Kendime şöyle bir dışarıdan baktım. Dehşete kapıldım. Rakı şişesinde bir balıktım, bir çiroz. Hem de Orhan Veli’nin mezarının üzerinde.
Oysa alkol nimetlerinden hep uzak durdum, şuarâ cininden bir geride. Üşenmedim, ücralarda yaktım şenlik ateşlerimi. İmzamı destanlara, dîvanlara attım. Mağdur, mahsur kaldım. Ebleh ve çirkin totemlere taptım. Diyebilirim ki, hiç ‘meşgalem’ olmadı Cumhuriyet tarihinde.
Yüzlerce yıl koltuğumda taşıdım kellemi. Kağan’lar, Fatih’ler yarattım. Düşmanlarımın kafa derileriyle süsledim kemerimi.
Atım sabır ve sadakatin diğer adıdır. Avradım tacını kaybetmiş bir çariçe, bir paçoz. İşte silâhım, işte şövalyelik beratım. Serüvenlerim kısmen arz edilmiştir Cüneyt Arkın, Kartal Tibet, Omar Şerif gibi soytarıların filmlerinde. Ben eskiden kahraman bir halktım evlad, senden daha ahmaktım.
Şöyle bir dışarıdan kendime baktım, hıkk / Dehşete kapıldım, iki kere hıkk/ Orhan Veli’nin mezarının üzerinde.
Hayal Ülkesinin Keşfi, 1995