Adana’nın sınırlarını zorlamayn – Haluk Uygur

Adana kulislerinde yeniden bir söylenti ortaya çıktı;

Osmaniye seçimden önce büyükşehir yapılacakmış…

Bunun için iki ilçeye daha ihtiyacı varmış…

Bu yüzden Tatarlı Höyük’ün de içinde olduğu Mustafabeyli kasabası ilçe yapılarak Osmaniye’ye kazandırılacakmış(!).

Daha henüz  yeni havaalanının çekile çekile neredeyse kentin içine girmiş sınırın hemencecik öbür yanına taşınmasının acısını çekerken, başka bir sınır oyunuyla bazı değerlerimizi yeniden kaybetmenin kenarına gelmişiz haberimiz yok.

Bakın! Burada 100 yıldır sürekli “il sınırlarını Adana’nın aleyhine içeriye doğru çekme” oyununa itiraz ediyorum. İnanın bunu bir Adana fanatizmiyle değil, siyasetin yarardan çok zarar getiren sahte popülist davranışına bir tepki olarak yapıyorum.

***

Öncelikle “il sınırını içeriye doğru çekme oyunu” dediğim şeyi izah etmeliyim.

Bir ilin sınırı asla seçimlerden biraz önce yapılan oy denemeleriyle belirlenemez! Belirlenmemeli!

İllerin sınırları, ekonomik büyüklükleri ile orantılı alan büyüklüğü, geleneksel kültüre dayanan ilişkilerin benzeşmesi, ekonomik ve sosyal alanların bütünlüğünün parçalanmaması, en uzak iki mesafe arasında idari zorluklar oluşturacak kadar uzak mesafe olmaması gibi nedenlerle belirlenir. Bu nedenlerden birinin çok baskın hale gelmediği müddetçe de sınırlarla oynanmaması gerekir.

Bu gerekçeleri göz önüne almadan sınırlarla oynadığınızda ise sosyal, kültürel ve ekonomik parçalanmalara neden olursunuz. Bu da ne sınırdan pay alana, ne pay verene, en önemlisi ne de üzerinde konuşulan toprak parçasına fayda sağlar.

Demek istediğim şeyi biraz daha açmam gerektiğini biliyorum. Bunun için isterseniz Adana’nın vilayet sınırlarını göz önüne getirelim ve yüz yıl önceki sınırlarıyla karşılaştırdıktan sonra, vilayetin sınırlarının değişme tarihine (ve biçimine) kısaca bir göz atalım.

***

Cumhuriyetten önce şu an Mersin’in bir ilçesi olan Anamur’dan ve şimdi Hatay’ın bir ilçesi olan Samandağ ve ötesine kadar uzanan, tarihte önce Kizzuwatna, ardından Kilikya denilen, arasında tarihsel ve kültürel bağlar taşıyan bölgenin merkezi Adana’ydı. Adana; İskenderun ile Yüreğir Ovasının bereketini dünyaya taşıdığı için hızla büyüyen Mersin olmak üzere iki uluslararası limana sahip bir vilayetti.    

Savaşın ülkenin sınırlarını yeniden belirlemesiyle birlikte çaresiz bu limanlardan biri, İskenderun Adana sınırlarının dışına çıktı. Bu önemli bir kayıptı ama, İskenderun Körfezi’nin doğu kenarını oluşturan Erzin ve Dörtyol gibi ilçeler Adana’da kalmıştı ve Akdeniz’in en önemli körfezlerinden biri olan İskenderun Körfezi hala Adana’nın bir parçasıydı. Böylece ovanın gücü Mersin’e yönelerek, Mersin Limanı’nın önemini artırdı. Adana, o zamanlar küçük bir köy olan Mersin ile yetinmeyi öğrendi.

***

1924 yılında ise o küçük köy il yapılarak; Çukurova’nın ekonomik olarak dışarı çıkışının dönemdeki tek yolu olan Mersin Limanı Adana’dan koparıldı. 

(Mersinli dostlarımın yanlış anlamasını istemem ama ben burada sadece tarihi bir tespit yapmaya çalışıyorum)

Mersin’in ayrı bir il olmasının doğru gerekçeleri de vardı ama sıkıntılı olan şey; enlemesine 290 kilometrelik bir uzaklığı içeren, ulaşılması güç bir mesafe içinde yerleşmiş Mersin’e rağmen, aradaki sınırın neredeyse Adana kentinin içine kadar çekilmesi anlaşılmaz bir şey.

Bir çok açıdan birbirinin aynı özelliklere sahip iki kentin; Tarsus ile Adana’nın koparılmasını bir kenara bıraksak bile, Yenice’nin sınırın hemen öbür tarafında bırakılmasını nasıl anlayabilirim, siz cevap verin.

