ÇDSO 1 Mart Konseri

Konser Tarihi            : 1 MART 2024 – Cuma

Konser Saati              : 20:00

Konser Salonu           : ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONU

 

KONSER PROGRAMI

 

  1. J. SIBELIUS             Keman Konçertosu   
  2. L. BEETHOVEN             Senfoni No: 8

 

ŞEF                 : CAN OKAN

SOLİST          : ROMAN KIM         “keman”

 

CAN OKAN

25 Mart 1986 tarihinde İstanbul’da doğdu. Piyano öğrenimine 1994 yılında Meliha Doğuduyal ile başladı. 1997’de MSGSÜ Devlet Konservatuvarı’na girdi ve Prof. Metin Ülkü’nün öğrencisi olarak piyano eğitimine devam etti. 2005-2009 yılları arasında MSGSÜ Devlet Konservatuarı’nda Prof. Gürer Aykal’dan orkestra şefliği eğitimi almaya başlamıştır. 2007 yılında Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı yöneterek, orkestra şefi olarak ilk konserini vermiştir.

İdil Biret, Dmitri Alexeev, Emanuel Ax, Arnulf von Arnim, Nikolai Demidenko, Aydın Esen, Claudius Tanski gibi ünlü piyanistlerin düzenlediği ustalık sınıflarında aktif katılımcı olarak yer almıştır.

Okan, 2009 yılında Prof. Metin Ülkü ile piyano ana sanat dalındaki yüksek lisans çalışmalarını ve 2011 yılında Stockholm Royal College of Music’de Orkestra Şefliği bölümünde gördüğü yüksek lisans öğrenimi tamamlamıştır. Bu eğitim süresince Daniel Harding, Jan Risberg, B. Tommy Andersson gibi orkestra şefleri ile çalışmış, İsveç’te birçok senfoni orkestrası ile opera, senfonik ve çağdaş müzik dağarcığından eserleri yöneterek konser vermiştir.

2011 yılında Finlandiya’da Jorma Panula’nın orkestra şefliğinde ustalık sınıfına katılmıştır.

2013 yılından itibaren Bursa Bölge, Cemal Reşit Rey Senfoni, Cumhurbaşkanlığı Senfoni, Çukurova, İstanbul ve İzmir Devlet Senfoni Orkestralarını yönetmiştir.

Gerçekleştirdiği ilk stüdyo kaydında Franz Schubert’in bütün Impromptu’lerini kaydetmiştir.

2017 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sahneye koyduğu Igor Stravinsky’nin “The Rake’s Progress” (Hovardanın Sonu) adlı operasının Türkiye’deki ilk temsilini, aynı yılın haziran ayında, Benjamin Britten’ın “The Turn of the Screw” (Kötülüğün Döngüsü) operasını ve 2018 yılının Nisan ayında Verdi’nin “Falstaff” operasını, Salzburg’da gerçekleştirilen “Oper im Berg” festivali kapsamında “Die Zauberflöte” (Sihirli Flüt) ile “Rigoletto” operalarını yönetmiştir.

Antalya ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestraları ile solist olarak konser vermiştir.

Can Okan, 2019 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuarı’nda Prof. Metin Ülkü ile piyano ana sanat dalındaki doktora eğitimini tamamlamıştır. Aynı yılın Ekim ayında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin yeni yapımı olan “Aida” operasını yönetmiştir.

2020-2021 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda orkestra şefi yardımcılığı görevini yürütmüştür.

Okan, 2020 yılında üçüncü kez yüksek lisans eğitimi almak üzere, MSGSÜ’de Felsefe Anabilim Dalı’nda felsefe bölümünde öğrenimine başlamıştır. Halen aynı kurumda orkestra şefliği bölümünde ders vermeye, yurtiçi ve yurtdışında hem piyanist hem orkestra şefi olarak konser vermeye devam etmektedir.

Okan, 2021 yılında Doçent unvanını almaya hak kazanmıştır.

