Kilikya tarihinin daha fazla aydınlatılması için Tatarlı Höyük kazılıyor

Roma döneminde Kilikya adıyla bilinen Çukurova’nın, en dip tarihi olan neolitik çağdan Helenistik döneme kadarki izleri, Tatarlı Höyüğü’ndeki kazılarla gün yüzüne çıkarılıyor.

Neolitik çağdan Helenistik döneme kadar yerleşim yeri olarak kullanılan, Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın doğup büyüdüğü ve gençlik yıllarını geçirdiği höyükte yapılan kazılarla Kizzuwatna devletinin en önemli kentlerinden birinin Lawazantiya olduğunu kanıtlayan bulgulara ulaşılmaya çalışılıyor.

Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Serdar Girginer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ceyhan ilçesine bağlı Tatarlı Mahallesi’nde yer alan Tatarlı Höyük’te 2007’de başlayan kazının bu yıl 13. dönemi olduğunu anlattı.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında kazının, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Çukurova Üniversitesi adına Adana Büyükşehir Belediyesinin sponsorluğunda yapıldığını belirten Girginer, çalışmalara Korkut Ata Üniversitesinin de uzman desteğinde bulunduğunu söyledi.

Girginer, höyükte 12 kişilik uzman ekip ve 8 işçiyle Kizzuwatna devletinin kuruluş yıllarıyla Hititler dönemini, yani milattan önce 1600-1200 arası yaklaşık 400 yıllık süreci kazmaya çalıştıklarını aktardı.

Milattan önce 2. bin yılın ortalarında Hititler Anadolu’da ilk devlet kurduklarında Tatarlı Höyük’ün bulunduğu coğrafyada da Kizzuwatna devletinin kurulduğunu anlatan Girginer, “Kizzuwatna’nın o dönemde iki büyük kenti var. Bunlardan bir tanesi Lawazantiya. Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın doğup büyüdüğü ve gençlik yıllarını geçirdiği Lawazantiya kentinin, Tatarlı Höyük ile aynı yer olduğunu düşünerek kazılara başladık ve halen aynı fikirde devam ediyoruz. Lawazantiya kentinin burası olduğunu yıllardan beri öngörmekteyiz ki kanıtlarımız da bu yönde her geçen gün artmakta” diye konuştu.

Hitit yazılı belgelerinde Lawazantiya ile ilgili “7 pınarlı kent'” ifadesinin geçtiğini vurgulayan Girginer, kendilerinin de yaptıkları araştırmalarda şu an bölgedeki 22 mahallenin su ihtiyacını karşılayan 7 pınarı tespit ettiklerini kaydetti.

Girginer, neolitik çağa kadar yerleşim izleri bulunan Tatarlı Höyük’te 13 yıldan bu yana sürdürdükleri kazılarla, buranın şu ana kadar 15’te birini açtıklarını söyledi.

Tatarlı Höyük’ün bölgenin tarihine ışık tutması açısından çok önemli bir yer olduğunu dile getiren Girginer, şöyle devam etti.

“Burası Adana’nın, en dip tarihinden Helenistik döneme kadar tarihini yeniden yazmaya başladı. Tatarlı Höyük’te oldukça ilginç buluntularla karşılaşıyoruz. Çok dip erken tarih yerleşim yerlerimizin ne kadar yer kapsadığını kazmadığımız için bilmiyorum ama şu ana kadar çalışmış olduğumuz MÖ 2. binin ikinci yarısına ait tabakalarda kentin 2,3 kilometrekarelik alana yayıldığını biliyoruz. Neolitik dönemden Helenistik döneme uzanan süreçteki Adana’nın tarihini aydınlatan höyükte çalışmalarımız uzun yıllar devam edecek. Burası 50, 60 belki 100 sene sürecek bir kazı. Biz bu yerleşmenin 15’de birini 13 sene de açmış durumdayız.”

Daha önceki yıllarda yaptıkları kazılarda Hititler dönemine ait tapınak, taş döşemeli kutsal tören yoluyla seramik pişirme fırınlarını gün yüzüne çıkardıklarını hatırlatan Girginer, kumaş üretilen ve bağcılıkta da önemli bir yere sahip bu bölgede deniz yoluyla ticaret yapıldığını da tespit ettiklerini bildirdi.

Girginer, birçok mühür ve mühür baskısını gün yüzüne çıkardıkları bölgedeki bu sezon kazılarında da tarihe ışık tutacak önemli bulgulara ulaşmayı beklediklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr