Bir taksicinin gözünden hayatın öteki yüzü

Adem Erkoçak

Şevket Şahintaş, 1988 yılında taksiciliğe başlıyor, 2004 yılında ise gece mesaisine. Geceleri sokakta uyumaya çalışan insanlardan etkileniyor ve onları fotoğraflayarak bir yerlere ulaştırmayı düşünüyor. Daha önce hiçbir geçmişi olmadığı fotoğrafçılıkta dünya çapında işler ortaya çıkarıyor. Ve bugün hâlâ direksiyon sallamaya devam ediyor.

Şevket Şahintaş, fotoğrafçılığıyla nam salmış bir taksi şoförü. Dünyada Türkiye’den daha fazla tanınıyor. Çünkü Şahintaş 1988 yılında başladığı taksi şoförlüğüne bugün de devam ederken bundan 15 yıl evvel küçük bir fotoğraf makinesiyle sokakta yaşayan insanları fotoğraflamaya başlıyor. Önce kendi halinde uyuyan insanları görüntüleyen Şahintaş, zamanla bali ya da tiner bağımlısı çocukları, seks işçilerini, trans bireyleri, kağıt toplayıcıları ve Suriyeli sığınmacıları da alıyor kadrajına. Ne bir fotoğraf geçmişi ne de eğitimi olmadan başladığı bu serüven onu dünyanın sayılı fotoğrafçıları arasına sokuyor.

“Hayatımda başarılı olduğum tek iş fotoğrafçılık oldu açıkçası, diyen Şahintaş, “Fotoğraf çekmeye başladığım zamanki durumumu en iyi anlatan cümle şu olur sanırım: Ara Güler’i tanımıyordum. Şöyle düşünebilirsin, fotoğraf makinesi icat edilmiş ve ben aldım çekiyorum. Çünkü hiç fotoğrafçı çevrem yok,” diye anlatıyor. Ara Güler’i tanımıyordu belki ama yıllar sonra onunla fotoğrafçılık tarzının kıyaslandığı London College of Communication’daki bir bitirme tezine konu olacaktı.

Şevket Şahintaş (F: Adem Erkoçak)

1966’da İstanbul’da dünyaya gelen Şevket Şahintaş’ın yolculuğu ise Gümüşhane’de başlamış: “Annem bana hamileyken memleketten geliyorlar, bir gecekondu yapıyorlar ve ben o gecekonduda doğuyorum. Hisarüstü’nde. Bu mahalle ağırlıklı bizim köylüdür,” diyor. O mahallede şimdi sadece tek bir gecekondu var. Çok katlı apartmanların arasında hiç dokunulmadan terk edilmiş, öylece kalmış ama gördüğünüzde sizi etkileyen bir gecekondu. Sultan filminde kullanılan gecekondu olduğunu söylüyor Şahintaş, daha filmin ilk karesinde görünen gecekondu.


1978 yapımı Sultan filminin (Yön: Kartal Tibet) açılış sahnesinden bir kare…
( F: Adem Erkoçak)

Şevket Şahintaş, sevmediği için 15 yaşında okulu bırakmış. Babasının ‘okulu bırakırsan tamirci yanına veririm’ sözü gerçekleşmiş ve askere gidene kadar bir tamirhanede çalışmış. Taksiciliğe ise askerden döner dönmez başlamış: “Babam plaka almıştım, iş hazırdı. Öyle başladım. Annem hizmetçilik yapmış, babam fırında orada burada çalışmış. Sonra Osmanlı Bankası’nda işe başlamış ve orada şoförlüğe geçmiş. Taksi plakasını da orada çalışırken almış. Bu anlattığım süreç 20 yıl sürüyor tabii.”

Ancak Şahintaş aralıksız yapmamış taksiciliği, bir dönem ortak bir tamirhane işletmiş: “Ortak açtığımız bir tamirhane vardı, ben orada çalışıyordum. 2004 yılında orası kapandı, ben de yeniden taksiye çıkmak zorunda kaldım. Ama bizim plaka kiradaydı, o yüzden şoför olarak çıktım. O zaman da gece çalışmak durumunda kaldım çünkü mal sahibi gündüz çalışıyor.”

İşte Şahintaş’ın hayatını değiştiren de gece işine başlaması oluyor. Onun insanların hayatını dolaysız belgelemesine benzer şekilde hikâyesini doğrudan ondan dinleyelim:

Yazının devamını okumak için tıklayın