15 Nisan ölüm yıldönümü imiş, sevgili Fethi Sabunsoy’un. Niyazi Sertkalaycı facebook sayfasında Arka Plan dergisinin 2. sayısında Seçkin Yılmaz anlatımı ile yeralan yazı ve fotografları paylaşmış. Ustalara, iz bırakanlara bir borcumuz var. En azından ölüm yıldönümlerinde hatırlamak…
Teşekkürler Niyazi Sertkalaycı
Fotoğraflarında sözü yalın bir dille fotoğrafladığı insana bırakan Fethi Sabunsoy, karanlık oda baskı tekniklerini ustaca kullanan nadir fotoğrafçılardandır. Uzun soluklu projelerle, siyah-beyaz belgesel fotoğraf çalışmış, tüm yaşamını fotoğrafa adamış ve başkalarına aşılamış bir fotoğraf ustasıdır.
Fethi Sabunsoy’u saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.
Seçkin’in ağzından
Fethi deyince aklıma gelen ilk şey fotoğrafa olan aşkı. Onunla uyur, onunla kalkar, onunla çalışır, onunla içer, onunla kavga eder, onunla dertleşirdi. O, fotoğrafla yaşardı.
Ne güzel günlerdi… Açlıktan ölmüş de ziyafete davetliymiş gibi giderdik fotoğrafa. İllaki bir kahvehanede soluklanırdık. Bakmışsın Usta kahvehanedekilerle koyu bir sohbette. Zannedersin ki oranın müdavimi. İlk zamanlar, “Ne ara çekti bu fotoğrafı?” derdim. Sonra, nasıl kendini unutturduğunu ve görünmez olduğunu öğrendim. İnsana ait duyguları ve ifadeleri kimseyi rahatsız etmeden, sadelik ve basitlik arayışıyla üretirdi. Fotoğraflarındaki yalın dil onun mütevazı sesiydi.
Mücadeleciydi. Yılgınlık, yorgunluk bilmezdi. Eğer fotoğraf çekmiyorsa üniversitedeki karanlık odasındaydı. Hâlâ imrenerek baktığım o muhteşem baskıları yapabilmek için; agrandisör ışığının altında elleriyle fotoğrafa ruhunu verecekmiş gibi konsantre olur, hypo ve devoloper kokusuna hiç aldırmadan saatlerce çalışırdı.
En güzeli de akşam iş çıkışı Taşmekan buluşmalarıydı. Usta, muhakkak o gün yaptığı baskıları getirir, fotoğrafları gösterirken sanki o an çekiyormuş gibi heyecanla anlatırdı o fotoğrafla ilgili anılarını. O, siyah beyazın kibar delikanlısıydı!
O benim için yeri doldurulamaz bir yoldaştı.
Çok erken gittin be Ustam!
1950’de Adana’nın emekçi mahallelerinden birinde, yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra bir fotoğrafçının yanında çıraklığa başlayan Sabunsoy, fotoğrafçılığı da burada çekirdekten öğrendi. 1975’te aktif fotoğraf yaşamına başladıktan sonra 1978 yılında Çukurova Üniversitesinde fotoğrafçı ve kameraman olarak göreve başlayarak hayatını değiştirecek adımlardan birini attı.
Fotoğrafçılık ve kameramanlık görevini altı yıl sürdüren Sabunsoy, aynı zamanda ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirerek üniversiteyi kazandı. 1996 yılında Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü Grafik Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu ve aynı bölüme 2000 yılında öğretim görevlisi olarak atandı.
Fethi Sabunsoy, 15 Nisan 2007 tarihinde yakalandığı cilt kanserine yenik düşerek hayatını kaybetti.
Türkiye, Almanya ve KKTC’nde kişisel sergileri olan Fethi SABUNSOY, birçok ülkede de karma sergilere katıldı. Macaristan Fotoğraf Müzesinde 6’sı Kahvehaneler olmak üzere 11 fotoğrafı sergilenmektedir; 2 fotoğrafı İstanbul Modern Sanat Müzesi koleksiyonlarına dâhil edilmiştir. Yapmış olduğu çalışmalarından derlenen “Sabunsoy” ve “Kahvehaneler” adlı iki kitabı bulunmaktadır.