Emre Toğrul, Sevgi Sabır ve Disiplin Gerektirir

Sevgi Sabır ve Disiplin Gerektirir
Sevmeyi anlatan her sanatsal eserde bir disiplin, odaklanma ve sabır görürüz.
Ama o esere bakıp, sevginin kolay bir tarifini bulmayı uman herkesin vardığı,
Koca bir hayalkırıklığıdır.
Çünkü hepsi, belli bir olgunluk düzeyine erişmeden gerçek sevgiye ulaşılamayacağını,
Alçakgönüllü bir cesaret, disiplin ve inanç olmadan da olgunlaşılamayacağını anlatır.
Tüm resim, heykel, şiir ve romanlar, bütün film, şarkı ve tablolar sevgiyi anlatırken,
Kişinin salt kendisi için ve tek başına deneyimleyebileceği bu bireysel öğreti için,
Bilme ve anlama ile sevginin aynı oranda çoğaldığını vurgular.
Bilme ve anlama insanı güvene götüren en emin yoldur ki,
Disiplin ve sabrın sonunda ulaşılmış her sevgi, kendini o güvenin kollarına bırakmadıkça,
Sevgiden çok farklı kelimelerle ifade edilebilecek bambaşka duygulara devşirilip,
Anlamını, faydasını ve gerçekliğini kaybeder, deforme olup yiter gider.
Erich Fromm usta ‘’Sevme Sanatı’’ adlı eserinde bunu her yönüyle irdelerken,
Paracelsus’tan yaptığı bir alıntı ile enfes bir açılım yapar.
‘’Birşeyi bilmeyen ve anlamayan, hiçbirşey yapamaz ve anlatamaz dolayısıyla sevemez,
Oysa anlayan kişi, farkına varır, görür ve sever,
Birşeyin altı ne kadar bilgi ve anlama doluysa, sevgi o kadar büyük olur’’.
Fromm aynı eserde, ilginçtir, Mevlana’dan da çok muhteşem alıntılar yapar
Ve konuya noktayı koyar.
‘’ İki kandilin çanağı bir olmasa da, ikisinin ışığı karışır biribirine havada’’…
∞Ω∞
Sevmeyi sanat olarak gördüğümüzde, gerekleri disiplin, odaklanma ve sabır dedik.
Gevşek aylaklıktan ve çocuksu bir kendi isteklerine düşkünlükten koruyan disiplin,
Öğrenmenin en gerekli öz disiplin davranış şekli yoğunlaşma ve odaklaşma,
Ustalaşmış herkesin gereği, en verimli zaman yönetimi sabır…
Sevme sanatının koşullarını böyle sıralıyor Fromm.
‘’Disiplinli bir ilgi, sabırlı bir odaklanma sanatta ustalaşmanın yoluysa’’ diyor usta
‘’Üstelik bir sanatı öğrenme onu bileşenlerinden dolaylı olarak öğrenme ise’’ diyor,
Yani marangozluğa tahta rendelemeyle, piyanoya gamla, zen okçuluğuna nefesle başlıyorsak,
Sevme sanatı ustalığının disiplinine, sabrına ve odağına ulaşmak da meşakkatli bir yoldur’’ diyor.
Sevgi disiplininin yaşam disiplininden ana farkı dışarıdan gelen bir itki olmayıp içten gelmesi,
Sevgide yoğunlaşmanın, diğer odaklanmalardan farkı zorunlu değil çekici bir kavram olması,
Sabrın sevgideki farkı beklentiden çok bir fedakarlık içermesi olarak ifade edilir.
İnsanın sevme yetisinin yeni temeli, aynı zamanda diğer ve çoğunluğu biyolojik yönelimli,
Sevgi kuramlarının da yenilenmesine yol açmıştır.
Yaşayan dünya sevgiyi ‘’psikolojik büyük bir gereksinimin giderilmesi aracı’’ olarak sunar.
Burada insanın ilk ve en önemli gereksinimi atlanır;
‘’ Muktedir olduğu şeyleri dünyaya göstermek’’.
İnsanların yaşayanlara karşı sevgisi, esasen bağ kurabilecekleri ,
Ve kendini birleştirebilecekleri bir şey bulma çabasında kendini ifşa eder.
Sevmeyi sanat olarak ifade eden Erich Fromm bu temeli örneklerken şöyle der:
‘’Olgunlaşmamış sevgi, seni seviyorum çünkü ihtiyacım var der,
Olgunlaşmış sevgiyse sana ihtiyacım var, çünkü seni seviyorum.’’
∞Ω∞
Sevgili dostlar, bu kadar büyük felaketler ve sorunlarla boğuşurken,
Sevgi ve sevgi sanatından söz etmek, insani çıkış noktalarını işaret etmek içindir.
Bugünkü dünya düzeninin temel ilkeleri ile sevginin temel ilkeleri bağdaşmıyor gibiyse de,
Gerçek sevgi idealini ümitle bekleyen her insan için,
Bu gereksinime ulaşmanın temel bileşenlerinin hiçbir dünya düzenine bağlı olmadığı,
Bunun bir iç düzen ve itki ile olduğu aşikardır.
Fromm usta sevgi disiplin, odaklanma ve sabır gerektiren bir ustalık sanatıdır derken,
İnsanın varoluş sorununun en sağlıklı ve doyurucu yanıtı olması nedeniyle ,
Sevgiye verilmesi gereken emek ve güvene işaret etmekte,
Sevginin bu sağlıklı gelişimine yer vermeyen insan ve toplumların,
İnsan doğasının bu temel gereksinimini gözden kaçırarak yokolacağını söylemektedir.