”APOLOGUE” karma resim sergisi KorArt Galeri’de devam ediyor

SEHER GÜNCAN

Düşüncelerim, normal olma hallerini sorgulamaya sürükler beni. Bu sorgudaki odağıma cinsiyet kavramını koymaya çalıştım. İçinde bulunduğumuz yapı kendimizi hangi kimlikte ifade edersek edelim bu kimliğin bir norma dönüşmesi ve kendimize sabit ve mutlak bir kategori içinde bulunmamızı kaçınılmaz kılıyor. Beni rahatsız eden bu durumu; belirsizliği, esnekliği ve değişkenliği resimlerimde olabildiğince renklerle ve figürlerle ortadan kaldırmaya; izleyiciye rahatsızlıklarımı duyurma kaygısı içindeyim. Var olmanın kıyafet ya da renk gibi belli bir kategori içerisine girerek olmadığı düşüncesindeyim. Bunu en iyi birçok rengi bir araya getirerek, boyanın yoğunluğu içerisinde düşüncelerimi izleyiciye en güçlü, bu şekilde verilebileceğini anladım ve tuvale bu şekilde yansıtmaya başladım. Figürlerde kullandığım renk, anatomi, simgelerle verdiğim karşıtlıklar; resimlerimi ne kadar kimlik temelli yapıyor bunun sorgulaması içerisine giriyorum çoğu zaman.

Karşıtını tanımlama, ötekini yaratma, kendi anlaşılırlığının imkânsızlığını anlayan bir döngü içerisine girip kendi resimlerimde kendimi anlamaya ve bulmaya çalışıyorum.

MERVE ÖNCE

Kendimde neyi arıyorum? Derinliğime mi ulaşmak istiyorum? Bedenimi seviyor muyum yoksa kendime karşı olan tarafta mıyım? Algı sürecindeki değişken olan güzel ve çirkin, doğru ve yanlış arasında kalmış bir arayış mı? İnsanın kendi imgesi üzerinden keşfetmesi daha kolay olduğundandır belki, çünkü bu keşif sırasında uzun, dikkatli, sabırlı bakış sonucu ortaya çıkabilecek ürün ancak kendi modelliğiyle ortaya çıkabilir. Ne kadar yakın, o kadar dürüst… Bedeni keşfetme, merak, heyecan, korku, haz, öfke, korunma… Bu birçok duygunun karışımıyla ortaya çıkan keşfi bir zihinsel boşalım olarak da tanımlayabilirim.

GAMZE İLKBAHAR

İsteklerimizle ihtiyaçlarımız arasındaki insan olmanın evrensel çelişkileri.. belki de tüm sorun bu. Tuhaf ama insan olarak birbirimize benzememekle beraber aynı objelere veya nesnelere takılabiliyoruz. Ben basit ve yalın olandan taraftayım nesnel gerçeklik dışında bir soyutlama yapmaya çalışıyorum. Küçük hafif ama hızlı fırça darbeleri fotografik etki yaratmadan, olduğu gibi ayrıntıları tuvale aktarma çabası gütmeden belki de yarı empresyonist bir anlayış gelişme kaygısı içindeyim. Form mu? leke mi? Diye sorarsanız aslında ikisine de yakınlık hissediyorum ama bir bakıyorum ki kendimi leke için de yani Siyah ve beyaz için de buluyorum. Aslında içimde bir tezatlık yaşıyorum bu kadar renge karşı bir o kadar sakinim..   Sonra neden bu kadar inandırmaya çalışıyorsun diyorum her şey bir yanılsama değil mi ? Kendimi inandırmak mı istiyorum yoksa izleyiciyi tatmin etmek mi tüm derdim. Arıyorum!