Bilim, her teorinin sınanabilirliği, yanlışlanabilirliği,
Yani hatalarından ders alma konusunda öyle özgürdür ki,
Gerçekliğe ilişkin belirli bir düşünce biçiminin,
Yanlış olduğunu farkettiği zaman asıl ilerlemesini kaydeder.
Bizim bugün düşündüğümüz anlamda veriler toplayıp,
Onları gözlemleyip, deneyleyip, kanıtlama kaskadında eritip,
Ortaya mutlak ve değişmez bir doğru çıkarmak değildir,
Bilimin ve bilimadamının bu yalan dünyadaki misyonu.
Cüretkar bir tahmin ve varsayımla işe başlayan alim,
‘’Ki bu özgür, yaratıcı, üreten düşünen aklın bir işlevidir’’,
Bir dizi gözlem, deney ve ari muhakeme sonucu öyle bir yere gelir ki,
Yaptığı aslında bir yeni kanıtlama değil eskiyi çürütmedir.
Çünkü bilim hatalarından ders alabilme sanatıdır.
Tüm insanlar için doğruyu bulma yolunda en güvenilir yöntem olan,
Ama ısrarla yadsınan, reddedilen, gözardı çukuruna terkedilen,
Bu işlev, bilimin yüksek aklının şiar edindiği bir gerçekliktir.
Bilim, kendi için en heyecan verici ve yaratıcı olan bu etkinlik sayesinde,
Yüzyıllar boyu, içinde bulunduğu zamana liyakatle ve güvenle yerleşmiş,
Bunun için temelde tek yaptığı da, yanlış bakış açılarından kurtulmak,
Bu süreçte de doğruya ve hakikate biraz daha yaklaşmak olmuştur.
Asla kendine ait olmayan, o doğruya, ve o hakikate yaklaşırken,
Tamamen kendine ait olan yanlışı törpüleyip, değiştirmek, evriltmek .
Sahi dostlar, hatalarımızı bir de bu açıdan ele alsak ne güzel olur.
●●●●○○○○●●●●
Bilimin bu özgür yol alıcı ve yol verici tümevarım rahatlığına karşın,
Gerçek yaşam pratiğinde bizlerin yaptığı tümdengelimcilik içinde,
Yani öncüllerin, varsayımların, önyargıların değişmezliği durumunda ise,
Hatalardan ders almanın zor olduğu bir mantıksal argüman girdabında,
Debelenir, helak olur, ızdırap içinde sürdürürüz zavallılığımızı.
Hergün değişen, gelişen, küçülen, büyüyen, ortaya çıkan ya da kaybolan,
Onca izlenebilir, tümünevarılabilir, anlaşılabilir gerçeklik gerekçesi varken,
İllaki ortak varsayımın hatalı algıcılığındaki tembelliğe kapılıveririz,
Sonrası zaten olduğu yerde durmak, yerinde saymak, zamanı tüketmektir.
Suyun kaldırma kuvvetini, yerçekimini, gazların ısınınca genleştiğini bulan,
Ancak buldukları şeyin sadece o an bilinenin aksine bir düşünceyle,
Sadece bir paradigma değişimi olduğuna vakıf özgür alimlerin,
Hatalı ve yanlış anlayıştan sıyrılma pratiğini,
Günlük yaşama entegre ettiğimizi ve sürekli kıldığımızı düşünün dostlar.
Tıpkı bilimin yanlış ve geçersiz olduğunu kanıtladığı anlayıştan sıyrılması gibi,
Tüm insanlığın tüm alanlarda aynı sıyrılışla,
Her adımda mutlak hakikate, doğruya saygıyla yaklaştığını düşünün.
İnsan ilişkileri, dostluk, komşuluk, geçinme daha kolaylaşmaz mıydı?
Şöyle bir düşünün dostlar;
Kopernikten önce, güneş dünyanın etrafında dönüyor diye inanıldığı gibi,
Kaçımız hala dünya benim etrafımda dönüyor kanısındayız?
●●●●○○○○●●●●
Karlı dağlarda, kayakla süslenmiş bir günün ertesine düşen sabahtan,
Daha gün ağırmadan uyanan bir dimağın örüntülerinden demleyiverip,
Önünüze attığım bu yazı, güzel pazarınıza yük olmasın dostlar.
Hangimiz hatalarımızdan yeterince, gereğince ders alabiliyoruz ki?
Ama önemli olan sağlıklı, doğruya daha yakın ve yararlı düşünmenin,
Kurulumu olan ama yazılımı olmayan her yeni gelen insana aktarılmasında,
Ne tür kavram bütünlerinden etkilenmesi gerektiğine ışık tutmak istedim.
Bilime inanırsınız, güvenirsiniz yada güvenmezsiniz, size kalmış.
Ama bilimsel düşüncenin hatalarından ders alma pratiği,
Yanlışlanabilme özgürlüğü, doğruya belli zaman diliminde inanma,
İkisi arasındaki geçişlerde paradigma değişimine saygı duyma bakımlarından,
Her insana kılavuz olabilecek bir akıl kullanma pratiğidir.
Yoksa insanüstü zekaya haiz fertlerin, verilmiş yaratıcılıklarıyla,
İlham perilerinin, doğuştan var olan o yeteneğe, şans olarak yüklediği sezgilerle,
Ortaya çıkardıkları olağanüstü buluşlar değildir, bilimsel yenilikler.
En gelişmiş beyinlerin, filozofların, en entelektüel akılların bile,
Mutlak eski ve yerleşik düşünme tarzlarını kenara koymaları zordur.
Sadece hatalarından ders almayı öğrenme,
Yaşamlarını yönlendiren paradigmaların değişebileceğine saygı duyma,
Bir anlamda bilimsel özgürlükte düşünme, muhakeme bile,
Bir umuttur dostlar.
Carl Sagan’ın söylemiyle;
Bilim bir bilgi birikiminden daha çok bir düşünme yoludur.
Ve hatalardan alınan ders ile hergün düşüncenin daha saflaşmasıdır.