Balkon çiçekliğime, iki yumurta bırakan kumru,
Bu sonbaharın sabah sevinci oldu bana.
Hangi içgüdüyle toplayıp getiriyor çam yapraklarını ,
Yumurtalara bir yuva yapıyor, oraya yumurtluyor.
Nasıl bütün gün yumurtaların üstünde oturuyor?
Parka bakan evlerin en keyifli tarafı kuşların eşliği,
Perceredeki güvercin, kumru sesi, cıvıltı.
Günlerdir sabah akşam, ister istemez gözüm orada,
Hem bu eşsiz güzelliği rahatsız etmeyim diyorum,
Hem de katkısız doğayı izleme merakımı yenemiyorum.
Ve bir anda uçup gidiyor rahatsız edersem, endişelenirse,
Özgürlüğüne uçuveriyor, yumurtalarını geride bırakıp.
Edip Cansever ustanın dediği gibi, doğa özgürlüğe aşık…
‘’Ben de bal gibi hürriyeti severim
Sen de seversin öteki de sever
Yani ağaç sevmez mi fıstık çiçeği sevmez mi
KUMRU sevmez mi hokkabaz kuşu sevmez mi hürriyeti
Bu tavuk yeşili ağaç
Bu cam göbeği nehir
Hürriyetle adama benzedi
Şu dağ çilekleri yaban elmaları
Basma çiçeğinden güzelse
Hürriyetle büyüdüğünden’’
∞Ω∞
Çok keyifliyim bu sonbahar dostlar, bakmayın yüzümün hüznüne,
Tevfik Fikret üstad da Veli baba şiirinde benim gibi bir adamı tarifler:
‘’Veli Baba, Evet Baba
Kaba saba, Kalbi ama
Dolu sevgi, dolu acıma.
Evet, yüzü baykuş, doğru;
O baykuşun ruhu KUMRU.’’
Sabahları çayımı yudumluyorum anne kumruyla gözgöze,
Ekmek kırıntısı, kalmış hıyar ve biraz su, tanrı misafirine…
‘Aman sakın dokunma yumurtalara Emre ağabey’ diyor asistanım,
Güneş, gölge, karanlık, aydınlık, yağmur, rüzgar hiç farketmiyor,
Ana kumru ise yumurtaların üstünde, belli ki sıcacık kanatları,
Balkon çiçekleri, bitkileri pek bir memnun misafirin durumdan,
‘ Baba, kuşlar ne zaman çıkacak’ sabırsızlığında oğlum,
‘Ne zaman çıkacaklar, annesi gibi uçacaklar’ diye ekliyor arkadaşı,
Sabırsızlık, zamanından önce yumurtanın kırılması ve uçmak,
Dünyayı, bu hale getiren dertlerin kökündeki eylem,
Herşeyi zamanından önce, liyakatsiz istemek, almak değil mi?
Tabii ki böyle diyemiyorum çocuklara, henüz tertemiz beyinleri.
Oktay Rıfat Usta gibi cevap veriyorum çocuklara:
‘’Nedir bu dünya hali
Nedir bu bozuk düzen
Dün çıktı yumurtadan
Bugün sevdalı KUMRU’’
∞Ω∞
Yazarın dediği gibi Yusuf tutan kuşudur o, kumru da derler,
Özgür ve kutsal kuşlardır, ‘’meleklerin gölgesi’’ de denir
O yüzden etleri yenmez.
Şehir ne kadar insanlarınsa, o kadar da kumrularındır.
Bu aralar değmeyin keyfime, kumru iyice alıştı bana,
Bir endişe kaplıyor içimi ya yumurtalara bir şey olursa?
Halbuki çatlayınca yumurtalar, palazlanınca yavrular,
Bilemedin bir hafta uçup gidecekler yuvadan sessizce.
Ama ben yaşamın bu güzel anını yakalamanın sihirindeyim.
Yavrularını beklerken, üstlerinde sıcacık kanat geren,
Bitap düştüğünde başını kanatları arasına gömüp uyuyan,
Balkon çiçekliğimde yeni bir hayata beden veren kumrudayım.
Aslında hergün, yaşamın döngüsünü, geçiciliğini vurgulayan,
Bu devinimden ders almamızı öğütleyen öyle çok simge var ki?
Bana gelen kumru, size gelen kimbilir ne, hissedebilirsek.
Şairin dediği gibi, aykırı bir rüzgar alana dek görebilmeyi bilirsek:
‘’Bir küçücük KUMRU kuşu büyüttüm
Göğsümün gizlisinde
Yumuşaklık adına, sevgi adına
Konduğu tüm dalları
Aykırı bir rüzgar aldı.’’