“Bütün uygarlıklarda, kültürlerde doğmuş gelişmiş bir yasadır yüz okumak. Ötekinin yüzüne yönelmek, yaklaşmak, onu paragraflar halinde kurmak daha kolay, yanıltıcı bir uğraş.
İnsan, karşısındakileri okuduğunu sanır, sanmakta güçlük çekmez. Kendi yüzünün kendisi için okunaksızlığını bilir oysa.
…
Sahici bakışlar var mı öyleyse?
Yüzümü içeriden eşeliyorum. Dalgın, gergin, gündüşünde, öfkeli, tutkulu, sevecen, kırgın, dingin, çalkantılı, bungun, ironik, sert, keyifli, sereserpe, boş, atılgan, havayi, küşümlü, ürkmüş, uykulu, telaşlı, gözüpek, yenik, yılgın, çoşku dolu, patavatsız, barışık, yorgun, yılışık, kederli, hain, kıskanç, şedid, derin, kötücül, bön, şefkatli, muhteris, ikircimli, meraklı, delişmen, kaygılı, kayıtsız…
Bakışlarımla ifadem, yüzümün anlam haritasını durmadan değiştiriyor. Yüzüm onların, ötekilerin ve berikilerin mecmuası. Ya maskelerim? Hüzünlüyken neşeli görünmeye çalıştığım, ödüm patlarken soğukkanlı kaldığım izlenimini yaratmak istediğim durumlarda giydiğim yüzler – apayrı bakış içerikleri.
…
Bakışa duruşun, yüz açısından bir bilinç kasılmasına dayanmaması, kendisini gerçekten salıvermesi, bile isteye bunu yapması elde değil; kişi, yüzüne bakıldığını bildiği an öteki yüzünü kullanıyor.”
Eskizler / Sketches
Kağıt Üzerine Mürekkep / Ink on Paper
24 x 32 cm – 2020-21