 

 

ROMAN KIM

 

            Doğum tarihi  : 11 Ekim 1991, Kazakistan

 

Kemancı, besteci ve mucittir.

Roman Kim, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından iki ay önce Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde Tatar , Belarus ve Kore kökenli bir ailede dünyaya geldi .

İlk kemanını beş yaşında aldı ve yedi yaşında ulusal yarışmalarda birincilik ödülleri kazandı.

2000-2008 yılları arasında Moskova Merkez Müzik Okulu’nda Galina Turchaninova’nın yanında okudu ve Mstislav Rostropovich Vakfı’nın burslu öğrencisi oldu.

2002 yılında ilk Uluslararası Rusya Rotary Çocuk Müzik Yarışmasını kazandı.

Maxim Vengerov , Midori Goto , Lewis Kaplan , Miriam Fried ve Gidon Kremer ile ustalık sınıflarına katıldı.

Roman Kim, 2008 yılında 16 yaşındayken Köln Müzik Üniversitesi’ne kabul edildi ve burada Viktor Tretyakov ile çalıştı.

2012 yılında İtalya’da düzenlenen 28. Valsesia Musica’da birincilik ödülünü kazandı. Köln Uluslararası Müzik Yarışması’nın (2011) birincisi olarak Köln WDR Radyo Orkestrası’nda çaldı .

Kim , Deutsche Stiftung Musikleben Vakfı’na ait Giuseppe Guarneri’nin (Cremona , 1695) kemanını çalıyor. Kim, “En önemli öğretmenlerim Moskova Devlet Konservatuarı eğitmeni Galina Turchaninova ve Viktor Tretyakov’du” diyor.

“Turchaninova bana harika bir teknik temel kazandırdı ve Tretyakov müzikal açıdan beni çok güçlü bir şekilde etkiledi.”

Kim, Romantik dönemin keman konçertolarında ve keman için virtüöz eserlerinde uzmanlaşmıştır.

Kim, efsanevi kemancı Paganini’nin yay ve parmak tekniklerini derinlemesine inceledi ve Paganini gibi çeşitli müzik eserleri için yeni düzenlemeler yarattı.

Kim ayrıca Jimi Hendrix’in kendisi için başka bir ilham kaynağı olduğunu da belirtti.

Bach’ın “Air on a G String” adlı eserinin Kim’in versiyonu, 2011 yılında ona uluslararası tanınırlık kazandırdı ve YouTube’da 1,3 milyondan fazla izlendi.

 

JEAN SIBELIUS

Doğum adı                             : Johan Julius Christian Sibelius

Doğum tarihi ve yeri             :  7 Aralık 1865, Hämeenlinna, Finlandiya

Ölüm tarihi ve yeri                : 20 Eylül 1957, Järvenpää, Finlandiya

 

Finli besteci, İskandinavya’nın en ünlü senfonik bestecisi.

Sibelius, Rusya’nın kontrolündeki Finlandiya’da Fince konuşulan ilk okul olan Finlandiya Normal Okulu’nda okudu ve burada Fin edebiyatıyla ve özellikle de Fin edebiyatıyla tanıştı. Finlandiya’nın mitolojik destanı Kalevala, onun için sürekli bir ilham kaynağı olarak kaldı. “Pohjola’nın Kızı” (1906) ve “Luonnotar” (1913) gibi senfonik şiirlerinin çoğunu bu kaynaktan yararlanmıştır.

Hukuki bir kariyere yönelik olmasına rağmen, çok geçmeden Helsinki’deki hukuk eğitimini bıraktı ve kendini tamamen müziğe adadı. İlk başta kemancı olmayı planladı. Martin Wegelius’un rehberliğinde birçok oda müziği ve enstrümantal müzik besteledi.

Vaftiz isimleri yerine profesyonel kariyeri boyunca kullandığı “Jean” ismini benimsedi.

20’li yaşlarının ortalarında eğitimine Berlin ve Viyana’da devam etmek için Finlandiya’dan ayrıldı; burada öğretmenlerinin arasında besteciler Robert Fuchs ve Karl Goldmark da vardı.

