Türkiye’deki Karar Vericilerin maalesef son 10 yılda aldıkları tüm politik ve ekonomik kararlar yanlıştır. Hiç mi doğru karar yoktu diye ısrar ederseniz, duran saat bile günde 2 kez doğruyu gösterir derim. Onun için geçmişin rakamlarıyla uğraşmayı bırakıp önümüze bakmamız gerektiğine inanıyorum.
Önümüzdeki 4-6 aylık dönemde GYSH büyümesi zayıf kalmaya devam edecektir. Bunun en büyük nedeni ekonominin kabaca %56’sını oluşturan hizmet sektörünün(turizm, ulaşım, okullar, lokanta, bar ve kafeler, sinemalar, AVM’ler, vs vs) kapalı kalmaya devam edecek veya düşük kapasite ile çalışacak olmasıdır. Sanayi daha iyi bir konumda olacaktır. Ancak burada da faize duyarlı sektörlerde-inşaat, otomotiv, dayanıklı tüketim malları, vs-gerek artan faizlerden, gerek se geçmiş aylarda düşük faizlerden faydalanan parası olanların taleplerini öne almalarından piyasa zayıf kalacaktır. Sağlık ve gıda sektörü dışında iç piyasa beklentileri karşılayamayacaktır. İhracatta ise küresel ekonomik küçülmenin getirdiği zayıf tüketici talebi bizim ihracatımızı da olumsuz etkilemeye devam edecektir. Olumlu sektörlerden birisi savunma sanayi olmaya devam edecektir.
TL’nin rekabetçi olacağı açıklamasıyla döviz değer kazanmaya devam edecektir. Ancak artan faizlerle TL’nin değer kaybı bu yılın ilk 7-8 ayında olduğu ölçüde gerçekleşmeyebilir. Turizm gelirlerinin oluşmamasıyla bu yıl 30 Milyar$ civarında-GSYH’nın %4’ü kadar-bir cari açık TL üzerinde baskı yaratmaya devam edecektir.
Enflasyon öncelikle kapasitelerin tam kullanılamaması ve TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle artan maliyetlerin piyasaya aksettirilmesiyle artacaktır. Artan enflasyonla faizler de yüksek kalacaktır. Kredi bulmak enflasyon yaratan talebi frenlemek amacıyla zorlaşacaktır. Yükselen enflasyon devletin verdiği hizmetlerde, artacak vergilerde, işçilikte yansımasını bulacak, enflasyon tekrar kendi kendini besleyen bir fasit daireye dönüşecektir.
Peki ne yapmalı?
-Stokları piyasanın daha da olumsuza gidebileceğini düşünerek sınırlamak uygun olabilir. Doğru ürünlerin stokunu tutmak için satış ve pazarlamanın doğru öngörüleri oluşturabilmesi gereklidir.
-Her şeye rağmen ihracat imkanları zorlanmalıdır.
-Teşviklerden azami suretle yararlanma yoluna gidilmelidir.
-Riskler iyi yönetilmeli; risklerden anlaşılan virüs, kur, tahsilat, piyasa, tedarik, kredi olanakları vs olmalıdır.
-Maliyetler kontrol altında tutulmalı, bütçe etkin bir enstrüman olarak kullanılmalıdır.
-Sadece satış potansiyeli belirgin olan, kapasitelerin tamamına yakınının kullanıldığı hatlarda yatırıma gidilmeli. Yatırımın risk analizi sağlıklı yapılmalı.
-Dönüşen piyasalara şirketler uyum sağlamalı. Artan e-ticaret, otomasyon, dijitalleşme şirketlerin önümüzdeki zamanda varlıklarını korumak ve büyütmek için olmazsa olmazları olmuştur.
-İşsizliğin bu kadar yoğun yaşandığı bir dönemde uygun şartlarda kalifiye eleman bulma imkanları artmıştır. İleriye dönük en iyi yatırımlardan birisi de elbette yetenekli elemanları kadroda bulundurabilmektir.
Jeopolitik sıkıntılar da göz önüne alındığında daha bir zaman zor günler geçireceğimiz kesindir.
29 Ağustos 2020