Cennete Bir Bilet – Emre Toğrul

Emre Toğrul

‘’Dire Straits’’ derseniz benim yaş grubum insanlara,

Çoğu kişiyi, mutlak bir deli anıya götüren şarkıları vardır.

Bir şarkı, bir görüntü ya da bir söz öyle bir motivasyondur ki,

Bazen yaşam için gerekli bütün enerjiyi oradan çıkarırsınız.

Hele de benim gibi hayat motivasyonunu çocuklarında bulmuş,

Onlarla dost olabilmek için delice yırtınan bir babaysanız,

Geçmişten gelen bir ‘’Dire Straits’’şarkısının yaşamınıza katacağı,

Motivasyon ötesi bir ivme olur ki, değme gitsin tadına.

Geçen hafta sonu, büyük oğlumla yurtdışında bir tatildeyken,

Ki onun, ‘’baba hayatımın en güzel tatillerinden biriydi’’ dediği,

O müstesna günlerde, bu motivasyonun sihirini tekrar hissediyorum.

Beraber defalarca dinlenen bir şarkının içinde kaybolmak bizimki.

‘’Ticket to heaven’’, ‘’cennete bir bilet’’ oğlumun bana dinlettiği şarkı.

Yaşam hergün yeni bir başlangıç ve motivasyon en büyük enerji.

Bazen gerçek enerji, bazen ihtiyaç, bazen zorunluluk, bazen mahkumiyet,

Bizi, o günü yaşamaya iten sebep ne olursa olsun,

Bellek, ruh ve akıl; motivasyon denilen çarkın içinde uzlaşmadıkça,

Hayatın o çiçek usaresi gibi tadını, çekip alamıyoruz bir bal arısı misali.

‘’Ticket to Heaven’’ bizi öyle ortak yerlere götürdü ki o hafta sonu,

Her yıl aynı motivasyon için sözleşip vedalaşırken,

Yepyeni bir farkındalık içinde ayrılıyorum oğlumdan.

Maddi manevi hayali servetini maksimize etmeye ayarlı robotluktan,

Daha insansı bir davranış ekonomisi kullanmaya yönlendiriyor motivasyon.

∞Ω∞

İş ve sosyal yaşam, ihtiyaç, görev ve zorunluluklar arasında sıkışmış,

Sürekli bedensel yırpranma ve zararlarla savaşan vücutlar içinde,

Üstelikte kendiliğinden enerji üretip, detoksifiye olamayan fiziki yapılarda,

Bir de nesini niçinini hala çözemediğimiz o içimize sokulmuş ruhlarla,

Nasıl motive olup ta hergüne adapte oluyoruz, inanılır gibi değil.

Bunun için yüzyıllar içinde ortaya çıkan algoritmik davranış şeklimizin,

Yani herşeyin biteviye tekrarı ile süren yaşam şeklinin,

Bilgi ve iletişimin, bizi bu denli eline aldığı yaşamlarda etkisi azalıyor.

Artık ‘’ buluşsal’’ yada ‘’ motivasyonel’’ bir yaşamın peşinde yeni kuşaklar.

Öyle eskide olduğu gibi, ödül ve ceza ile yönetilen bir iş ve rutin yaşam dinamikleri,

Artık yerini çok farklı iki güncel motivasyon incisine teslim ediyor.

Günümüz kuşağı işi; birinin yapmaya mecbur olmadığı bir yükümsüz tercih olarak,

Oyunu ise; mutlak içinde olunması gereken zorunlu bir iletişim olarak görüyor.

Yaşam motivasyonunu, oyunu işe, işi oyuna çeviren Sawyer etkisinde bulan,

Yaşadığı her günü bir sonrakine baz olacak bir an yönetimine dönüştüren,

Sürekli ileri bakan, takılıp kalmayan, sahiplenmeyip sadece erişen bu kuşak,

Çok acayip motive edici bir davranışsal simya yaratmış.

Hakikaten bu motivasyon işi, bir tür cennet bileti gibi dostlar.

Oğlumun bana Dire Straits’den ‘’Ticket to heaven ‘’ dinletecek motivasyonu,

Günümüz kuşağının bu balarısı misali, özerk ve buluşsal yaşamından…

∞Ω∞

Yaşam motivasyonunu kuşaklar boyunca farklı yerlerden almış insan.

Ama en önemlisi bugün biz nereden almalıyız ve yeni kuşaklar nereden alıyor.

Sadece kendi isteğinizle yaptığınız oyunun keyif vereceğine de,

Yaptığınız ciddi iş ve görevlerin ağır bir yük gibi omuzlarınıza bineceğine de inanmayan,

Ortak oyuna ve iş-oyun döngüsüne anında katılan,

Aksine iş ve oyun arasındaki sınırın yapay olduğunu anlayan,

İpleri eline almış, sahiplenmeyen, erişen ve paylaşan,

Yaşamı daha yaşanabilir kılmanın formüllerini yazan bir kuşak geliyor.

Net hedefleri olan, anında geri bildirimli ve becerilerine uygun zorluklar seçen,

Meraklı, ısrarcı ve düşük egolu ’’Ototelik kişilik’’ motivasyonlarının kaynağı.

O kuşağı ucundan yakalamış oğlumla, kısa bir tatilin dinginliği içinde,

Akışa kaptırıp kendimi enerjik bir şekilde odaklamışken zihnimi ,

Onların ‘’ being in the zone’’ akış alanında kalmakla neyi kastettiklerini,

Akışın tamamen bir noktada toplanmış motivasyon olduğunu anlıyorum.

Siyah taş döşeli yoldan, oğlumun eli omuzumda, keyifli adımlarla yürürken,

Dire Straits’ten belki ellinci kez dinlediğimiz ‘’Ticket to Heaven’’ın,

Bize aynı yaşam keyfi ve motivasyonunu vermesi o akışa sadakatten.

Bu kuşağın teması ‘’ being in the zone’’ yani akışın içinde olmayı,

Tıpkı kendi haline bırakılan çocukların mutlak akışa katılmasındaki gibi,

Duyguları, uygulama ve öğrenmenin hizmetinde kullanmada,

En üst deneyim olarak görüyorum dostlar…