Emre Toğrul / Yara İzi Bilgeliği

“Travma başınıza gelenler değil, 

Başınıza gelenler sonucunda içinizde olanlardır.

Sizi daha az esnek, daha katı,

Daha az duygulu ve daha savunmacı yapan yara izidir.”

Gabor Mate

Sevgili kızkardeşim Hande bir ay sonraki gelişini müjdelerken,

Gabot Mate’in ‘’ Wisdom of Trauma’’sını mutlak seyret dedi, favorisi.

Benim gibi fiziksel travmaların insan üzerindeki etkileriyle uğraşan,

35 yıldır Travmatolog olarak yaraların iyileşmesini izleyen birine,

‘’Travmanın bilgeliğini’’ izle diyerek ne demek istiyordu acaba.

Konu tabii ki fiziksel travma olamazdı, ruhsal travmalar olmalıydı,

Ama beni dürterek iki iyileşme sürecini karşılaştırmamı istiyordu, cadı.

Kaza geçiren, düşen, kırılan, ezilen, kesilen insanların travmasıyla,

Ruhsal olarak aynı etkilere maruz kalanların iyileşme süreçleri,

Çok benzer, girift bir o kadarda aynı basamakları içeren bir kaskad olmalıydı.

Travma ve hastalıklarla ilgili en büyük yanılgı, başa gelen en kötü şey sayılması.

Oysa asıl kötü olan travmanın senin içinde bıraktığı etki, yani yara izi.

Hiç iyileşemeyeceğini düşünecek kadar kendinden kopan insanın,

İyileşme normalini, rasyonel sınırlarda kabul edemeyen bir insana dönüşüp,

Başlayan acı verici süreci, diğerlerinin yardıma rağmen ısrarla sürdürmesi.

Dr Gabor Mate’nin bireylerin davranışlarını düzeltmek, teşhis koymak,

Semptomları bastırmak, yada onu yargılamak yerine,

Yaralı insan ruhunda rahatsız edici davranışların ve hastalıkların kaynaklandığı,

Kök yarayı ve o yara izini takip ederek travmayı anlama derdi var.

Tıpkı o takıldığımız dikiş izi, elimize gelen kabarık yara ve kesintisi gibi.

●●●●○○○○●●●●

İnsanların daha yalnızlaştığı, sosyalleşmenin sıklıkla sanal olarak gerçekleştiği,

Madde bağımlılığı, depresyon hatta özkıyım oranlarının arttığı bir dünyadayız artık.

Kronik hastalıkların, otoimmün rahatsızlıkların, ağrı sendromlarının sıklaştığı,

İnsanları belli bir zaman sonrası yaşamlarının hergününü dolduran, kısıtlayan,

Bir yada birden çok fiziksel, ruhsal veya kombine derde duçar olduğu bir dünya.

Davetiye çıkardığımız her derdin arkasında yatan yara izi ve onun travması ise,

Hiç oralı değilmişçesine duruyor, siz asıl onu anlayın diyor Dr. Gabor Mate.

Kızkardeşimin bana travmatolog olarak sormaya çalıştığı şey yara nasıl iyileşir.

Kırılıp dağılan bir kemik, bacağın etini derisini yırtarsa sağıltırken ne olur?

Damdan düşüp belini kıran, kurşunu yiyip siyatiği kopan, arabadan boynu kırık çıkan,

Kavgadan kolu elindeki, çarptığı kafada beyni ezilmiş nasıl iyileşiyor da,

O kadar yok olan dokuya, kontraktüre, sekele, eksik ve gediğe rağmen yaşıyor da,

Ruhun yara izini iyileştirmek neden bu denli zor oluyor diyor akıllı bacım.

Tabii ya; bana gösterdiği yolda travmanın bitmemesi ve izin bir türlü kapanmaması var.

Gabor’da diyorki, esas mesele size aynı kamyonun tekrar tekrar çarpmamasında,

Aynı kılıcın kesmemesi, aynı yerden bir daha düşmemeniz, ezilmemenizde mesele.

O yüzden fiziksel yara ve onun izinden kurtuluşta bilgeliğe gerek yok.

O yüzden kendini kapamayan, örtmeyen ruhsal yaranın öyle bir bilgeliğe gereksinimi var ki,

O travmayı hergün önümüze getiren zihnin, belleğin, hormonun işbirliğini bozuverip,

Ira sanılan davranışın, öğrenilmiş çaresizliğin, bilişsel katılığın yardakçılığını engelleyip,

Kendinle bağını koparan o en büyük yara izini silebilesin, öz dokularına çevirebilesin.

Mesele boktan bir yara izi yüzünden kendini terketmen diyor doktor…

●●●●○○○○●●●●

Hande Mayıs sonunda geliyorum, her gece uzun sohbete hazır ol diyor bana.

Ağabey, kardeş doyulmaz sohbetlerde kimbilir nerelere götüreceğiz dimağımızı.

Mutlak Gabor ustanın ‘’Wisdom of Trauma’’ sı üstüne güzellemeler yapılacak.

Senarist deli zihin, görüntü yönetmeni tekrarcı bellek ve asıl kronik izleyici düşüncenin,

Isıtıp ısıtıp önümüze koyduğu eski filmin ne anlama geldiğini anlamadan,

Bugün başımızda olan dertlerin çözümünde arpa boyu ilerleme olmaz diyen Gabor’u,

Masaya yatırıp, ’’gel bakiim kardeş, ne diyon sen şimdi’’ denecek illaki.

‘’Yara izinin bilgeliği’’ konusunu oltaya takıp beni avlayan bacım sayesinde bugün,

Dostlarıma yeni bir kapı açabildiysem, ne mutlu bana.

Aslında fiziksel travmaların sağıltıcı neferlerinden biri olmam hasebiyle,

Aynı taşıtın, sopanın yada yüksek enerjili bir etkinin tekrar tekrar bizi bulması,

Çok trajikomik bir hadise gibi gelse de, insan ruhunun asıl travmalarına bağlılığı,

Onu hiç unutmaması çok ciddi bir tekrarlayıcı travma, işin özü bu.

Bugünkü aydınlanmamda görüyorum ki, ruhsal travmalarda acıyı hissetmemek üzere,

Yaşam boyu bastırılmış büyük bir enerji söz konusu.

İyileşme ise tamamen o enerjinin özgürleşmesi ve yaşama yer açılmasıyla ilgili bir hamle.

‘’Wisdom of Trauma’’ ise travma enerjisini yaşam enerjisine dönüştürme sanatı.

Kendi iç sesindeki yorumun, yara izini görüp tarif etmesindeki akıl oyununu çözmekle,

Fiziksel yaranın kaynayıp sağlıklı dokuya dönüşme süreçleri aslında aynı dinamikte.

12. yy’da Hayyam’ın, ‘’cehennemi acı çekmemiş insanla tarif etmesindeki’’ ifade güzelliğini,

Gabor Mate’nin bugün ‘’yara izinin bilgeliği’’ olarak adlandırması tesadüf olmamalı…