100. yılda tartışmalı, ama sonuç olarak görülmesi gerekli Atatürk filmi.
Filmin gerek öz, gerekse sinema dil açısından önemli olduğu yadsınamaz. Şu günlerde ABD’de bile gösterilmesi bunun bir kanıtı.
Yönetim: Mehmet Ada Öztekin
Senaryo: Necati Şahin
Görüntü: Torben Forsberg
Müzik: Batu Şener
Oyuncular: Aras Bulut İynemli (Mustafa Kemal), Songül Oden (Zübeyde Hanım), Mehmet Günsür (Ali Rıza Efendi), Esra Bilgiç (Madame Corinne), Predrag Bielac (Liman von Sanders), Sarp Akkaya (Enver Paşa), Bertan Aslani (Ali Fethi Okyar), Sahra Sas (Makbule), Baki Davrak (Ömer Muhtar), Emre Yetim (Lütfü Bey)
Lanistor Media- 03 Medya, CJ Entertainment Turkey- Fox TV yapımı, 2023
Evet, üst üste gelen Atatürk filmleri… Galiba bu kez eski deyimiyle gemi azıya aldık!… Art arda gelen Zübeyde – Analar ve Oğullar ile Son Akşam Yemeği bizleri tam da o büyük yıldönümünün yaklaştığı günlerde hayli etkilediler. Ve ikisini de bağrımıza bastık.
Ayrıca geçmişteki kimi filmleri ve dizileri de andığımız oldu. Zülfü Livaneli imzalı Veda filmi, Cumhuriyet adlı TRT dizisi ve Kurtuluş adlı TRT filmi (ikisinde de Ata’ýı Rutkay Azizoynamıştı), Mustafa adlı Can Dündar belgeseli, Çanakkale 2015 adlı Yeşim Sezgi filmi… Bunlar bellek sahibi olanlar için önemli yapımlardır.
Bizler tam andığım o iki filmle başımız dönmüşken, birden bu yapım ortaya çıktı. İki bölümlük ve toptan bakarsak 4 saati aşan… Ben biraz kuşkuyla yaklaştım ve ilk bölümünü kaçırdım Ama üzerinde çok söz edilince, galası yapılan ikinci bölümünü izledim. Sonra da sinemalara gelen ilkini… Doğrusu bu işin dengesini biraz bozdu. Yine de memnunum. Çünkü tümüyle doyurucu olmasa da hayli kendine özgü ve birçok sahneleri görülmeyi hak eden bir yapımdı bu… Belki birkaç bölümlük bir dizi halinde daha rahat izlenebilecek…
Hikâye önce 1915’de Gelibolu’da Conk bayırı yöresinde açılıyor. Oradan geçmişe, Mustafa’nın çocukluğuna dönüyoruz. Bu zamansal sıçramalar o kadar sık yineleniyor ki, filmi izlemek zorlaşıyor. Keşke daha çizgisel bir tempo tuttursalardı…
Böylece Mustafa Kemal’in çocukluğuna tanık oluyoruz. Zübeyde hanım ve eşi gümrük memuru Ali Rıza, çocukları Mustafa ve kızları Makbule’yi Üftade Hanım’ın yardımıyla büyütüyorlar. Çocuklar Selanik çayırlarında başlarında fesler, koşup oyun oynuyorlar. Küçük Mustafa bir ara duvara asılı tüfeği kapıp mezarlığa gidiyor. Ama yine bir sıçramayla büyüyor ve ilk resmini çektirmek için bir fotoğrafçıya giriyor.
O arada Kemal’i artık ilk gençliğiyle tanıyoruz. Hepsi sırım gibi, bıyıklı, sigarayı elinden düşürmeyen genç askerler… Namık Kemal kadar Jean Jacques Rousseau da okuyan, son padişahlardan İkinci Abdülhamid‘e ve onun 1876’dan 1909’a tam 33 yıl süren iktidarına karşı büyük kin besleyen, onun Hürriyet, Özgürlük ve Milli Meclis vaatlerine sırt çeviren dört sıkı arkadaş. Hele birlikte elele poz vermeleri dayanılmaz bir sahne…
Ama içlerinde Mustafa bambaşka… Gerçi Aras Bulut İynemli fena oyuncu değilse de tam olarak Atatürk olamıyor. Öncekiler sanki daha iyiydi… O sürekli çatık kaşları ve buna eklenen istisnai sarışınlığı, öfkeli bakışları, birden dinamit gibi patlayan konuşmalarıyla biraz egzotizme kaçıyor!… Ayrıca dönem gereği öylesine entrika dönüyor ki… Bir yandan yaklaşan ilk büyük dünya savaşı, öte yandan çatırdayan Osmanlı. Sanki imparatorluğun üzerine kurulduğu Bizans oyunları!..