Finlandiya’ya döndüğünde ilk büyük ölçekli orkestra çalışmasının performansı Kullervo Senfonisi (1892), sansasyon yaratan bir olay yarattı. Bu ve sonraki eserler, En Saga (1892), Karelya müziği ve Dört Efsane, onu Finlandiya’nın önde gelen bestecisi haline getirdi. Dört Efsane’ deki dört senfonik şiirden üçüncüsü, ünlü Tuonela Kuğusu’dur (1893).

1897’de, E Minor 1 No’lu Senfonisi’nin (1899) ortaya çıkmasından önce, Finlandiya Senatosu, Sibelius’a dehasının tanınması için küçük bir ömür boyu emekli maaşı verilmesine karar verdi.

Ton şiiri Finlandia 1899’da yazıldı ve 1900’de yenilendi. Sibelius’un 1890’lardaki besteleri, Romantik gelenekte çalışan milliyetçi bir bestecinin eserleridir.

  1. yüzyılın ilk on yılında Sibelius’un ünü Avrupa kıtasına yayıldı.

Do Majör Senfoni No. 3 (1907). Bu çalışmasıyla Sibelius, ikinci senfoninin ve Re Minor Keman Konçertosu’nun (1903) ulusal romantizmine sırtını dönerek En Saga ve La Minor 4. Senfoni’nin (1911) daha araştırıcı ve uzlaşmaz söyleyiş tarzına yöneldi.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük eserlerini, son üç senfonisini (Mi Bemol Majör’ de No. 5, Re Minör’ de No. 6 ve Do Majör ‘de No. 7) ve Tapiola’ yı (1925) yayınladı ancak daha sonra uzun senfonilere geçti. Son yıllarının sessizliği…

Sekizinci bir senfoninin (1930’ların başında icra edileceğine dair vaat edilen) ve hatta dokuzuncu bir senfoninin söylentileri asılsızdı. Ölümünden hiçbir el yazması kurtulamadı.

1930’lar, İngiltere’de Cecil Gray ve Constant Lambert ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Olin Downes gibi yazarların teşvik ettiği Sibelius’un modasına tanık oldu.

Sonraki nesilde bu modaya karşı gösterilen tepkiye rağmen Sibelius, müzik camiası üzerindeki sıkı hakimiyetini korudu. Her ne kadar ilham kaynağı İskandinav coğrafyasıyla yakından bağlantılı olsa da esasen bir doğa şairi olarak hatırlanmıyor. Hem senfonik şiirlerdeki hem de yedi senfonideki başarısı esas olarak formdaki olağanüstü ustalığında yatmaktadır.

Üçüncü senfoninin ilk bölümü, Haydn ya da Mozart’ın ilk bölümünün yapısının netliğine sahiptir, ancak organik bütünlüğü ve mimarisi, modellerini bile geride bırakmaktadır.

Dehasının sırrı işte bu organik büyüme kapasitesinde yatıyordu.

 

KEMAN KONÇERTOSU     Op.47              Re Minör

Bestelenme tarihi       : 1903

Adanan kişi                : Willy Burmester

Prömiyer                    : 8 Şubat 1904, Helsinki   (Helsinki Orkestrası Konzertmeister ’i)

Solist                           : Viktor Novacek

Yeniden düzenlenme   : 1905

İlk seslendirme           : 19 Ekim 1905, Singakademie, Berlin

Solist                           : Karl Halir (Singakademie Filarmoni Orkestrası Konzertmeister)

Orkestra şefi              : Richard Georg Strauss

Orkestra                    : Singakademie Filarmoni Orkestrası

Yeniden Adanan kişi   : Ferenc von Vecsey

 

Eser, keman virtüözleri tarafından en çok kaydı gerçekleştirilen konçertolardandır.