Bugün; o meşhur havaalanı Yenice’ye, Adana’nın dibine çekilen o sınırın hemen öbür tarafına yapılıyor. Taa Anamur’dan buraya gelenler olmayacağına göre, Adana’nın yolcusunu taşıyıp, ekonomisini Adana dışına bırakacak şekilde. Çok değil beş altı kilometre doğuya yapılmış olsaydı Adana’da olacak havaalanının dışarıda kalması üzerinde düşünürseniz, Adana- Mersin sınırının niye bu kadar içeri girdiğine şaşırarak bakarsınız tabi…

Sadece havaalanı değil ki; Öğrencilerinin yüzde 90’ı Adanalı olan Çağ Üniversitesi de sınırın hemencecik öbür yanında değil mi?

Çocuklarını tıpış tıpış Çağ Üniversitesi’ne gönderen Adanalının havaalanına itiraz etmesi beklenebilir mi?

***

1939 da Hatay’ın anavatana kavuşması ile birlikte, her şeyi ile Çukurova’nın bir parçası olan Erzin ve Dörtyol da, her nedense aralarına geçit vermez Amanos dağlarının girdiği Antakya’ya bağlandı. O tarihte de Adana sınırı değiştirildiğinde (zannederim zaferin başarısı içinde çıkıntı olmamak için) kimse itiraz etmemişti.

İtiraz etmediğimiz o bölge şimdi ülkemizin demir- çelik bölgesi.

***

Tabi ki Adana’nın sınır değişiklikleri sadece doğuda veya batıda olmadı. Üzerinde binlerce endemiğin yaşadığı Torosları içeren kuzey sınırında da büyük sıkıntılar var. Örneğin kuzeydeki sınır Avrupa’nın önemli şelalelerinden biri olan Kapuzbaşı’nı hemencecik öbür tarafta bırakacak şekilde organize edilmiş. Adana bugün önemli bir turizm yeri olan köyün içindeki ufak köprüyü geçiverince başlıyor. Köprüden bir adım o tarafa atınca Kapuzbaşı, bu tarafa atınca Adana…

Torosların zirvelerinde nasıl bir haksızlık yapıldığını görmek için haritada, Toroslara doğru uzanan incecik Adana topraklarını görmek yeterli olacaktır zaten.

Sonuçta öyle bir harita ortaya çıkmış ki, bereketli ovanın denize açıldığı yerde ve bu bereketi oluşturan yüksek Torosların bulunduğu yerde daralıp, diğer yerlerde şişen bir ucube…

***

1996 yılında yine bir seçim öncesi Sayın Devlet Bahçeli’nin kazanmasını sağlamak için Adana’nın bir ilçesi olan Osmaniye il yapıldı. Yapılabilir itiraz etmiyorum, zaten 1930lı yıllarda da ildi, ilçeye çevrilmişti. Yeniden eski sınırlarıyla il haline dönüştürülebilirdi. İlle de bir yerlerden toprak alınacaksa, Cebel-i Bereket yani Nur Dağları ile özdeşleşen bu ilimize, dağın kenarındaki Kömürler ve İslahiye katılabilirdi.

Ama aksine Adanalı olmakla övünen bölgeler, Kadirli ve çevresi Osmaniye yapıldı. Her konuşmasına “Adanalıyık” diye başlayan Hemiteli Yaşar Kemal Osmaniyeli oluverdi. “Tarihi Adana’dan değiştirmekle onurlanan Halet Çambel’in Karatepesi birkaç kilometre farkla sınırın öbür tarafında kaldı.

***

Şimdi zannederim sıkıntı yaşanabilecek bir seçimde Bahçeli’ye yeniden şans tanıyabilmek için Osmaniye büyükşehir yapılmak isteniyor. Yapılsın itirazımız yine yok!

Ama ortada dolaşan kulislere göre; Mustafabeyli İlçe yapılıp Adana- Osmaniye sınırı biraz daha batıya çekilerek, Adana haritasının karnındaki şişkinlik alınacakmış. Karnındaki şişkinlik de alınsın diyemeyeceğim, çünkü konu sadece şişkinliğin alınması değil, günümüzde önemli kazıların yapıldığı Tatarlı ve (Allah korusun) şimdiki sınırın on kilometre batısında olan Anavarza’nın da hemen sınırın öbür tarafında kalacağı konuşuluyor.

Bence Adana’nın sınırlarını zorlamayın!

Sadece sınırlarını değil, sinirlerini de bozuyorsunuz.

Kaynak: gundemajans.com.tr