Dijital platformlarda ulaşabileceğiniz “Olta”, sahne arkasındakiler için bir şey vaat etmiyor belki ama bugünlerde sahneye çıkamayan bağımsız müzisyenler, seslerini bu albümle duyuruyor. Bu, onlar için küçük bir gelir kapısı aynı zamanda. Unutmayın, ne kadar dinlerseniz o kadar çok yardım etmiş olursunuz. Üstelik bunu yaparken ek bir külfete girmediğiniz gibi güzel şarkılarla gününüzü güzelleştireceksiniz. Dayanışmanın belki de en şahane hâli!
Birkaç gündür yeni yayımlanan bir karışık albümü dinliyorum: “Olta”. Şahane topluluklarımızdan Peyk’in girişimiyle yapılan bir ilk albüm bu. Karantina döneminde işini yapamayan müzisyenlere destek olması amaçlanmış, çeşitli isimler bir araya gelmiş ve ortaya 12 şarkıdan müteşekkil bir derleme çıkmış. Peyk, “Olta”nın çıkışını, Twitter hesabından şöyle duyurdu: “Öncülüğünü yaptığımız ve tüm geliri, işleri kesintiye uğramış zor durumda olan bağımsız müzisyen ve sahne emekçilerine verilmek üzere [hazırlanan] dayanışma serisinin ilki.”
“Olta”, her ayın 4’ünde yayımlanacak yeni albümlerle zenginleşecek… İçlerinde sürpriz isimlerin de bulunduğu bu derlemeler çoğaldıkça umuda atılmış olta çapariye dönüşecek, bir şeyleri yakalamak belki biraz daha kolaylaşacak. Memlekette bu zor elbette ama yan yana gelindiğinde neler yapılabildiğini biliyoruz. Bir dönem, yardım kampanyaları müzik aracılığıyla yapılırdı: ‘80’li yılların ortalarında Afrika’da açlık çeken insanlara yardım etmek üzere USA for Africa adıyla yol çıkan ve “We are the World” gibi bir şarkıya imza atan, Michael Jackson’dan Cyndi Lauper’a, Bob Dylan’dan Bruce Springsteen’e uzanan sanatçılar topluluğu, sonrasında bunu büyük bir konserle taçlandırmış, “Live Aid”, dünyanın en büyük yardım kampanyalarından birinin simgesi olmuştu.
Ardından dünyanın dört bir yanında pek çok kere farklı vesilelerle yan yana gelen sanatçılar, sel felaketlerinden depremlere uzanan afetler sonrası evsiz kalanlara yardım etti ya da kazalar, saldırılar sonucu oluşan yaraları sardı. Bizdeki yardım konserlerinin en büyüğü, 24 Ekim 2011’de Van’da meydana gelen depremin hemen sonrasında düzenlenen “Van için Rock!” başlıklı konserdi. Sonrasında bir okul yapıldı ve o gün toplanan yardım malzemesi hızla deprem mağdurlarına ulaştırıldı.
Bu kez durum farklı. Herkesi etkileyen bir salgın söz konusu. Yine de değişmeyen bir şey var: Yan yana gelmek şart. Gönül ister ki bunlara hiç gerek duyulmasın ama içinde bulunduğumuz süreç, her şeyden önce dayanışmayı zorunlu kılıyor. Örgütlenmek, bir araya gelmek, bir dernek ya da sendikada birleşmek şart. Buna dair bir adımın hâlâ atılmamış olması fena ama umut baki. ‘60’lı yıllarda müzisyenleri bünyesine toplayan Müzisyenler Sendikası ve hemen ardından örgütlenen Hafif Müzik Derneği, etkin oldukları dönemlerde müzisyenlerin haklarını koruyan, onların gelişmesini sağlayan oluşumlar olarak tarihte yerini aldı. Yakın zamanda bağımsız müzisyenlerin oluşturduğu Serbest Müzisyenler ve Yapımcılar Derneği ya da ‘90’lı yılların ortalarında Moğollar’dan Grup Yorum’a uzanan isimlerin destek verdiği Beyaz Nota Platformu gibi örnekler karşımıza çıktıysa da bunlar sürdürülebilir olmadı. Umalım ki şu musibet bir işe yarasın, müzisyenler yan yana gelsin, birbirlerinin dertlerine derman olsun.
Yazının devamını okumak için tıklayın