Doğaya ve Fin tarihine âşık olan Jean Sibelius genellikle bu özellikleri müziğinde değerlendirmiştir. “Şarkı söylemeyen çalgı piyano” yu sevmediğini belirten bestecinin yazdığı tek konçerto olan Keman Konçertosu’nda da uzmanlar Fin kültüründen ve efsanelerinden izler bulurlar.

1903 yazında 2. ve 3. Senfoniler’i arasında bestelediği Op.47 Keman Konçertosu’nda (birçok geç romantik besteci gibi) orkestrayı fazla ağdalı tutmayarak, arka plana almış; solo çalgının başlangıçtan itibaren egemenliğini sağlamıştır.

Üç bölümlü olmasına karşın, bir rapsodi gibi özgür akan konçerto aslında Helsinki Orkestrası konzertmaisteri (başkemancı) ve Sibelius’un hayranı, Joachim’in öğrencisi Alman Willy Burmester için bestelenmişti.

Konçerto yeni şekliyle bu kez Berlin’de Singakademie’de Richard Georg Strauss yönetimindeki orkestra eşliğinde Filarmoni Orkestrası konzertmaisteri Karl Halir tarafından 19 Ekim 1905’te çalındı. Ancak, bu prömiyere Burmester gelemeyip, başkemancı tarafından eser seslendirilince, Burmester konçertoyu bir daha asla çalmayacağını ifade etmiş, böylece eser daha sonradan Ferenc von Vecsey’e ithaf edilmiştir.

Duygulu olduğu kadar virtüözlük gerektiren ve keman edebiyatının en güç eserlerinden biri olan konçerto, eleştirmenlerce Çaykovski’ye fazla yakınlığı nedeniyle de suçlanmış, yine de şiirsel anlatımı ve gücü kabul edilmiştir.

Konçerto üç bölümdür.

  1. Allegro moderato
  2. Adagio di molto
  3. Allegro ma non troppo

 

Birinci Bölüm             Allegro moderato

Konçertonun bu en uzun bölümü ılımlı çabukluktaki (Allegro moderato) tempoda ve sonat formundadır. Bölünmüş ve sürdinli kemanların eşliğinde solist hemen duygulu ve etkili ana temayı duyurur.

Geliştirilen tema kısa bir kadans ile sonuçlandıktan sonra, daha duygulu ve ağır ikinci tema, önce fagot ve klarnetler, sonra da solo keman tarafından sergilenir.

Zarif oktav ve trillerle solistin müjdelediği üçüncü tema canlı bir orkestra pasajıyla sunulur. Solistin birinci temayı işleyerek büyük kadansı duyurmasından sonra ana tema bu kez yeni-serim (re-exposition) başlar.

Solistin birinci temayı oktavlarla belirterek sona erdirdiği bölüm, bazı müzik yazarlarınca “Issız kuzey gecelerinde, ortada yanan ateşin çevresinde dinlenilen bir saz şairinin yakınan ezgileri” ne benzetilir.

 

İkinci Bölüm               Adagio di molto

Oldukça ağır (Adagio di molto) tempoda bir romans güzelliğindedir. Özellikle Finlilerin en başarılı ağır bölüm olarak nitelendirdikleri bu yalın ve melankolik müzik “Sibelius’un çocukluğunda üzerine çıkıp keman çaldığı, göl kenarındaki büyük kayanın bir anısı” olarak tanımlanır.

Tahta üfleme çalgıların ikinci bölümden kaynaklanan malzeme üzerine triolelerle çaldığı kısa girişi solo kemanın hülyalı ezgisi izler. Bunu orkestraya ulaştıran keman süslemelerle yetinir. Sanki bu kayanın üzerine çiçekler yerleştirmektedir. Bu önce hafifçe sonra tutkuyla sürer. Bölüm hafifçe sona erer.

 

Üçüncü Bölüm            Allegro ma non troppo

Pek çabuk olmayan tempoda, yalın bir rondo formundadır. Bas yaylı çalgıların ve timpaninin uyguladığı ritim üzerine solist enerjik bir biçimde telaşlı temayı sunar.

