İnsanoğlunun en çok neyi isterse onu elde edebileceğini yazarken bir kez daha anladığım için evrene teşekkür etmek istiyorum.
2008 yılında Altın Koza Film Festivali’ni yöneten ekibin içerisine dahil olduğumda o dönemlerde Kültür Merkezi olarak kullanılan Tarihi Kız Lisesi Binası’nda, Mehmet Baltacı Fotoğraf Müzesi’nin kurulmasında yer alarak müzecilik sevdam başladı.
Fotoğraf Müzesi’nden hemen sonra şimdiler de yok edilen ama Adana’nın ilk kez gerçek anlamda kent arşivi belleğini oluşturduğumuz, yaklaşık 3 bin adet kitaba sahip Adana Kent Kütüphanesi ile Gazete Arşivi; kente bir Kent Müzesi’nin kurulmasının gerekliliği doğurmuştu.
Sinema Müzesi, Yeşiloba Şehitliği, Karacaoğlan Edebiyat Müzesi, Abidin Dino ve Sanat Parkı’nı yapım aşamasıyla birlikte gittiğim her ülke de kent ile ilgili müzelerini gezmeye başladım. Amerika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin müzelerini gezerken günün birinde Adana’da tematik müze kurulursa neler yapabiliriz diye her bir ayrıntıyı fotoğraflayıp, notlar almıştım. Hatta balayı tatilimizde Paris, Almanya ve Amsterdam’daki müzeleri karış karış gezerek ayak tabanlarımızın ağrıdığını, müze kapanış saatlerine göre planlama yaparak gece açık olan müzeleri sona saklamıştık.
Yaşadığım kentin tanıtımı için büyük önem taşıyan Kent, Sanayi ve Tarım Müzelerin yapım aşamasında yer almış olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bugüne kadar görmediğim mutlu, huzurlu bir ortamda şahane insanlar ile çok güzel bir iş çıkarmış olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Şimdi ise Müzeler Kompleksinin içinde yer alacak olan Adanalı ünlülerin anlatıldığı bir müze ile Milli Mensucat Anı Müzesi için çalışmaya devam ediyoruz.