Çok dinledim ablamdan o yılları. 1960´lı yılların başına kadar okuduğu Kâzım Karabekir İlkokulu´nda geçirdiği zamanları.
Ama geçen hafta albümünden çıkardığı, 23-Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı´na katılan, o zamanların şartlarını yaşayan, gözleri ışıldayan, gururla bakan, bir kısmı ne yazık ki artık hayatta olmayan çocukların ve öğretmenlerinin olduğu siyah-beyaz fotoğraflara baktığımda, bir başka duygulandım.
Karşımda onurlu yüzleriyle bana bakan, bayram kıyafetlerini giyinmiş,onları hayata hazırlayan dönemin en başarılı öğretmenlerinden olan Çoban Yurtçu´yu, Sevim Yoğurtçu´yu ve Kâzım Karabekir İlkokulu´nun müdürü Sırrı Bey´i gördüğümde bambaşka gururlandım.
O çocuklardan biri de en büyük ablam Nafiye ve Lütfiye Kısacık´ın torunlarından birisi olan, şimdi rahmetle andığımız arkadaşı Hoşgör (Kısacık) ablaydı.
Onlar ki Atatürk´ün fikirlerini benimsemiş, onun ışığından yürümüş, cumhuriyet sevdalısı öğretmenlerle hayata atıldıkları için aynı zamanda çok şanslıydılar.
Ablamın öğretmeni; adını kendisinden sıklıkla duyduğum, hep övünerek, gururlanarak anlattığı, cumhuriyet temelleriyle yetiştirdiği her bir çocuğun hayatında büyük izler bırakan, özellikle kız çocuklarının eğitimiyle ilgili çok çabalayan Çoban Yurtçu´ymuş.
Bir taraftan Cumhuriyet Gazetesi´ne yazılar yazarmış, diğer taraftan da çağdaş bir toplumun bireylerini hazırlarmış. Öğrencilerini sıklıkla, kütüphanesinden faydalanmaları için Dörtyolağzı´ndaki bir başka okula, slaytlar izlemeleri için de Tepebağ´daki bir ilkokula götürürmüş.
Yazının devamını okumak için tıklayın