Sürükleyici, aynı zamanda korkutucu olan bu temayı Sibelius, Danse Macabre’a (Ölüler Dansı) benzetmektedir. Senkoplu tema üç kez belirir. Sonuncu kez solistin dramatik oktavlarıyla süslenen tema sona doğru majöre dönüşür ve zafer dolu havada konçertoyu sona

erdirir

 

LUDWİG van BEETHOVEN

Doğum: 16 Aralık 1770                     Ölüm: 26 Mart 1827

 

Klasik dönemden Romantik döneme geçiş sürecine büyük katkı sağlamış ve gelmiş geçmiş en ünlü ve en etkileyici bestecilerden biri olarak kabul edilen Alman piyanist ve bestecidir.

Beethoven dünyaya gelen yedi çocuktan ikincisidir. Doğan yedi çocuktan sadece Beethoven ve diğer iki kardeşi Kaspar Anton Karl van Beethoven (1774-1815), Nikolaus Johann van Beethoven (1776-1848) hayatta kalır.

Beethoven’ın ilk müzik öğretmeni babasıdır. Daha sonra Gilles van den Eeden’den organ ve aile dostu olan Tobias Friedrich Pfeiffer’den klavye dersleri alır. Aynı zamanda Franz Rovantini’den keman ve viyola dersleri alır. Beethoven 5 yaşından itibaren çok yoğun müzik dersleri almaya başlar klavye öğretmeni Pfeiffer bazen onu gece yatağından kaldırarak zorla dersler verir.

Beethoven ilk halka açık konserini 1778 yılında henüz yedi yaşında iken verir.

1779 yılında Beethoven Christian Gottlob Neefe’den ilk bestecilik dersleri almaya başlar. 1783 yılında Christian Gottlob Neefe’nin yardımıyla Beethoven ilk bestesini yayınlar, daha sonra Beethoven Neefe’nin asistanı olarak çalışır. 1784 yılından itibaren ilk parasını asistanlıktan kazanmaya başlar. İlk 3 piyano sonatı 1783 yılında yayınlanır. Beethoven’ın bu muazzam yeteneği başpiskopos Maximilian Friedrich tarafından fark edilerek maddi ve manevi yönden desteklenir.

O sıralarda baş gösteren aydınlanma çağı ve masonluk Beethoven’i derinden etkiler Neefe ve Beethoven’ın çevresindekilerin çoğu aydınlanmışlar (Order of the Illuminati) üyesidir.

1787 yılında Beethoven, Mozart’la çalışmak umuduyla Viyana’ya gider fakat varışından 2 hafta sonra annesinin hastalığını öğrenir ve geri döner. Beethoven aynı yıl içinde annesini kaybeder ve babası alkolik olur. Bunun sonucunda Beethoven küçük kardeşlerinin sorumluluğunu almak zorunda kalır ve 5 yıl boyunca Bonn’da kalmaya karar verir. Bu sıralarda Franz Wegeler ile tanışır ve onun sayesinde o zamanın seçkin ailelerinden olan von Breuning ailesi ile tanışır. Beethoven sıkça von Breuning ailesinin evine ziyaretlere gider ve çocuklarına müzik dersleri verir. Bu sıralarda Almanya’nın soylularından Count Ferdinand von Waldstein ile tanışır ve ondan maddi destek görür. Daha sonra Beethoven onun adına bir sonat yazacaktır.

Beethoven 1789 yılında babasının alkolizm bataklığına düşmesinin ardından yasal yollara başvurarak babasının maaşının yarısının kendine ödenmesini sağlar bu sayede ailesine destek olabilecektir. Aynı zamanda seçkin sarayların orkestralarında viyola çalarak ailesine maddi katkı sağlamaya devam eder, bu sayede Mozart’ın operalarıyla tanışır ve ünlü flüt virtüözü Anton Reicha ile arkadaşlık kurar.

