Sevgili dostlar bu hafta yazı yazmak zor geliyor.
Biz rahat yataklarımızda uyuyup, huzur içinde yaşarken,
Sınır ötesindeki evlatlarımız ülkemiz adına görevde.
Sonbaharın hüznüne eklenen bu zor süreç nedeniyle,
İnsan düşüncelerini toplayıp keyifle yazıya dökemiyor.
Bu günlerde en büyük moral kaynaklarımdan biri NUTUK.
Aslen yüzyıllardır savaşla burun buruna yaşayanların,
Kimsenin kimseye sırt dönemediği bu kadim topraklarda,
Yaşanmış en büyük kurtuluş mücadelelerinden birinin,
Atatürk’ün bizzat yaşadığı sürecin kaleme alınması, NUTUK.
Ben bir sonbahar sabahını, yine balkonumdan karşılarken,
Isının değişimini hisseden tenimin bana mesajını,
Değişen nemi hisseden saçlarımın kendini bırakışını,
Güneşin gecikişini, bulutların ısrarla kalışını ağaçlar kadar,
Balkonun köşesine konan güvercin kadar hissedemediğim,
Bu sonbahar sabahında,
Nadir yazı yazamadığım bu günde,
Yine NUTUK sayfaları arasında kayboluyorum.
Atatürk’ün yaşadığı zorlukları , çetrefilli işleri, karşılaştığı hainlikleri,
Bir yandan mücadele ederken bir yandan ulusu birarada tutup,
O devrin iletişimiyle bile yapılan yanlış bilgilendirmelere,
Nasıl akılcı ve yurtsever yaklaşımlarda bulunduğunu okuyorum.
Bugün yazı değil birlikte hareket etme günü,
Özellikle el ele, sırt sırta verip bir olma günü dostlar.
∞Ω∞
Atatürk ,tıpkı bugün yaşananlar gibi bir yandan savaşırken,
Biryandan da hem iç hem dış kara propaganda ile uğraşmış.
Sivas kongresinin hemen sonrası, o zamanın iletişimi telgrafla,
Kongreyi değersizleştirme ve mücadeleyi itibarsızlaştırmak için,
Propaganda yapanları şöyle anlatıyor:
‘Efendiler, biz bütün memleket için doğru yolu göstermeğe ve,
Halkı aydınlatmaya uğraşıyoruz. Fakat düşmanlarımız da bize karşı,
Her yerde ve hattâ içinde bulunduğumuz Sivasşehrinde bile,
Alçakça niyetlerini gerçekleştirebilecek aşağılık araçlar bulmakta
Başarılı olabiliyorlar’.
O günden bu güne iletişim akıl almaz şekilde değişip hızlansa da,
Yöntem yine aynı, insan yine aynı.
Atatürk’ün kurtuluş savaşı sonrası bizzat Meclis kürsüsünden okuyup,
Yurttaşlarıyla paylaştığı ‘NUTUK’ta sanki bugünler anlatılmış.
Çok çarpıcı örneklerle dolu tarihimizden ders almayı bilirsek,
Ülkemiz için ciddi sorun olan bir bölgede hassas günler yaşanırken,
Özellikle kara propagandaya alet olmamanın ve tekvücut olmanın,
Ne denli elzem olduğunu daha kolay kavrayabiliriz.
∞Ω∞
Tarih bilincinin, yaşadığın deneyimlerden ders almanın günü bugün.
Nutuk sayfalarında en büyük mücadelenin, topyekün bir ulus olabilmek,
Neye inanıp güvenip neye güvenilmeyeceğinin anlaşılması olduğu zikredilir.
Tıpkı bugün yapılan, haklı gerekçelerimizi ifade eden açıklamalar gibi,
Atatürk’ünde siyasi dehasını gösteren uyarılarla doludur NUTUK sayfaları.
16,3,1920’de yabancı ülkelere şu protestoyu gönderir ulu önder:
‘Osmanlı milletinin siyasî hakimiyet ve hürriyetine indirilen
Bu son darbe, ne pahasına olursa olsun hayatını ve varlığını,
Savunmaya azmetmiş bir Osmanlılardan çok,
Yirminci yy. medeniyet ve insanlığının kutsal saydığı bütün esaslara,
Hürriyet, milliyet vatan duyguları gibi, bugünkü insan toplumlarının,
Temelinde yatan bütün ilkelere ve insanların bu ilkeleri oluşturan,
Ortak vicdanlarına indirilmiş bir darbedir’.
Tıpkı bugün, farklı yollardan, tüm dünyayı bir oyun alanı gibi görüp,
Her türlü insani duygudan arınmış yöntemlerle dünyayı işgal eden,
Ama kendi toprağımız için verdiğimiz mücadeleyi çarpıtanların ki gibi,
Atatürk’de vatanı işgale gelenlere böyle seslenmiş.
Ve devam etmiş Mustafa Kemal;
‘Biz haklarımızı ve bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz mücadelenin,
Kutsallığına inanıyoruz.
Milleti savunma imkanlarından yoksun bırakan,
Hileye dayanmış yöntemlerin ve yöntemleri uygulayan milletlerin,
Şeref ve haysiyeti ile bağdaşmayan bu hareketlerin,
Ne demek olduğunun takdirini, resmi Avrupa ve Amerika’nın değil,
Bilim, kültür ve medeniyet Avrupa ve Amerikasının,
Vicdanına bırakmakla yetinir,
Son olarak bir kez daha dünyanın dikkatini çekeriz.
Davamızın haklılık ve kutsallığı, bu güç zamanlarda,
Tanrıdan sonra en büyük yardımcımızdır’.
Birinci dünya savaşından Samsuna,
Kurtuluş savaşından Cumhuriyete,
Oradan Lozana ve devrimler e kadar herşey anlatılır NUTUK’ta.
Aradan 100 yıl geçmiş, oyuncular ve kısmen sahne değişmiş.
Ama senaryo ve film aynı dostlar.
Bu hafta keyifli bir yazı yazamamak için çok neden var.
Ancak bir ve birlik olmak, NUTUK’u tekrak okumak için de…