Hazanın Rengine Müptelayım – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Sonbahar yüzünü gösterdiğinde balkonumda, önümdeki parkta,
Hep hüznünden beslenirim hazan kasvetinin.
Aklımda, deli gibi oradan oraya dolaşır, insanlık hallerinin tarifleri,
Gözlemlerimde hep filmin negatifi beliriverir nedense, olumsuzu,
Ekimler, kasımlar tam koyu hazandır bizde dostlar.
Oysa siyah beyaz yaz ile kışın arasında, bir gri zon gibidir hazan.
Ne soğuk ne sıcak, ne nemli ne kuru, ne terleten ne üşüten,
Üstelik, bu her an ne çıkaracağı belirsiz dünyadaki ikilemler içinde,
Bir güzel fasıla, geçiş, ferahlık olarak algılamalı insan hazanı.
Bu karşıtlıklar içindeki dünyanın orta yerine, kuyruğu dik tutmak için,
Savunma mekanizmaları geliştirmiş insanların davranışları gibi,
Sonbahar da, ya hep yazın ya da kışın içine yediriliverir;
Bitemedi yaz, uzadı, serinlemedi hava, kış geliverdi hemen soğudu gibi,
Bir türlü adapte olamayız, o muhteşem sarı kahve tonlu hazan huzuruna.
Kısaltırız, atlarız, ya yazı bırakamayıp kaçırır, ya kışa hazırlanır bitiririz,
Oysa mevsimlerin en gereklisi, en romantiği, en ilham verenidir hazan.
Yazı, sanki bir panayırmış, hep tatilmiş, hep bizi mutlu etmiş sanar,
Kışı, dinginliğimize, yorgunluğumuza, yaşlılığımıza asaleten yakıştırır,
Kokmuş iİlkbaharı bile hayatımızdaki yeni başlangıçlara atfederiz de;
O güzel sonbaharı, o muhteşem hazanı atlayıveririz, geçiştiriveriririz.
Yahya Kemal’ ustanın da bencileyin hüzne garkolduğu mevsim hazan.
“Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
Günler hazinleşir, geceler uhrevîleşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.
Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere”…

∞Ω∞

Benim hazandan anladığımsa insan davranışlarıyla özdeştir dostlar.
Hurafelerin, fobilerin, takıntı ve mecburiyetlerin adeta bir tılsım misali,
‘’ Sihirli düşünceler’’ olarak kendini yönetmesine izin veren insanın,
Hayatındaki siyahın beyazın, iyinin kötünün, sevginin nefretin ikileminde,
Zaten yeterince zorlanan, bitap düşen, hep ümidini sonraya saklayan insanın,
Derin bir nefes alıp soluklanacağı, derlenip toplanacağı mevsimdir hazan.
Sürekli bizi ortamızdan ikiye ayırıp, tercihler yaptıran, sağ gösterip sol vuran,
Dört mevsimlik hayatımızın geçiştirilmeyecek tek mevsimidir hazan.
Ne en zavallı davranış kalıbımız ‘ primitif idealizasyonlarla’ geçen yazımıza,
Sanki gerçekten en güzel, herşey iyi sandığımız ve geçip giden yazımıza,
Ne devalüe olup yitip gideceğimizi, herşeyin üstünün beyaz bir örtüyle,
Yaşamın yorgunluğuyla, gailelerimizin tükenişiyle örtülecek sandığımız kışımıza,
Ne de herşeyi yansıtıp kandırıldığımız, yeniden doğduğumuzu sandığımız,
‘’Pseudo-omnipotent’’ yalancı yetkin ilkbahara benzer hazan.
Mevsimlerin en gerçeği, kişiliklisi, sözü söz, özü güz mevsimidir hazan.
Hiç geçiştirilecek, yaza ulanacak, kışa yedirilecek, hele ilkbaharla kıyaslanacak,
Üstelik de, o güzel hüznüne, kasvetine, sarı yaprağına ağlanılacak, sızlanılacak,
Şairin dediği gibi uslanılacak mevsim değildir hazan.
“Bizdik pencerede, bizdik gelen geçen ;
Bizdik akşamla çıtırdayan ve susan
Susmak rüzgâr çığlığı gibiydi bende;
Konuştukça bir yaprak dökümü sende”…

∞Ω∞

Bu güzel sonbahar pazarında, güz ortası hüznün hazanında,
Bir nebze gönül gözümüzü açıp, yazı, kışı, baharı düşünmeden,
Tatlı bir gün yaşayalım isterim dostlar. Yoksa;
Ben de hazanın hüznünden dem alıp, güzün kasvetine olduğumdan,
Ziya Osman Saba üstadın kaleminden derdim diyeceğimi:
‘’Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun.
Yol tenha, dal mecâlsiz, su durgun.
Tabut yapılan tahta, ev ev taşınan odun.
Bahar ümit yerine, ey kış, içimde korkun!
Sevgili dostlar, herşeyin gerçek dışı göründüğü ve hissedildiği,
Hiçbirşeyin aslında görüldüğü yada anlaşıldığı gibi olmadığını anladığımız,
İstisnai bir döneme şahit oluyoruz.
O yaz geçti, kış henüz gelmedi, ilk baharı boşverin o hepten yalan.
Hepimizin ya geçmişe dönüp, herşey ne güzelmiş pişmanın demeyi,
Ya da uzak bir gelecekte gerçek olmayan bir realitenin ümidine sarılmayı,
Yani aslında hiç de bize bağlı olmayan hakikati kontrol edebilmeyi düşlemesi,
Hayatın soluklanabileceğimiz, dingin içimize dönebileceğimiz fasılalarında mümkün.
İşte size tamamen gerçek ve katıksız bir sonbahar.
Tam içe çekilecek, göze bayram, kulağa tını, tene esinti güz günleri.
Bugün gerisi size ait, şairin dediği gibi;
“İşte ben gittim, herşeyi söyledim, gittim;
İşte benden herkese,
Herkese bir sonbahar”…