1792 yılında Viyana’ya giden Beethoven klasik müziğin ünlü bestecisi Joseph Haydn’ın yanında çalışmaya başladı. Joseph Haydn kısa sürede Beethoven’ın üstün yeteneğini fark etti ve her konuda ona destek oldu. Beethoven, başlarda besteci olarak değil piyanist olarak adını duyurdu. Daha sonra yaptığı bestelerle klasik müziğin 19. yüzyılın sonuna kadar yaşayan tüm müzisyenleri etkiledi.

Beethoven’ın dokuz senfonisi, beş piyano konçertosu, bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve birçok oda müziği eseri bulunmaktadır. Sadece bir opera (Fidelio) bestelemiştir. İlk senfonisini 1800 yılında yapmıştır. Eroica olarak da bilinen 3. senfonisini, Avrupa’ya demokrasi getirdiği için Napolyon’a adamıştır. Ancak daha sonra Napolyon kendini İmparator ilan ettiğinde bu adamayı geri almıştır. 9. senfoni ise en çok bilinen ve bugün Avrupa Birliği marşı da olan en çarpıcı senfonisidir.

Beethoven çok titiz çalışan bir müzisyendi. Müziği, ifade gücü ve teknik olarak çok üst seviyedeydi. Beethoven, Haydn ve Mozart’tan devraldığı prensipleri geliştirdi, daha uzun besteler yazdı ve daha tutkulu, dramatik eserler oluşturdu.

Özellikle Op. 109 piyano sonatıyla Klasik müziğin Romantik Dönemi’ni başlatmıştır.

Yaşamı boyunca sağlık problemleri çeken Beethoven 1801’de işitme problemleri yaşamaya başlamış ve 1817’de tamamen sağır olmuştur. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde etkilememiştir. 9. senfoniyi sağırlık döneminde bestelemiştir.

Dünyaca tanınan bir besteci olarak siroz hastalığı nedeniyle ölmüştür ve cenazesine otuz bine yakın insan katılmıştır.

 

SENFONİ N0: 8         Op. 93             Fa Majör

Bestelenme tarihi ve yeri       : 1812, Linz

Prömiyer                                : 27 Şubat 1814, Viyana, Redoutensaal

Orkestra şefi                          : Ludwig van Beethoven

 

Beethoven bu bestesine “Benim Küçük Senfonim” adını takmıştır.

Senfoni 2 flüt, 2 obua, B ♭’ de 2 klarnet, 2 fagot, F’de 2 korno (ikinci bölüm için B ♭ basso), F’de 2 trompet, timpani ve yaylı çalgılar için puanlanmıştır .

Beethoven o dönemde gittikçe sağır olmaya başlamıştı, ancak yine de prömiyeri yönetmekte ısrar etti.

Bildirildiğine göre, “orkestra onun hantal hareketlerini büyük ölçüde görmezden geldi ve onun yerine baş kemancıyı takip etti.”

Dokuz senfoni içinde baştan sona neşeli olan tek senfonidir; ağır bölüm yoktur, sadece bu senfonide gerçek bir menüet bölümü vardır ve en çabuk bestelenen senfonidir.

Sekizinci Senfoni, hafif olmasa da genellikle hafif yüreklidir ve birçok yerde yüksek sesle, birçok vurgulu notayla birliktedir. Senfonideki çeşitli pasajlar bazı dinleyiciler tarafından müzikal şakalar duyuluyor.

Piyano sonatları ve sonraki Dokuzuncu Senfoni gibi diğer çeşitli Beethoven eserlerinde olduğu gibi, senfoni, son bölümü dört bölüm arasında en ağırı haline getirerek Klasik gelenekten sapmaktadır. Senfoni dört bölüm olarak, bestelenmiştir.

