçerto, oda, opera ve koro müziğinin zirve noktaları olarak kabul edilir. Mozart tüm zamanların en önemli klasik bestecileri arasında sayılır ve Batı müziği üzerindeki etkisi çok derindir. Ludwig van Beethoven ilk eserlerini Mozart’ın gölgesinde bestelemiştir. Joseph Haydn, Mozart için “Böyle bir yetenek 100 yıl boyunca bir daha gelmez.” demiştir.
En önemli esin kaynaklarından biri Johann Sebastian Bach’ tır. Bach’ın eserleri birçok kez Mozart’ın esinlendiği eserler olarak gösterilmiştir.
Türklerin Avrupa’da moda olduğu o yıllarda, Mehter ritminden esinlenen Mozart, 11 numaralı La Majör Piyano Sonat’ının (K. 311) 3. bölümünde “Ronda alla Turca” (Türk Marşı)’nı besteler. Ayrıca Viyana’da Türk elçinin kızı Zaide adına opera besteler.
Dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en büyük müzik dehasının sadece 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömüre 626 ölümsüz eser bırakması, kendisi belki de müzik dünyasının en büyük kazançlarından biri olsa da kısa ömrü de müzik dünyasının en büyük kaybıdır.
Mozart’ın müziği, Haydn’ınki gibi, klasik müziğin ilk örneklerindendir. Çalışmaları, o dönemin tarzını değiştirmiş ve barok tarzı ile de karışımını sağlamıştır. Mozart’ın kendine ait tarzı klasik müziğin tamamının gelişimine paraleldir. Çok yönlü bir besteciydi, hemen hemen her türde müzik yazardı. Bunların arasında senfoni, opera, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kentet ve piyano sonatları da vardır. Bu türlerin hiçbiri yeni değildi, ama piyano konçertosu Mozart’ın tek başına geliştirdiği ve popüler ettiği bir türdür. Ayrıca önemli sayıda dini müzik de yayımladı, bunların arasında ayin müzikleri de vardı ve birçok dans müziği de besteledi; divertimenti, serenadalar ve diğer hafif eğlenceli türlerde…
Mozart ilk yıllarından beri müthiş bir kulağa sahipti. Duyduğu her müziği hafızasına bir daha çıkmayacak üzere yazabiliyordu. Gezilerinin de oldukça fazla olmasından dolayı, nadir bir tecrübe koleksiyonu edindi. Londra’da bir çocuk olarak J. S. Bach ile karşılaştı ve müziğini dinledi. Paris, Mannheim ve Viyana’da da buradaki bestekârlarla karşılaştı. Muhteşem Mannheim orkestrasıyla beraber çalıştı. İtalyan açılışları ve opera buffalarıyla karşılaştı. Bunların hepsi, gelişiminde önemli bir rol oynadı. Londra ve İtalya’da galant tarzı o dönemde oldukça popülerdi. Basit, hafif müzik, sesin yavaşlamasına bir tutku, vurgulara önem veren, hâkim ve ana notanın üstündeki dördüncü ve altındaki notayı çıkartarak, simetrik cümlelerle ve açık bir mimari sundu. Bu tarzın etrafında gelişen klasik müzik, Barok’ un karmaşık tarzına bir tepkiydi. Mozart’ın ilk çalışmaları, İtalyan uvertürleriydi. Diğerleri J.C. Bach’ın eserlerine oldukça benzerdi ve başkaları da Viyana’daki eserlerin değişik bir şekilde vurgulanmasıydı. Mozart’ın en tanınan özelliklerinden biri de belli bir düzenin uyumuydu; sesin yavaşlamasına ana nota etrafında yöneliyordu ama Mozart, bunu değiştirerek uyumu ses yavaşlamasının daha güçlü yarıya geçmesini sağlamıştı. Mozart’ın Phrygian anlayışı da bunu gösterir.
Mozart olgunlaştıkça, Barok müziğinden birtakım yeni özellikler daha uyarlamıştır. Örnek olarak, 29. Senfoni’nin La Majör (K. 201)’ünde kontrpuana ait iki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınmasından meydana gelmiş tema kullanıyordu, ilk hareketinde ve düzensiz ifade uzunluklarını denemiştir. 1773’teki bazı kuartetleri fugal finalleri vardır ve büyük olasılıkla Haydn’dan esinlenmiştir.
