Emre Toğrul, Denize Sıfır

Her yıl yaptığım gibi, bu bayramda da büyük oğluma gittim.

Bisiklet ile, şehir ve doğa karışık, ‘’ha babam pedal tatili’’ bizimki.

İyi bir kondisyon, birlikte gezme disiplini ve bilge kılavuz Emir sayesinde,

Gözlemlemek, ayrıntıda kaybolmak ve anın tadını çıkarma tatili.

En önemlisi baba-oğul aynı anı paylaşırken, anlağımızı geliştirmek.

Belki de ucunu kaçırmağa başladığımız, en sağlıklı insan-insan etkinliği.

Londra’nın, Canary Wharf’un en kalabalık gökdelen caddelerindeki kaostan,

Oxford’da, Bath’ da bir kır yolunun sessiz hışırtısına akış, kişilik farkları gibi,

Devasa teknolojik keşmekeşlikle, sade düzen arasında aynı bisikletle yolculuk.

Her ayrıntıda insan yaşamının, ülke karakteristiğinin ipuçları var.

Gelişmişliğin sokaktan eve, doğadan insana yansıyan satırbaşlarında,

Yüzyıllar içinden gelen akıl oyunlarını ve uygar olabilme kurallarını bulabiliyorsun.

Brighton’dayız o gün ve binlerce insanın akın ettiği bir güne rastlıyoruz.

Gün boyu ağzımızdan düşürmediğimiz espiri ‘’ DENİZE SIFIR’’ kavramı.

Hani şu Türk insanının denize ulaşmasına duvar olan meşhuuur terim.

Ben dahil hepimizin, evlerimizin bu konumunu gururla ifademiz, o günkü mavra.

İskenderun’dan Hopa’ya, kıyı şeridine Berlin duvarı misali çektiğimiz betondan dikenli tel,

Denize sıfır çevrili alanlar, evler, oteller, gök deliciler, devlet ve özel kurum işgalleri.

Sadece, ‘’DENİZE SIFIR’’ sahibinin kullanımına ait alanla, bir kamusal fukaralaştırma,

Kendinden zaten zengin doğanın, kendiliğinden muhteşem iklimin iki yana ayrılması.

Brighton şehrinin hemen önünde, bizim ayak sokmayacağımız koyu Manş denizine,

Akın etmiş, şehir ile deniz arası muhteşem alanda anı yaşayan insanlar,

Yetmiş milletten ama, hepsi Birleşik Krallığın kurallarıyla disiplinize insanlar.

Gündüzü ayrı, geceyi ayrı keyifle geçiriyoruz bu güzelleştirilmiş şehirde,

Kumu kum, denizi deniz, havası hava olmadığı halde, dirayet ve disiplinle,

‘’DENİZE SIFIR’’ olmadan insanlarına anı, günü yaşama alanı olmuş şehirde.

Konut vs denen duvarlı yapıların, denizden ciddi mesafe geride durması sayesinde,

Oluşan nefis bir kamusal alanda, hem her türlü spor ve eğlence hem plaj ve deniz.

Sokağın zengin, insanın kurallara saygılı, kural yapıcın her insan için eşit mesafedeyse,

Duvar gereksizleşiyor, hele de ‘’DENİZE SIFIR’’ duvar tamamen anlamsız…

∞Ω∞

Niye ‘’DENİZE SIFIR’’, niye ‘’DUVARLAR’’, neden ‘’ AİTTİR, ÖZELDİR, GİRİLMEZ’’?

Çit, dikenli tel, kurukafa, boy boy köpekler, güvenlik görevlisi , sınır, sınır, sınır…

Çünkü görünmez sınırlara, yazılı olmayan kurallara, vicdan sesine kabulümüz,

İnsanlar arası çizilmemiş sınırlara saygıyla riayet etme olgunluğumuz YOK.

Ortak erdemler ve evrensel doğruları özümseyerek herkesin birlikteliğini değilde,

Güzelim doğa içinde, görmeye dahi tahammül edemediklerimizden ayrı olmak için,

Sadece kendimize ayırdığımız ‘’DENİZE SIFIRLARDA’’ izole, korunmuş mutluluk peşindeyiz.

Çünkü ortak ve aynı anda , eşsiz doğayı ve yaşam alanlarını hep birlikte kullanabilecek,

Beşeri tekamülü gerçekleştirememenin yetersizliği içinde,

Ötekinden ayrı, ötekini görmeden, birirbiriyle tamamen kopuk insan gruplarıyız.

Üstelik içinde yüzülüp, su sporları yapılmadan, kıyısında kumunda koşulup yürünmeden,

Gelgitine, kumuna, batan güneşine ayaklar suda olmadan biteviye bakılıp durulan,

Güzelim kumsallara betonlar, onbin yılda şekillen kayaya ‘’ DENİZE SIFIR’’ mekanlar.

Brighton kıyısındaki yaşam alanlarını ve yetmiş milletten insanı gözlemlerken,

Ben her ‘’ şuraya DENİZE SIFIR bir mekan altı kafe, gelsiiin’’ dedikçe,

Kahkahalarımız dar sokaklarda yankılanıyor, çok komik geliyor ‘’DENİZE SIFIR’’.

Yalıdan kulüpten görülmeyen boğaz, apartmandan siteden mavisi seçilmeyen Ege,

Depremde suya yıkılan Marmara, hepten beton Bodrum, Marmaris, Kuşadası,

Denize tam sıfır ama kumsalsız ve önünden koca denizine bile girilemeyen Mersin.

Ve her geçen yıl başka bir yancısı, yağmacısı, yığmacısı sayesinde insanımıza kapatılan,

Beton yaklaştıça yokolan kumları, üstü örtülen kayaları, çaresiz kalan börtü böceğiyle,

Tabiri caizse ‘’DENİZE SIFIR’’, ilhak kültürü.

Doğa elbet bir çaresini bulup geri alacak denizi, kumu, kayayı, o masmavi suyu,

Asıl kötü olan ise, denizle arasına duvar örüldükçe birbirinden uzaklaşan insan.

Brigtonda akşam, herkes şehirle deniz arasındaki uçsuz bucaksız alanda, anın peşinde,

Biz ise işin gırgırındayız, ‘’DENİZE SIFIR’’ dedikçe kopuyoruz.