Resim piyasasının düşüşü 2012’de başladı. O yıl müzayedelerde el değiştiren resimlerin tutarı 59 milyon dolara indi. Piyasa 2013’te toparlanır gibi oldu ama baş aşağı gidiş 2014’te hızlanarak devam edecekti…
Ekonomide sessiz sedasız patlayan bir balon daha var… Türkiye’nin hormonlu büyüdüğü yıllarda sadece ev değil resim fiyatları da uçmuştu. Ama resim piyasasının altın çağı kısa sürdü. 2010 yılında müzayedelerde el değiştiren resimlerin toplam değeri 93 milyon dolarla zirveyi gördükten sonra inişe geçti. Ve geçen yıl 10 milyon dolara, yani 2010 yılındaki zirvesinin dokuzda birine geriledi. Resim piyasası bu yıl Koronavirüs salgınının da etkisiyle daha da daralacak.
Kaynak: Lebriz
Satışlar azalır, resim fiyatları yüzde 70-80’e varan oranlarda düşerken pek çok galeri ve müzayede şirketi kapandı. En kötü darbeyi ise sanatçılar yedi…
Oysa bundan 10 yıl önce diğer piyasalar gibi resim “piyasasında” da her şey çok parlak görünüyordu… “Peynir ekmek gibi BMW satılan ülke eşekten nasıl düştü?” adlı yazımda anlatmaya çalıştığım gibi Türkiye’ye oluk oluk sıcak para giriyor, İstanbul’un merkezinden arabayla iki saatte gidilebilen sitelerdeki daireler milyon dolara alıcı buluyor, iPhone’un son modelini kulanmayan insandan sayılmıyor, bütün varlık fiyatları almış başını gidiyordu… Bu dönemde resimi varlık olarak gören bir “yatırımcı” grubu ortaya çıkmış, onların etkisiyle fiyatlar uçuşa geçmişti…
Lebriz.com’un yöneticisi Kerim Suner’e göre Türkiye’de resim “piyasasının”, yükselişi 2005-2006 yılında başladı. Bu dönemde borsacılar, bankacılar, tekstilciler, inşaatçılar vb., resim piyasasında fiyatların katlanarak artacağı beklentisiyle sanat eseri toplamaya başladı. Piyasanın hacmi işte böyle 19.5 milyon dolardan 5 yılda 93 milyon dolara yükseldi. Üstelik bu tutar, müzayedelerde el değiştiren resimleri kapsıyor. Bir de kişiden kişiye yapılan satışlar var. Elden ele yapılan satışların bazı yıllar müzayedelerde oluşan hacmin 2-3 katına ulaştığı tahmin ediliyor…
Bu büyüme, resimlerin fiyatının şişirilmesiyle mümkün oldu. Hayatta olmayan ünlü ressamların, Fahrelnisa Zeid’in, Fikret Mualla’nın ve diğerlerinin eserlerinin sayısı sınırlıydı. Olanlar da zaten büyük koleksiyonerler veya müzelerin elindeydi. Piyasayı büyütmenin yolu yeni “starlar” yaratmaktan geçiyordu. Resim piyasasına yön verenler, genç sanatçıları “promote ederek” fiyatlarını şişirdi. Öyle bir an geldi ki, akademiden birkaç sene önce mezun olmuş ressamlar 10-20 bin dolara resim satmaya başladı. Tıpkı emlakta olduğu gibi resim piyasasında da fiyatlar gerçek değerinin çok üzerine çıkmıştı.
Resim piyasasının düşüşü 2012’de başladı. O yıl müzayedelerde el değiştiren resimlerin tutarı 59 milyon dolara indi. Piyasa 2013’te toparlanır gibi oldu ama baş aşağı gidiş 2014’te hızlanarak devam edecekti…
2014’te ne oldu? O yıl Amerikan Merkez Bankası, dünyayı ucuz dolara boğan “parasal genişleme”yi, yani bankalardan bono-tahvil alarak piyasaya para pompalama operasyonunu durduracağını açıkladı. Ekonomistler, Türkiye ekonomisindeki hızlı büyümenin Amerikan Merkez Bankası’nın izlediği para politikasından kaynaklandığını, bu politika sona erince büyümenin de duracağını yıllar önce söylemiş ama dinletememişti. Bunun yerine Osmanlı’nın küllerinden yeniden doğduğuna inanmak insanların işine geliyordu…
Yazının devamını okumak için tıklayın