Hayata Anlam Yükleme Peşindeyiz, Dokunmayın Bize – Emre Toğrul

Emre Toğrul

İşkoliklik, yoğunluk ve vakitsizlik bahaneleriyle yaşamak,
Tıp fakültesine girdiğim gün beni yakalayan bir cendere.
Hafta sonumuzu, savaş sonrası yeni yeni toparlanan Irak’ta,
Tüm Iraklıların katıldığı bir kongrede, konferanslarla geçirdik.
Bir anlamda Bağdat’tan Erbil’e, şimal-cenup tüm meslektaşlar.
Birlikte, dünya insanlığını paylaşmanın en etkin yolu bilim.
Ve yaşama bir anlam yüklemenin de en etkin yolu.
Eğitmeğe, aydınlatmaya yönelik birikimsel geleneğin gücü,
İnsanı, hayatın anlamına dair bir kavrayışa zorluyor haliyle.
Ve bu kavrayış, hiç kuşkusuz hayatın anlamının ta kendisi…
Dönüş uçağında düşünüyorum, işkolikliğin anlamını,
Sorumluluk öteleme, masum kurban olma, karardan kaçma yerine,
Neden, yaşamın anlamını sorumluluk ve kararda bulduğumu.
Kongrede meslektaşlarımla, genç cerrahlarla konuşup tartışırken,
Aklım hep aynı yerde aynı soruda takılı; ANLAM!
İnsanın sorumluluğunu alıp karar verme mertebesindeki bizleri,
Yaşamın anlamını bu şekilde aramaya iten ne acaba?
Bildik olanın anlamını yitirip, bizi hep daha derini, daha özü,
Bir anlamda Platon’un insanı erdeme ulaştıran en önemli aracını,
Daha çok öğrenmeyi ANLAM arayışının önüne koymamız neden?
‘’Roller, değerler, kurallar, etik” dört köşeden bizi sıkıştırırken,
Ne kadar zor aslında, yaşamdaki anlamı keşfedebilmek.
Bulutlar üstündeyim, bir kongre ertesi, düşünceye dalmışım yine…

●●●●○○○○●●●●

Başarıp, kendi yarattıklarımız ile dünyaya verdiklerimizi,
Etkileşim ve deneyimleriz sonucu dünyadan edindiklerimizi,
Acı çekmeye, değişmez kadere karşı aldığımız tutumları,
Bir kazana atıp karıştırıyorum bugün, bir kongre sonrası.
Yine bir uçak koltuğunda, herkes uyurken, araftayım.
Aristo gibi ‘’ iyi olmak’’ hedefli, bir işkolik hafta sonu sonrası,
Hayatın, hayat ismiyle anılan ama gerçekte ölüm yolculuğunun,
En büyük üç saadeti olan sağlık, gençlik ve özgürlüğünü bozdurup,
Uğrunda harcadığım ANLAMINI düşünüyorum.
Hepimizin, gelişigüzel yaşadığımızı düşünsekte, aslında aradığı,
Verdiğimiz kararlar ve yaptığımız eylemlerle gerçekleştirdiğimiz,
Böylece yarattığımız değerlerle bize kılavuzluk eden,
Bir ANLAM arayışı içinde olduğu, istisnasız bir durum.
Modern dünyada, doğaüstü güçlerin çözümünün yapılması,
Kanıta dayalı bilimsel gücün hayatı kolaylaştırması,
Metanın tümü yerine bir bölümüyle kurulabilen üretim ilişkisi,
Benzer statü insanlarının sürekli yeni değer üretmeleri,
Kısa çalışma süresi, artan yaşamsal güvenlik ve erişim,
Anlam arayışı sorgulamasını artık gereksiz gibi gösterse de,
İnsan olarak ihtiyacımız, o en büyük sorunun yanıtı.
Albert Camus’nün dediği gibi, aslında;
Hayatın anlamı en acil mesele…

●●●●○○○○●●●●

Bu haftaki sütun, bencil bir anlam arayışı oldu dostlar.
Bir uçak koltuğunda hayatın anlamını sorgularken,
Belki bugün, sıradan yaşamın ayrıntılarından kurtulup,
Sizlerde evlerinizde aynı şeyi yaparken kullanabileceğiniz,
Aydınlatıcı bazı ipuçlarını paylaşmak istiyorum.
Belli bir kişinin hayatının, şimdi ya da geçmişte,
Herhangi bir anlamı olup olmadığını sorduğumuzda;
Evrensel meselelerle, erdem ve faziletlerle ilgili değil sorumuz,
Onun hayatında belli amaçların olup olmadığını irdeliyoruz.
Yumuşatarak ve kimseyi kırmadan ifade edersek;
İnsan hayatı, önemli ve ulaşılabilir olduğunu düşündüğü,
Kendisi için değer içeren amaçlarla, ve,
Bu amaçlara yönelik ve şevkle yerine getirilen eylemlerle,
ANLAMLI bir yaşam haline geliyor.
Bu iki koşulun yerine getirilmesi, iyilik, yardım ve güzellikle,
Bir anlamda dünyaya esenlik ve huzur katabileceği gibi,
Melun amaçlara yönelik, melun eylemli de olması muhtemel.
Dünyaya kötülük, ıstırap ve acı veren insanların da,
Tıpkı diğerleri gibi önemli, değerli ve ulaşılabilir bulduğu,
Yaşamlarını anlamlı hale getiren hedefleri olduğuna göre,
Temel sapma, anlam arayış enstümanlarında olmalı diyorum.
Vicdan, adalet, dürüstlük, sevgi, denge gibi.
Ya da kin, nefret, garez, yalan, ikiyüzlülük gibi.
Bir hekim, bir eğitici, iyi insan olmaya çalışan bir kul olarak,
Yaşamın anlamını arama yolunda beni işkolik yapan,
Amaç, değer ve eylemleri birer birer gözden geçiriyorum.
Uçağın büyük penceresinden, koskoca yeryüzüne bakarken,
Bir kez daha Tanrıya şükrediyorum:
Hiç bitmeyen bir öğrenme ve öğretme ve bilme iksirini içirip,
Beni, sürekli o büyük anlamın, hakikatin neferi yaptığı için.
Ve bu yolda bana sunduğu kılavuzlar için…