Çukurova Üniversitesinin Başarı Örneği Bilim İnsanı Prof. Dr. Süleyman Bozdemir Aramızdan Ayrıldı
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi, [email protected]
Çukurova Üniversitesinin önemsenen önemli özelliklerinden biri; çok farklı akademik geleneklerden bir araya gelmiş nitelikli bilim insanlarından oluşan kadrolarıydı. Bunlardan biri de çok değer verdiğim ve abi-kardeş ilişkisi içinde karşılık beklemeden, ön yargısız ve içtenlikli dostluğumuz olan ağabeyim Prof. Süleyman Bozdemir idi. “Bir Yaşam Öyküsü- Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür” kitabında özgeçmişini öğrendiğimiz Prof. Bozdemir kıl çadırında büyümüş, çok erken yaşlarda devletin olanakları ile yatılı okullarda okumuş, aldığı eğitimin sonucu tutarlı, objektif, gerçek demokrat aydın bir insan olarak yetişmişti. Çok kibar, beyefendi, iyi bir insandı. Öğretmen Okullu olmasından dolayı kendini öğretmen olarak önceleyerek tanımlar ve Yüksek Öğretmen Okullu olmanın ayrıcalığını ve önemini her vesileyle belirtirdi. Okuyan, düşünen, yazan ve yazdıklarını da paylaşmaktan hoşlanan bir hümanistti. Hepsinden öte, insanın, toplumun, ülkesinin iyiliğini düşünen ve isteyen bir hoşgörü insanıydı.
Süleyman Hoca’nın konar-göçer bir Yörük ailesinin, ayağında ayakkabısı olmayan bir çocuğu olarak Eski-Yörük köyü ilk okulunda başlayan eğitim macerası İngiltere’de aldığı doktora derecesi ile taçlanmıştır. Bu eğitim sürecinde deyim yerinde ise tırnağı ile kazıyarak çalıştı ve bilimin doruklarına kadar çıkmayı başardı. Prof. Dr. Süleyman Bozdemir iki kitap yazdı. İlki “Bir Yaşam Öyküsü- Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür” başlıklı anılarını yazdığı kitabıdır. Kitabı başından sonuna kadar okudum ve keyifle kitabın tanıtım yazısını yayınladım. Ayağına ayakkabı alacak durumu olmayan bir yaşam ortamından üniversite gibi felsefenin-bilimin yapıldığı seviyeye erişmesi tam bir başarı örneğidir. Cumhuriyetin temel amaçlarından olan yurttaş yaratma hedefinin örneği olarak, çalışarak dikey eksende yükselmenin örneğini anılarında okuyarak öğrendim.
Süleyman Hoca Öğretmen Okulunda ve Yüksek Öğretmen Okulunda aldığı cumhuriyet bilinci ile Atatürk sevdalısı bir insandı. Tek isteği toplumsal bilincin yükselmesi, insanın insanca medeni bir yaşam sürmesi idi. Doğa bilimleri konusunda öğrendiklerini yaşamına uyarladı ve topluma fen bilimlerinin öğretilmesi için içtenlikle çalıştı ve mücadele etti. Eğitim ve öğretimin niteliği için çok çaba sarf etti. Eğitimin önemini vurgulamak için “Osmanlı’dan Günümüze Uygulanan Eğitim Sistemlerine Eleştirel Bir Bakış. 21.Yüzyılda Eğitim Sistemimiz Nasıl Olmalıdır?” adlı kitabını yazdı.Bu kitabı yayınlatmadan önce üç kez baştan sona okudum, birçok konuda öneri ve redaksiyonlar yaptım. Kitabın ön sözünü yazmamı istedi. Ancak kitabın tanıtım yazısını yazamadım. Geçenlerde “kitabım ile ilgili yazman gereken yazıyı yayınlamadın” demişti. Hocam söz yazacağım demiştim. Ancak sözümü tutamadım. Bu kadar erken bizleri terk edeceği aklıma gelmemişti. Son iki haftaya kadar iletişim halineydik. Hiçte öyle bir hava sezmedim. Yeni Adana’da ki köşesine her yazdığı yazıyı mutlaka iletirdi. İbrahim kardeşim bak derdi.
Süleyman hoca yazılarını ve kitaplarını para için, şan şöhret için yazmadı. Kendisi de “kitabın parasal bir amacı olmadığı gibi edebi bir iddiası da yoktur” demişti. Süleyman hoca ile üniversite ortamında tanıştım, kardeş olduk. Emeklilik sonrası daha çok görüşür olduk. Üniversiteye geldiğinde mutlaka uğrardı.
Çok naif, temiz, insanın insanca yaşamasından başka bir beklentisi olmayan canım hocam mekânın cennet olsun. Doğanın bütün renkleri, çiçekleri mezarını süslesin.
Kaynak: www.adanafikirplatformu.org