Ağaç, ateş, toprak, metal ve su – Emre Toğrul

Emre Toğrul
Emre Toğrul

Çin tıbbı; ana kaynağı beş elementte görür,
Ve bunların döngü ifadesinde şöyle der:
Ağaç ateşi besliyor, ateşse toprağı,
Toprak metali, metal suyu, su ağacı…
Bu döngü sürekli devam ediyor.
Peki neden hastalanıyoruz sorusuna da;
Bu döngüdeki dengesizliklerden diyor.
Sabah 6:30, Adana’da, şehrin tam ortasında,
Muhteşem Yaşar Kemal ustanın adını almış,
Bana göre ülkemizin en güzel koşu alanlarından birinde,
Hem koşuyor, hem hissediyor, hem düşünüyorum.
Burada beni mutlu eden envai çeşit ağacı, akan suyu,
Nefesteki havayı, ayağımın altındaki toprağı ve maddeyi,
Maalesef farkında olmadığımız zenginliği düşünüyorum.
Aslında biz insanlar yürümeye ve koşmaya proğramlıyız,
Gerektiği kadar ve ihtiyacımız olanı yemeğe ayarlıyız.
Ama doğamızla acımasızca oynuyoruz, hoyratça!
İçimizde bizi en iyi halde tutmak için tasarlanmış,
Yaratılmış olan bu sistemi bozuyor, hor kullanıyor,
Zihnimizle, isteklerimizle, yarışma çekişme kültürüyle,
Mucizeler gerçekleştirme arayışımızla bozuyoruz.

∞Ω∞
Tamlıkla hiçlik arasında geçen ömrümüzün,
En büyük iki klavuzu egzersiz ve beslenme aslında.
Çinliler’e göre beyin başlı başına bir organ değil.
Beş elementi temsilen diğer organlar yönetiyor.
Onların dediği gibi, karaciğerim mi ağaca hayran olan?
Çinliler karaciğeri ağacın temsil ettiği yere koyuyor.
Olumlu duygusu sevecenlik, olumsuz duygusu öfke.
Ben de hakikaten ağacı görünce içime sarasım var.
Hava, su ve toprağın arasında koşarken hissediyorum,
Koşuyorken kalbim ateş, tıpkı Çin tıbbının kalbi tarifi gibi.
O ateş ki sevgi ve neşe olarak ısıtıp durulabilir de,
ve nefret olarak yakıp kavurabilir de.
Düzenli egzersiz onun en büyük ilacı, öyle proglamlıyız.
Okaliptüs kokulu oksijeni de çekince ciğerler bayram,
Sonbaharın hüznü koşunun cesaretine karışıyor,
Çin tıbbında metali temsil eden Akciğerin karakteri bu.
Alnımdan sırtıma, oradan belime süzülen damlalar,
Yanıbaşımdan gürül akan ırmak, çiseleyen yağmur,
Her koşu sonrası böbreklerimin daha iyi çalıştığı hissi,
Suya erişme ile korkunun sükunet ve şefkate dönüşümü.
Basit bir koşu, basit doğa, ama sonsuz bir zenginlik,
Biz millet olarak topraktan yönetiliyoruz,
Çünkü kötü beslenme ve içine atma uzmanı göbeklileriz,
Mide, dalak, bağırsak ve pankreas adeta beynimiz.
O toprak ki, aitlik ve dengeliliği hissettiriyor koşarken,
Hareketsizlik ise; endişe ve huzursuzluk ekiyor toprağa.
Bunlar Çin tıbbının binyıllara uzanan koruyucu gerçeği.
Benim gibi Batı tıbbının bir neferine, savaşçısına kılavuz,
Koşuyorum, yürüyorum, hareket ediyorum.
Zihnim, bedenim ve ruhum aynı hizada…

∞Ω∞

Atalarımız ilk insanlar da sürekli koşar ve yürürdü,
Modernizasyon denilen şey, binlerce yıllık bilgilerin,
Yepyeni hali ile çağa uydurulması…
Ruh, beden,zihin bu gelişime ayak uyduruyorsa da,
Hala o eski halinden çok farklı değil.
Biz gelişen aklımızla, o muhteşem aklımızla,
Yerimize koşan, yürüyen ve ulaşan mucizeler yarattıkça,
Yerimize gören, duyan, düşünen aygıtlara teslim olup,
Yerimize ruhumuzu terbiye eden usarelere tutundukça,
Ölçümüzü ve ihtiyacımızı birbirine kırdırıp, nefse teslim,
Güçlü yanlarımızı dengeliyemiyoruz.
Bir durup, dinleyip terbiye edemiyoruz,
O ölümlü bedeni, o sonsuz zihni, o uçarı ruhu.
Ne tam, ne hiç olamadığımız bir kaos içinde,
Hastalığa, derde, gareze, huysuzluğa tutunup,
Öfke, endişe, korku, nefret ve hüzün içinde ,
Dengeleyemediğimiz bir ömür sürüyoruz.
Oysa ağaç ateşi besliyor, ateşse toprağı,
Toprak metali, metal suyu, su ağacı…
Geriye dönüşü ve döngüyü çok basit tarifliyor Çinli;
Bedensel egzersizleri zihinsel dinginliğe dönüştürüp,
Nefesini tüm dokulara adaletli ulaştırmanın,
Sonrada ihtiyacın kadarını bedenine alıp,
O mucizevi enerjiyi paylaşmanın yeterliliği tarif ettiği.
Haydi dostlar, çıkın doğaya ve dediğimi yapın.
Beş elementin beşini de birbirine dönüştürün bugün…