Güray Öz,
Anlarda yaşayanlar ve onların 1 Mayısları tekrarın sihriyle tarihin bilincine dönüşür. 1 Mayıs hep yarındır, sürekli kendini çoğaltan günlerdendir. Onlar da her 1 Mayıs’ta bilincimizdeki onurlu mekânlarına dönerler ve her 1 Mayıs’ta yine gelirler.
Yarın 1 Mayıs. 1 Mayıs hep yarındır, sürekli kendini çoğaltan günlerdendir. Ama aynı zamanda geçip gitmeyen dünümüzdür. Yaşımız ilerledikçe, zaman ivmesi artan bir hızla geçip gidiyorsa, anlam yüklemedikçe değerini bilemeyeceğimiz zaman bizden uzaklaşıyorsa, tarih de zavallı bir okuma kitabına dönüşmez mi? Geçmişi anarken, yaşadığımız günlerin penceresi, ışığı, güneşi, kullandığımız cümle, kelime, hece, harf zamanın akışına uygun biçimde değişir. Değişmeyen, geçip gidene, gelecek olana yüklediğimiz anlamdır. O anlam ki, ya yaşadığımız zamanların geçip gitmiş günlerin, tarihin anlamıdır ya da içi boşaltılmış “günümüzün ihtiyaçlarına” uydurulmuş bir tekerleme, çaresizliğe bir ağıt.
Terk edilmiş anılar zamanın boşluğunda kaybolup gitmez Bırakıp gittikleri dünyaları bir günah gibi taşıyanlar da besbelli onlarsız yapamazlar.
Her şeyi bırakıp gittiler ama anılarını terk edemiyorlar. Belki de artık beğenmedikleri, unutmak istedikleri anılar onları bırakmıyordur. O zaman ne yapacaklar; uydurmayı, geçmişi tarihin bilincinden koparmayı seçerler. Yalnızlaşır, kendilerine benzeyen eski dostları bile görmek istemezler, çünkü onlar unutmak istedikleri geçmiştir, kaçmak istedikleri anılardır; nihayet sahteliğin sırıtkan üslubuyla uzaklaşmayı başardıklarında, zamanın ruhuna uygun kılıklarda, poplaştırılmış hikâyelere dönüşürler. O zamanları gerçekten yaşamış olanlarsa, günün gereklerine boyun eğmeden yaşamayı becerebilmişlerse, o tuhaf anlatıları şaşkınlıkla izler, hayretle okurlar yazılıp çizilenleri.
O unutturulmuş gerçeğin kısa bir özetini ister misiniz?
https://www.birgun.net/makale/hep-bekleriz-1-mayislarda-gelirler-433099