  1. Allegro vivace e con brio ( F majör )
  2. Allegro Scherzando (Allegretto scherzando B ♭ majör )
  3. Tempo di menuetto (F majör)
  4. Allegro vivace (F majör)

 

Birinci bölüm              Allegro vivace e con brio

Bu bölüm Fa majörün ana tonunda ve hızlıdır. Beethoven’ın bu dönemdeki ilk bölümlerinin çoğunda olduğu gibi, oldukça önemli bir koda içeren sonat biçiminde yazılmıştır. Gelişimin sonuç ölçüleri büyük bir kreşendo oluşturur ve açılış ölçülerinin geri dönüşü fff (fortississimo, yani son derece gürültülü) olarak işaretlenir; bu, Beethoven’in eserlerinde nadiren görülür, ancak Altıncı ve Yedinci senfonilerde emsalleri vardır. Bu, bölümün sessiz kapanma önlemleriyle dengeleniyor. Açılış teması forte – piyano – forte deseniyle her biri dört ölçülük üç bölümden oluşuyor. Özetlemenin başlangıcında tema daha vurgulu hale getirilir.

Senfoni, herhangi bir girişe gerek görmeden, neşeli bir temayla başlar. Klasik biçime uygun tema önce tüm orkestra, sonra da tatlı (dolce) bir şekilde klarnetle sunulur. Birinci kemanlarda işitilen ve daha geniş tutulmuş güçlü yan tema buna katılır. İkinci tema ise kemanlarda duyulur. Ustaca ve problemsiz yapıdaki gelişimde, ana tema baslarda yansıtılarak bir gerilim yaratılır.

 

İkinci bölüm               Allegretto Scherzando

Beethoven senfonilerinin alışılmış ağır ikinci bölümlerinin aksine, canlı tempoda ve zarif bir havadadır.

Sevimli birinci tema önce kemanlarda, sonra nefesli çalgıların çaldığı, bir metronomu taklit edercesine düzgün staccato akorlarla başlar ve temel ritmi parça boyunca istikrarlı bir şekilde devam eder.

(Bu bölüm, metronomun mucidi Maelzel’e bağlanırsa da metronomu ancak 1816’da icat ettiği bilinmektedir).

İkinci tema çok hızlı notalardan oluşan bir motifi içeriyor . Bu motif kodanın sonunda tüm orkestra tarafından çalınır. Berlioz bu kısa ve hafif bölümü, “Cennetten iniş” diye tanımlar.

 

Üçüncü bölüm            Tempo di menuetto

Beethoven’ın menüet tarzı , oldukça kaba, güçlü bir ritmi koruduğu için 18. yüzyıldaki öncüllerine pek yakın değil, üstat Haydn’ın stilinde, eski Viyana danslarını ve havasını yansıtan gerçek bir menüettir.  Beethoven ilk ve son kez bir senfonisinde, tam anlamıyla bu eski dansı değerlendirmiştir.

Menüet, kornalar ve klarnet için pastoral karakterdeki değerli sololar içeren, diyaloguna katılan kemanların oluşturduğu zarif ve şakacı trio zıt bir üçlü bölümle üçlü biçimde yazılmıştır.

 

Dördüncü bölüm        Allegro vivace

Senfoninin en önemli, en parlak bölümü adeta dev bir finaldir. Hızlı tempolu sonat rondo formundadır. Ana tema şakacı şekilde büyük adımlarla gelişir. Orkestranın bütün anlatım tarzları kullanılır; tükenmeyen bir hayal gücü, canlılık ve tazelikle usta bir kontrpuan kaynaştırılır. Beethoven’ın tüm eserleri arasında en ayrıntılı olanlardan biri olan koda… Senfoni, yüksek sesli tonik armoninin çok uzun bir pasajıyla sona eriyor.

Sonat rondosu formunun en çarpıcı örneği olan bu bölüm için Çaykovski şöyle der:

“Beethoven’in senfonik ustalığını en iyi gösteren bu bölümde beklenmeyen bir dizi şakacı epizodlarla karşılaşırız: Armonik kontrastlar, çeşitlenen modülasyonlar ve dahiyane orkestral efektle, Beethoven’ın en büyük senfonik başyapıtlarından biri

Taşar Erkol