Şiir, zihnin daha verimli çalışmasını ve hayal gücünün güçlenmesini sağlar. Aralarında doğrudan ilişki yokmuş gibi görülen olayların arka planındaki bağlantıları fark etmemizi sağlar. Ve dahası…
Nörondan nörona sıçra. Yakın nörondan uzak nörona, oradan, her ikisiyle de ilişkisi olmayan bir başkasına. Bir nöronda kayıtlı olan sözcük grubu, uzak bir nörondaki bambaşka bir sözcük grubuyla eşleşsin. Böylece, ilk bakışta birbirleriyle bağlamsal ilişkisi yokmuş gibi gözüken iki ayrı kavram, bir şekilde yan yana gelsin…
Bu söylenenlerin şiirle, dahası şiirin işleviyle ne ilgisi var, diye düşünebilirsiniz. Bence öyle düşünmeyin…
Çünkü, nöronlar arasındaki iletişim ne denli sıksa ve uzak nöronlar arasındaki bağlantı yolları ne denli verimliyse, hayal gücü o denli güçlü olur. Yeni fikirlerin de yeni bir dilin de doğması bu şekilde olur. İnsan beynindeki yaklaşık yüz milyon hücre, yani nöron; aralarındaki yaklaşık yüz trilyon sinapsla, yani yolakla birbirlerine bağlıdır. Elbette, kullanıldığı sürece verimli çalışan, kullanılmadığında ise körelen yapılardır bunlar. Dini doğmalar, boş inançlar, toplumsal kurallar gibi, sorgulamadan inanmayı gerektiren oluşumların yanı sıra, kalıplar halinde düşünme ve ezberci eğitim sistemi de zaman içinde bu yüz trilyon yolağın neredeyse yarısını işlevsiz hale getirir, köreltir.
Bilim ve sanat, ancak beyindeki bu yolaklar körelmediğinde ve verimli bir şekilde çalıştığında gelişir. Şiirdeki “alışılmadık bağdaştırmalar” adı verilen imge türü (ki, en yaygın olarak 2. Yeni şiirinde rastlarız) birbirinden uzak ve ilişkisiz gibi görünen nöronlar arasındaki bağlantı yollarının sayısının çokluğu ve niteliğiyle ilişkilidir. İşte, Henri Pichette’in “Şiir alışkanlığa karşı yaylım ateş açmaktır,” sözünün açılımı da budur. Gündelik dil adı verilen sıkıcı, kalıplaşmış ve yaratıcı düşünceden yoksun yapı, en az sayıdaki beyin hücresi arasında, mümkün olan en zayıf bağlantıyı oluşturarak kurulur. O yüzden şiir, gündelik dile karşı geliştirilen topyekûn bir saldırıdır.
Bu konuda böyle rahat konuşabilmemizi, yorum yapabilmemizi sağlayan şey, günümüzde beyin hücrelerinin çalışma şeklinin ve hücreler arasındaki bağlantıların, neredeyse tamamen anlaşılmış olması. Bu konuya önemli katkılarda bulunan isimlerden biri de Dr. Marsel Mesulam. Dr. Mesulam, ‘Principles of Behavioral and Cognitive Neurology’ adlı çalışmasıyla, nöronlar arasındaki paralel ve seri iletimi açıkladı. Fonksiyonel MR adlı tetkik yöntemiyle, nöronlar arasındaki bağlantıların incelenebilmesi ve birçok hastalığın teşhis edilebilmesi, bu bilgi sayesinde geliştirilebildi.
https://www.gazeteduvar.com.tr/siir-ne-ise-yarar-haber-1621818