Daha sonraki operalarında da enstrümanların, orkestranın, ton renginin psikolojik ve duygusal hisleri ve dramatik geçişleri ifade edebilmek için yeni yöntemler geliştirmiştir. Senfonilerinde çözülemeyecek seviyede karmaşık bir şekilde orkestrasını kullanması, orkestranın psikolojik etkilerini geliştirmiş ve daha sonra da opera olmayan eserlerinde de görülmüştür.
Senfoni No: 39 K.543 Mi bemol majör
Bestelendiği tarih ve yeri : 26 Haziran 1788, Viyana
İlk seslendirilişi : 3 Aralık 1920, Los Angeles
Orkestra : Los Angeles Filarmoni Orkestrası
Orkestra Şefi : Walter Henry Rothwell
Senfoni; flüt, iki klarnet, iki fagot, iki korno, iki trompet, timpani ve yaylılar için bestelenmiştir.
Açılış o kadar görkemlidir ki en soğuk, en duyarsız dinleyiciyi ve uzman olmayanı bile o kadar şaşırtmıştır ki, sohbet etmek istese bile, dikkatsiz olmasını engellemiş ve böylece, tabiri caizse, onu tüm kulaklara hitap edecek bir konuma getirmiştir. Sonra (o kadar) ateşli, dolu, tarifsiz derecede görkemli ve fikirlerle dolu hale gelir, neredeyse tüm zorunlu bölümlerde çarpıcı çeşitlilik vardır ki, kulak ve hisle bu kadar hızlı takip etmek neredeyse imkansızdır ve insan neredeyse felç olur. Bu gerçek felç, çeşitli müzik uzmanları ve müzik dostlarında görünür hale geldi ve bazıları Hamburg’da böyle bir şeyin bu kadar muhteşem bir şekilde icra edildiğini asla düşünemeyeceklerini veya hayal edemeyeceklerini itiraf ettiler.
Modern zamanlarda eser, senfonik repertuarın temel parçası haline gelmiştir. Dört bölüm vardır :
- Adagio; Allegro
- Andante con moto
- Menuetto e Trio
- Allegro
Birinci bölüm Adagio – Allegro
Üflemeli çalgılar bölümünde duyulan fanfarlarla görkemli bir girişle açılır . Bunu sonat formunda bir Allegro izler, ancak birkaç özellik (örneğin yumuşak açılışı izleyen yüksek sesli patlama) onu en erken senfonilerini etkileyen galant okuluyla ilişkilendirir.
Nefeslilerin bağımsızlığı ve genel olarak parçaların daha fazla etkileşimi ve ikinci tema grubunun, ikinci grupları neredeyse her zaman tamamen önemsiz olan önceki senfonilere kıyasla birkaç tema (özellikle mutlu bir “yürüyüş teması” dahil) içermesi, bu bölümü benzerliklerden çok farklılıklarının olduğu önceki eserlerden ayıran noktalardan sadece birkaçıdır.
İkinci bölüm Andante con moto
Kısaltılmış sonat formundaki yavaş bölüm, yani geliştirme bölümü yok, yaylılarda sessizce başlıyor ve orkestranın geri kalanına doğru genişliyor. Sessiz ana materyal ve enerjik, biraz heyecanlı geçişler bu bölümü karakterize ediyor. Anahtar, Mi ♭ majörün subdominantı olan La ♭ majördür .
Üçüncü bölüm Menuetto ed Trio
Yapıtta çok ilginç bir minuet ve üçlü var. Üçlü, “Ländler” adı verilen bir Avusturya halk dansıdır ve bir klarnet solosu içerir. Güçlü Menuetto, üçlünün ikinci klarnetinin düşük (chalumeau) kaydında arpejler çalmasının alışılmadık tonuyla dengelenir. Bu özel halk dansının melodisi, 18. yüzyılın sonlarında Viyana’da popüler olan yerel içki şarkılarından türetilmiştir.
Dördüncü bölüm Allegro
Final; ana teması Re’ deki, sonraki yaylı beşlisi gibi çoğunlukla bir gam olan, burada yükselen ve alçalan başka bir sonat formudur. Geliştirme bölümü dramatiktir; koda yoktur, ancak hem açıklama hem de özetin sonuna kadar olan geliştirmenin tekrarlanması istenir ve sıklıkla tekrarlanır.
Taşar ERKOL