13 Şubat 2018 saat 17.30 da açıldı, ancak ben bugün gidebildim. 22 Şubat 2018 tarihi serginin son günü. Kaçırmayın!
Sergi altı sanatçının birlikte işlerini paylaştığı karma bir sergi.
Tuğba Küçükbahar’ın dışavurumcu tavrıyla yaptığı eserleri, Özcan Aydemir’in kendi renkleri ile kalın fırça darbeleriyle yarattığı izlenimci bakışı, Taner Tunga’nın, bazen ışık-gölge, çizgi-nokta perspektif bakışı ile yarattığı siyah beyaz çalışmaları, Demet Güvendik Erçetinin değişik yapıda taşları yontarak ortaya çıkardığı heykelleri, Kenan Tanburoğlu’nun görünür bağıntıları egemenliği altına alarak ve insan davranışlarının altını çizen zihinsel bir yapı ile yaptıkları ve Taner Döner’in mücevherler gibi dışavurum eserlerini, son iki gün içinde Adanalı sanat severlerin görmesini çok isterim.
Demet Güvendik Erçetinin kendi mutlak düşünce güçüyle yarattığı on adet eser mermer, ahlat taşı ve ytong malzemelerin yontulmuş dışavurumudur.
Her eseri, kendince yorumlayıp kendi hikayeleri ile birlikte yansıtan on kadın kalem de heykellerin dili olmuştur. Bu yazınsal dil de çok güzel ve etkileyicidir. Kendi bakışıyla mitolojiye vacip hayat şartlarının sembolik ve mitolojik şekilde kavranması gibi taşları yontan sanatçı, yazınsal anlatı içinde başka kadınları sanatının içine dahil etmesi güzel bir sanatsal paylaşımdır.
Mitoloji, dünya ve çevredeki olaylar insanı eğiten onu yaşama hazırlayan birer felsefi kanıt rolündedir. Bu bir anlamda mitoloji gerçekliğin yansıması gibi anlam bildiren mitolojik bilgiye de dönüşmüştür.
Sanatçı, mitolojide yer almış birçok öyküye, kitaba konu olduğu gibi, ünlü şairlerin şiirlerinde ve ressamların resimlerinde yer almış, yunan mitolojisinde ve başka mitolojilerde de ortaya çıkan
‘Baş eğmez Lamia’yı ytong malzeme üzerinde yansıtmıştır.
Sergiyi ziyaret eden izleyicilere önerim, heykelleri izlediğiniz gibi, heykellerin yanındaki yazıları da okumalarıdır.
Salime Kaman
Sanat Eleştirmeni ve Ressam