Kavramlarla yaşamanın farkı – Emre Toğrul

Modern batı dediğimizin en önemli hasleti,
Düşüncenin meyvesini, ‘KAVRAMI’ önde tutması,
İnsan ve olayları üstüne yerleştirmesidir.
Yani batılı, hayalindeki kavramı gerçekleştirirken,
Onu en uygun olay ve insanlarla birleştirir.
Dünyaya hakimiyet kurabilmenin anahtarı da budur.
Doğuda biz, salt insanlara ve olaylara odaklanırken,
Çıplak gerçeğin ta ortasında ve kavramlardan bihaber,
Batılı, kavramı hayaline yamar ve tüm dünyaya salar.
Özellikle batı sinemasında esas ve usul budur.
Bakü dönüşü uçaktayım, konsantre, filme dalmışım.
‘Collateral Beauty ‘ adlı bir film seyrediyorum ,
Will Smith, Edward Norton, Helen Mirren vs,
Film, tam da bu anlattığımın yaman bir kurgusu,
Bu düşünce, hayal ve kavram mucizesiyle yaşamayı,
Çocuklarımıza öğretmek lazım derim…

●●●●○○○○●●●●

Hergün önümüzde olan, ama tutamadığımız.
SEVGİ, ZAMAN ve ÖLÜMÜ anlatıyor film.
Her an mevcut varoluşumuzun tehdidi ölüm,
Akıp giden ve tarifi imkansız soyut zaman,
Hissedilen ama elle tutulamayan eşsiz sevgi,
Film tavsiyeye şayan da, ben başka boyuttayım.
Batı hayalciliği ve akılcılığındaki adamın filmini,
Keyifle seyrederken ben,
Yani doğunun mistik tutuculuğunda yetişen ben,
Hemen insanlara ve olaya konsantre olup,
Ne anlatılmak istenen sevgiyi, zamanı, ne de ölümü,
Hiçbirini düşünmeden, olaya dalıyorum.
İnsanlara, davranışlarına, sözlerine bakıyorum.
Filmin kavramsal kurgusu öyle bir yerleştirilmiş ki,
Olay ve insan çanağına dalıp, mesajı yutuveriyorum .
Eğitim, sanat, felsefe, teknoloji, spor ya da bilimde,
Ama hepsinde, aynı bir kaşık suda boğuluyoruz.
Hayal etmeye yetili batılı düşünce, önce kavrayıp ,
Sorgu ile kavramlaştırıp kurguladığı tiyatroyu,
En çok da bizim coğrafyada sahnelemeyi seviyor.
Çünkü kavramlarla düşünme ve davranma pratiğimiz nakıs.
Hop, olay nedir? Kim yaptı, niye yaptıda kayıp,
Boş laf, altı boş fikir ve gelişigüzellik uzmanlarıyız.
Kavramayı ve kavramla düşünmeyi öğrenmeliyiz…

●●●●○○○○●●●●

Kavram sihirine sinemadan girsek te, her alanda,
Ama her alanda bu temel taşına ihtiyacımız var.
Sporun, bedensel yarışmacılıkla anlatmaya çalıştığı,
Batılının günlük yaşam düsturu yaptığı kavramı,
Sporu yapan insan ve olay bazında izleyip, delleniyoruz.
Resimin, müziğin, fotoğrafın, sinemanın, kitabın,
İnsan ruhunu yüceltmeye çalışan sanat kavramını,
Sanatçıya ve anlattığı olaya indirgemiş, öğütüyoruz.
Kanıta dayalı pozitif bilim, kavram olmaktan çıktı,
Hurafenin, batılın, ben yaptım oldunun kucağındayız.
Binlerce yıllık evrensel doğruların, erdemlerin bile,
İçini özünü boşaltıp, tanımını, ana fikrini tersyüz edip,
Hiç olmayacak insanlara ve olaylara atfetme telaşındayız.
Özgürlük ve özgünlükten uzak eğitildiğimizden,
Kavramları hayal edip, düşünüp, kurgulamayı bırakın,
Senaryosu kurgulanmış hayallerin cici izcileri olmuşuz.
Kavram mucizesinin özgüveniyle büyütmek gerek çocukları…

●●●●○○○○●●●●

Uçak yavaş yavaş alçalırken, filmi bitiriyorum.
Batının, yüzyıllardır hayal edip, kurguladığı düşüncenin,
İnsan ve olaylara giydirilerek sunulan kavram hapını,
Bu seferde sinema denen müthiş enstrüman sayesinde,
İliklerime kadar hissederek yutuyorum.
Zaman, sevgi ve ölüm kavramları, bir kısacık filmde,
Nasıl bu denli güzel anlatılır derken, uçak yere değiyor.
Beni uyandıran noktada, yine herzamanki kaos başlıyor.
‘’Lütfen kemerleri çözmeyin, lütfen yerlerinizde oturun’’
Yırtınan görevlilere, hala yol alan uçağa rağmen,
Acele ayağa kalkış, telefonlara, çantalara hücum ediş.
Çünkü olaylar ve insanlar belirliyor davranış kalıbımızı,
Çünkü hala reflekslerimiz belirliyor yapacaklarımızı,
Birlikte seyahat etme, güvenlik, kişisel hak çok soyut bize,
Hiç hayalleyip, düşünüp, kavram olarak algılamamışız bunları.
Önce özgürce hayal etmeyi içgüdüye monte etmemiz,
Sonra düşünmeyi kutsal bir görev edinmemiz,
İllaki kavramlarla öğrenip pratiğe oturtmamız lazım.
Yoksa bunu bilen aklın ve hayalindeki kurgunun,
Taklitçilikle memur kötü figüranıyız, piyonuyuz…