Feraseti Gören Var mı? – Emre Toğrul

Kur’an-ı Kerimi hatmetmiş hacı büyükannenin,
Manasını çağa uygun yorumlamış bir hacannenin,
Modern ve çağdaş Türk kadınları olmaları için,
Tarsus’un Altından Geçmesinden, yemeyip içmeyip,
1930’larda Çamlıca Kız Lisesine yatılı gönderdiği,
Teyzem Şermin ve annem Türkan yetiştirdi bizi.
Bu iki çılgın ortak, bu iki algı ve sezgi mühendisi,
Yerini bulamadığım bir göz yerleştirmişler içime.
Bu gözün görüşü o kadar baskın ki;
Bakmanın, görmenin, anlamanın delisi olduk.
İnsan davranış ve karakterlerindeki ayrıntıların,
Merkezinde ne var merakının, onmaz sorgucusuyum.
Niye böyleyim diye düşünürken, hemen her zaman,
Kaldırı kaldırıverirken, dipte ne var görmek için,
Hep ulaştığım yer aynı, aynı erdem var tabanda.
Bizim arzımızın merkezindeki felsefe taşı da o,
Aile geleneğimizin, terbiyemizin temel taşı,
Feraset.
Bugün insanlığın unutmaya yüz tuttuğu feraset…

●●●●○○○○●●●●

Feraset; anlayış, sezgi ötesi bir duygu bence,
İnsani erdemlerin en gereklisi, lazımı, elzemi.
İnsanı kendinden çıkarıp karşıdan baktıran,
İnsanı öteki insanın yerine, orta hücresine koyduran,
Ve en temel duyguyu, vicdanı, örtüsünden sıyırıp,
Vicdanı senin içine değil, seni vicdanın üstüne oturtan,
Merhameti, ininden çıkarıp ortalığa salan,
Güç ve kuvvetin ayarı, endazesi, freni,
Aklı hikmetine kavuşturan fazilet,
Feraset.
İçindeyken yaşama meşakkat yükleyen,
İllaki birşeyleri kendinden önceye koyduran,
Ve artık bugün, gönüllerden uzak feraset…

●●●●○○○○●●●●

Peki muallim ne ola ki o yitirdiğimiz feraset.
Neden bugün insanlar zihnin uyanıklığını yitirip,
Anlayış ve sezgi kabiliyetini ahmaklığa devretmekte.
Niye insanlar tuzağı değil de sadece yemi görebiliyor?
Öyle ya, günümüzde yüksek sezgimiz o ferasetin,
İdrak eden derin görümüz basiretin sözü bile edilmiyor.
Feraset ve basiretin yapıştırıcı harcı dirayetin terkettiği,
Aklın enstrümanlarının erdemleri yokettiği,
Daha basmakalıp gelişigüzel toplumlara devşirildik.
Biz görünene meftayız, görünmeyene ama,
Şekile tutkunuz, manayı anlamasakta,
Ayrıntıda kaybolmuşuz , özden bize ne fayda,
İlkeyi, esası anlamak yerine usulün kölesiyiz artık.
Feraset mi dediniz?
Feraseti gören var mı Allah aşkına…

●●●●○○○○●●●●
İnsani erdemlerin vücut bulmasına en büyük engel,
Modernleşmenin, uygarlığın yenilenme ivmesinin,
Başdöndüren süratle günlük hayata adaptasyonu.
Kolay ve zahmetsiz bilginin feraseti körelttiği,
Sanal bilinçlendirmenin, sınırsız ve kesintisiz ulaşımın,
İnsanı basiretin ibretine, idrakine kayıtsız bıraktığı,
Sürekli değişim ve yeniliğin dirayeti zor kıldığı,
Yeni toplum modelinde en büyük sorunumuz;
Vicdan ve aklımızı uzlaştırabilmek olacak.
İnsanlara bugün sürekli empoze edilen, yönlendirildiğimiz
Her alandaki erişmek, kullanmak ve değiştirmek üçlüsü,
Bizim kuşağımızdaki haketmek, sahip olmak ve korumakla,
Yer değiştirirken, vicdanı da akılla tepiştiriyor.
Biz ve benim kuşağımın tüm çocukları,
Ülkenin geçiş döneminde yetişen Türk kadınlarından,
Türkan ve Şermin hanımlardan, feraset ve basireti,
Aklı vicdanla eşleştirebilecek erdemleri devralıp,
Akla gönül gözü ve vicdan sesiyle hükmedip, ‘OLDUK’.
Artık feraset, basiret ve dirayetin öğretilemediği,
Hatta varsa, doğal kaynağın kurtulduğu günümüzde,
Yardım ve özveriden bihaber günümüz insanı,
Kanamadan, yanmadan, pişmeden, aşmadan,
‘’ OLDUĞUNU’’ nasıl düşünebilecek, sindirebilecek,
Aklım almıyor dostlar…